Belirsizlik mıntıkası ya da daimi istisna hali olarak sınır: Güneydoğu kampı içinde Mardin-Kızıltepe ikiz kampları
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2014
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Sınır bölgeleri, tehlike potansiyelleri nedeniyle, egemen iktidarın yasaklı ve istisna haline getirdiği, çıplak hayatlar ve bedenler ürettiği belirsizlik mıntıkasında duruyor. Bu anlatımda, Agamben’in izinden giderek sınır bölgelerinin, egemenin hem dışladığı hem de hala içeride tuttuğu, istisna halinin kronikleştiği ‘kamp’lara dönüştüğü öngörülmektedir. Ne var ki, bu kamplarda deneyimlenen aidiyetin ve temsiliyetin sınırlarının, harita üzerinde belirlenmiş olandan farklı bir coğrafi algıya işaret ettiği iddia edilecektir. Bu nedenle, modern ulus-devletin kurguladığı ve dayattığı yapay bölünmeler yerine, toplumsal belleğin oluşturduğu kültürel ve mekânsal geçiş alanına bakmaya niyetlenen bu makale, Türkiye Güneydoğu sınır coğrafyasında de- neyimin ve belleğin ürettiği sınır tahayyülüne, bu algının nitelendirdiği ‘Bölge’ye, bir başka deyişle, olağanüstü halin olağanlaştığı Güneydoğu ‘kamp’ına odaklanıyor. Bu kamp içinde yer alan ikiz kamplar, Mardin merkez ve Kızıltepe ilçesi, bu sınır algısının mekânsal temsilleri üzerinden okunacaktır.
Borderlands are situated in the zone of indistinction, where the sovereign power creates ‘banned’ and ‘exceptional’ states/spaces and produces bare lives and bodies to control their hazard potentials. In this text, following Agamben’s theory of ‘Homo Sacer’, it is claimed that borderlands, both included and excluded by the sovereign power, transform into camps where the state of exception becomes chronic. However, limits of belonging and representation experienced in those camps refer to a different geographical imagination instead of which designated on the map. For that reason, this article intends to look much more into cultural transitional space constructed by the collective memory than those artificial divisions built and imposed by the modern nation-state. Furthermore, through observations and lived experiences, it focuses on the imagination of border in the Southeast geography of Turkey, or in other words, ‘the Region’ or the Southeast Camp where the state of exception has become a rule. As twin – symmetrical camps, Mardin and Kızılte- pe located within this Southeast camp, will be interpreted through spatial representations of those imaginary borders to demonstrate that even national borders state the rule of camps, borders of memory do not follow them.
Borderlands are situated in the zone of indistinction, where the sovereign power creates ‘banned’ and ‘exceptional’ states/spaces and produces bare lives and bodies to control their hazard potentials. In this text, following Agamben’s theory of ‘Homo Sacer’, it is claimed that borderlands, both included and excluded by the sovereign power, transform into camps where the state of exception becomes chronic. However, limits of belonging and representation experienced in those camps refer to a different geographical imagination instead of which designated on the map. For that reason, this article intends to look much more into cultural transitional space constructed by the collective memory than those artificial divisions built and imposed by the modern nation-state. Furthermore, through observations and lived experiences, it focuses on the imagination of border in the Southeast geography of Turkey, or in other words, ‘the Region’ or the Southeast Camp where the state of exception has become a rule. As twin – symmetrical camps, Mardin and Kızılte- pe located within this Southeast camp, will be interpreted through spatial representations of those imaginary borders to demonstrate that even national borders state the rule of camps, borders of memory do not follow them.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Mardin, Sınır, Kamp
Kaynak
Toplum ve Bilim
WoS Q Değeri
Scopus Q Değeri
Cilt
0
Sayı
131