Ergün, Naif2023-12-152023-12-152021https://hdl.handle.net/20.500.12514/4839Mülteciler, istekleri dışında ülkelerini terk ettiklerinden dolayı göç öncesi ve göç anında bir dizi travmatik olay yaşarlar. Mülteciler göç süreci içinde yaşadıkları travmatik süreçlere ek olarak göç ettikleri yerlerin sosyo-kültürel ortamına uyum sağlamak ve yerel halk tarafından sosyal kabul görmek için de zorlayıcı süreçlerden geçerler. Bu travmatik süreçleri yetişkinler, çocuklar ve kadınlar çok farklı düzeylerde deneyimlemektedirler. Lakin çocukların bu süreçlerden daha fazla etkilendikleri bilinmektedir. Çocukların göç ettikleri yerde sağlıklı bir uyum için olabildiğince hızlı bir şekilde okula kazandırılmaları zaruridir. Çünkü okul diğer sosyal kurumlardan farklı olarak daha kontrol edilebilir bir yapısı olmasından ötürü toplumsal uyum ve kültürlenme süreçleri, daha sağlıklı bir şekilde işletilebilir. Özellikle göç edilen ülkenin dilinin, toplumun kültür ve normlarının öğretilmesi için yapılandırılmış programların uygulanmasında okulun işlevsel önemi elzemdir. Okul, bu açıdan, sosyal uyumun hızlı bir şekilde edinildiği ve bireylerin toplumla bütünleştiği en önemli kurumdur. Bu anlamda mülteci çocukların toplumla bütünleşmeleri için okul yaşantıları son derece önemlidir. Okul dışında kalma ve okuldan erken ayrılma oranları arttıkça mülteci çocukların bulundukları sosyal çevreye uyum sağlamaları da o denli sekteye uğramaktadır. Ayrıca okuldan kopan mülteci çocukların bulundukları ülkede geleceğe umutla bakma düzeylerinin de olumsuz etkilendiği görülmektedir. Yaşanan çeşitli olumsuz yaşantılar ise mülteci çocukların psikolojik açıdan olumsuz etkilenmelerine ve toplumda uyum problemleri yaşamalarına neden olabilmektedir (Kirmayer vd., 2011). Bu açıdan mültecilerin psikolojik açıdan iyi oluşları, sosyal uyumları ve toplumla bütünleşmeleri için okul yaşantılarının önemli bir işlevi bulunmaktadır. Türkiye'de Mart 2021 itibariyle 3,5 milyonu aşkın Suriyeli göçmenin olduğu ve bunların büyük çoğunluğunun, yaklaşık 1.7 milyonunun, çocuk yaşta oldukları bilinmektedir (Mülteciler Derneği, 22.03.2021). Mülteci derneğinin paylaştığı rakamlara bakıldığında zorunlu okul çağında olan Suriyeli mülteci sayısının bir milyonu aşabileceği tahmin edilebilir. Nitekim, UNICEF'in 2019 raporunda, Türkiye'de bir milyon civarında okul çağında olan mülteci çocuğun yaşadığı ama 400 bin civarında mülteci çocuğun okul dışında kaldığı belirtilmektedir. MEB, mülteci çocukların okula katılımlarını sağlamak için Hızlandırılmış Eğitim Programı (HEP) ile yaşı ilerde olan çocuklara bir dizi eğitim vererek yaşıtlarıyla aynı sınıfa geçmelerini sağlayıcı çalışmalar yapmaktadır. Bunu sağlamak üzere, Türkçe dil, sayısal ve okuma yazma becerini geliştirmek için programlar düzenlenerek mülteci çocukların yaygın eğitime katılımları için 12 farklı il merkezinde HEP programları uygulanmaktadır (UNICEF, 2019). Bütün bu çabalara rağmen mülteci çocuklar arasında hala ciddi bir oranda okula devam edemeyen çocukların olduğu görülmektedir. Ayrıca okul ortamında uyum sıkıntıları yaşadıklarından dolayı okulu terk etmek zorunda kalan mülteci çocuklar da bulunmaktadır. Bu oranlara bakıldığında mülteci çocukların önemli bir kısmının okuldan ve okulun sağladığı olanaklardan faydalanamadıkları ve mülteci çocukların toplumsal uyumunun sekteye uğradığı görülmektedir. Bu durum da mülteci çocukların Türkiye toplumuyla bütünleşememelerine neden olacaktır.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessMülteci Çocukların Sosyal Uyumunda Okulda Kurulan Olumlu Temasın RolüConference Object