Kuyumculuk ve Mücevher Tasarımı Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 10 / 10
  • Öğe
    Bazı Hayvan Figürlerinin Türk Sanatlarına Yansımaları
    (Prof. Dr. Mehmet Dursun Erdem, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, 30.12.2024) Zorlu, İzzet
    The depiction of animal figures, whether made for art or not, has a history dating back tens of thousands of years. When these depictions are traced, sometimes the same styles of descriptions are made in wide geographies, and sometimes there are minor differences in styles due to the change of belief systems. In this study, which will focus on the common and divergent points in the depictions, it is also aimed to make sense of the figures with symbolism. With the change of belief systems, geographies and time, there are no significant differences in the styles and meanings of these animal figures. The productions representing the Scythian, Hun and Uyghur art represent the pre-Islamic Turkish art of this research, while the examples of the productions from the Seljuks, Artuqids, Aydınoğulları Principality, Ottoman and Republican periods represent the Islamic period of Turkish art. Animal figures of pre-Islamic Turkish art and Islamic period Turkish art developed within a certain system, and mostly the same animals were given the same meanings. It is interesting to note how a person who depicts an animal on a cave wall, a metal object, an architectural structure, or embroiders it on a textile chooses an animal. It is a known situation that there was a very strong relationship between man and nature in the periods when the monotheistic religions had not yet emerged, and that at the points where the human mind and power were insufficient, he ascribed meanings to some living things and produced solutions in this way for the cases for which he could not find an answer.
  • Öğe
    Yapay Zeka İle Deneysel Takı Tasarımı: Komutlarla Yaratıcılığın İzlendiği Yeni Bir Boyut
    (Sanat ve İnsan Dergisi, 2023) Yeşilmen, Nesrin
    Sanat ve teknoloji, geçmişte farklı alanlar gibi görünse de, günümüzde birbirini etkileyen ve besleyen iki kavram haline gelmiştir. Bu evrim, sanatı yeniden tanımlayarak çeşitli ifade biçimlerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Yapay zeka (YZ), basitçe, makinelerin bilgileri toplaması, bir araya getirmesi ve kullanması olarak özetlenebilir; ancak bu tanım bilinç içermemektedir. Bilinçli yapay zeka çalışmaları devam etmekle birlikte, henüz bu alanda tam bir çözüme ulaşılamamıştır. Bu çalışma, yapay zeka kavramını inceleyerek ve yapay zeka araçlarıyla deneysel üretim biçimlerini anlatarak, sanat ile yapay zeka arasındaki yeni buluşma alanına odaklanmaktadır. Yapay zekanın tarihi, gelişimi ve çalışma prensibi bu makalenin odak noktası değildir. Makale, yapay zeka ile sanatın, yaratıcılığın, takı tasarımlarının ve deneysel takı tasarım örneklerinin bir araya geldiği bir perspektife odaklanmaktadır.
  • Öğe
    Küreselleşme ve Güncel Sanat Sorunlarının Odağında Bir Sergi: Magiciens de la Terre
    (Mardin Artuklu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2020) İlge, Rebuar Rezzak
    Bu çalışmada 1989 yılında Paris’te düzenlenen Magiciens de la Terre (Yeryüzünün Büyücüleri) başlıklı sergi ele alınmıştır. Dünyanın Batılı ve Batılı olmayan parçalarında üretilen güncel sanat örneklerinin bir arada gösterildiği ve çok-kültürlülük olasılığının sınanması bakımından küratöryel tarihin en önemli kırılma noktalarından biri olarak görülen bu sergiye çeşitli açılardan değinilmiştir. Küresel çapta birçok değişimin yaşandığı, yeni tip sanatçı ve küratörlerin ortaya çıktığı bir dönemde gerçekleştirilen Yeryüzünün Büyücüleri’nin öncelikle küreselleşme ile olan ilişkisi ve ilkeleri küresel sermaye güçleri tarafından belirlenen ekonomik ve kültürel küreselleşme süreçlerinin güncel sanat pratiklerini nasıl etkilediği irdelenmiştir. Batılı ve Batılı olmayan sanatçılara ait yapıtların, aralarında herhangi bir hiyerarşi kurulmadan yan yana gösterilmesini sağlaması ve ulusaşırı bir miras bırakması açısından gerçek anlamda dünya çapındaki ilk sergi olarak değerlendirilen Yeryüzünün Büyücüleri’nin güncel sanat üzerindeki etkileri üzerinde durulmuştur. Yerelde şekillenen ancak enternasyonal olmayı başaran bir sanat vizyonunun gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceğine ilişkin soruya yanıt arayan bu sergi incelenirken, post-kolonyal süreçte gelişen yeni yaklaşımların yansımaları olarak nitelendirilebilecek yapıtlar yorumlanmış ve sergiye yönelik çeşitli eleştirilere değinilmiştir.
  • Öğe
    Sanat ve Tasarım
    (Gece Kitaplığı, 2021) Yeşilmen, Nesrin
    Takı denince akla gelen ilk anlamlardan biri insan bedenini süslemek için kullanılan değerli süs eşyalarıdır. Bu anlamıyla tarihsel süreçte değerli süs taşlarından ve madenlerden yapılmış birçok takıya da tanıklık ederiz. Ayrıca takı; statü, güç, din, cinsiyet, medeniyet ve ırk sembollerini aktarabilen beden ile ilişkili objeler olarak da tanımlanabilir. Roma dönemi mühür yüzükleri bir kimlik belirleme aracı olarak kullanıldığından bu tanıma örnek olarak verilebilir. Dormer ve Turner takıyı “sadece maddi ve modanın değil, aynı zamanda siyasi, sosyal ve kültürel değişimin de iniş ve çıkışlarını yansıtan zeki bir monitör” şeklinde tasvir eder (Dormer and Turner 1985:178). Yani bu tanımı ile takı bir moda malzemesi ya da bir yatırım aracı olmasının yanı sıra kültürlerin tanımlayıcısı olarak da değerlendirilebilir. Ayrıca takı belli teknikler uygulanarak bir bölge ve yöreye ait geleneksel el sanatları içerisinde de değerlendirilebilir. Mardin telkâri tekniği ile yapılan takılar bu tanıma örnek olarak verilebilir. Elde şekillendirme yöntemi ile yapılan takılar birer somut miras olmasının yanı sıra nesilden nesile bir kültür aktarıcılığı görevi üstlenerek soyut bir miras niteliği kazanır. Bu bağlamda takıyı geleneksel ve kültürel yapı içerisinde değerlendirmek yanlış olmaz. Son olarak takı bir düşünce ve fikri aktaran kaidesi beden olan sanat nesneleri olarak da tanımlanabilir. Bu tanım günümüz sanatsal takı, çağdaş takı, takı sanatı kavramlarına denk gelen kısa tanımıdır. İlerleyen bölümlerde bu konu sanat -zanaat bağlamında daha detaylı irdenelecektir.
  • Öğe
    Sürdürülebilirlik Örneği Olarak Atık Kehribarların Takı Sanatında Kullanımı
    (Palet Yayınları, 2022) Yeşilmen, Nesrin
    Bu araştırma, takı sanatında atık kehribar kullanımı hususunda mevcut durumu belirlemeye yönelik betimsel bir çalışmadır. Doğa ve sanat, insan yaşamında ayrı değere sahip iki önemli kavramdır. Yerleşik hayata geçilmesiyle, insanın daha önceden korunma maksatlı yaptığı üretimlere karşı bir bilinçlenme olmuş ve artık bilinçli bir sanat olgusu doğmuştur. Böylelikle insan kendini doğanın en üstün canlısı olarak ilan etmiştir. İlk zamanlar doğadaki başka canlıların hayat alanlarını kısıtlayan insan, daha sonraları da sanayileşme süreciyle doğadan kopup tüketim olgusu ile ucu yine doğaya dokunan birtakım tahribatlara yol açmıştır (Yücel, 2020, s. 32). Hatta bu tahribatı Harari (2015, s. 85) üç kısma ayırır; “İlk dalga avcı toplayıcıların, ikinci dalga çiftçilerin yayılmasıyla gerçekleşirken, sanayi faaliyetlerinin günümüzde sebep olduğu üçüncü dalga ise bu ikisini takip ediyor. Atalarımızın doğayla uyum içinde yaşadığını iddia eden doğaseverlere inanmayın. Sanayi Devrimi’nden çok önce, Homo Sapiens en çok bitki ve hayvan çeşidini ortadan kaldıran tür olma rekorunu elinde tutuyordu.” Adorno bu durumu; “İnsanın doğaya egemen olması, ilerleme değildir” şeklinde açıklamaktadır
  • Öğe
    Geleneksel Takıda Aşırılık: Mursi Kadınları Örneği
    (Uludağ Koleji Özel Eğitim Kurumları, 2023) Zorlu, İzzet; Yeşilmen, Nesrin
    Takı, hem günümüzde hem de kendi tarihsel sürecinde her toplumun ve geleneğin olmazsa olmazları arasında yer alan olgulardan biridir. Bugün takıda her ne kadar kadın erkek ayrımı olmasa da takı denince kadın çağrışımı kendiliğinden oluşmaktadır hatta literatürde bir bütün olarak değerlendirilmektedir. Her toplum kendi takı anlayışını yaşam biçimine, inancına ve bulunduğu coğrafyaya göre şekillendirir. Süslenmenin yanı sıra takılar birçok anlam taşır ve bir ifade aracı olarak sözsüz mesaj iletme özelliğine sahiptir. Bu araştırmada takılar, statü belirteci olarak değerlendirmeye alınacaktır. Dünya üzerinde birçok topluluk kullandığı takılar ile bilinmekte ve ayrışmaktadır. Örneğin Etiyopya'nın uzak güneybatısında, Kenya sınırının yaklaşık 100 km kuzeyinde, Omo Nehri vadisinde yaşayan Mursi Kabilesine ait kadınlar kullandıkları takılar sayesinde dünyaca tanınmakta ve ayırt edilmektedirler. Mursi Kadınlarının kendilerine has takı geleneği her kadının kabul edemeyeceği ve kullanmayacağı türden sıra dışı (başka bir deyişle aşırı) takılardır. Bu bağlamda çalışmada geleneksel olarak yüzyıllardır devam eden bir gelenek, Mursi Kadınlarının aşırı olarak nitelendirilebilecek takı kültürü ve dünyada benzer örneklerin varlığı üzerine bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırmanın konusu, geleneğinde aşırılık barındıran Mursi Kabilesi olmakla beraber onun dışındaki, diğer coğrafyalardan halklara da değinilecektir. Öte yandan günümüzde moda olarak adlandırılıp uygulanan aşırılık gösteren örneklere de yer verilmiştir. Çalışmanın sosyo-kültürel alanda da bazı tespitleri ve çıktıları olmuştur. Örneğin, maddi olmayan kültürel varlıkların bile metalaştığı günümüzde, Mursi Kabilesi’nin sahip olduğu ve yaşatabildiği kültürel zenginliklerinin 21. yüzyılında neye evrildiği de dikkat çekici bir hal almıştır. Araştırmaya konu olan kültürün Mursi’ler tarafından genetik kodlarında olduğundan dolayı mı ya da tamamen maddi beklentiler nedeniyle mi devam ettirildiği hususunda da bazı sonuçlar elde edilmiştir.
  • Öğe
    Sanattan Sanat Üretimi ve Takı Sanatına Yansımaları
    (Düzce Üniversitesi, 2022) Zorlu, İzzet; Yeşilmen, Nesrin
    Uyarlama teriminin daha çok edebiyat, tiyatro ve sinema sanat dalları ile doğrudan ilintili olduğu söylenebilir. Bu terim asıl ait olduğu sanat dallarında, birbirine adapte edilmiş ve bir ahenk ile dengeli bir şekilde birbirine uydurulmuş yazınları ve performansları karşılamaktadır. Başka disiplinlerde de karşılaşılan uyarlama olgusu plastik ve geleneksel sanatların neredeyse tamamında sanatsal üretimlerin konusu olabilmektedir. Böyle bir tablonun oluşmasında sanatsal üretimlere aracılık edecek birtakım harekete geçirici dürtülerin sanatçı tarafından araştırılması/kurcalanması kuşkusuz önemli bir rol oynamaktadır. Son yıllarda lisansüstü eğitim programlarında oldukça fazla görülen disiplinler arası ve multidisipliner yaklaşımların mevcudiyeti, aslında bir şekilde sanat dalları arasında uyarlamaları teşvik ettiği, ortak çalışma alanları oluşturduğu sonucunu doğurmaktadır. Bu alanla ilgili olarak üretim yapmadan önce kavramsal olarak bu terimin doğru yere oturtulması gerekmektedir çünkü ilham (esin), öykünme (taklit), kopya, yorumlama, aktarım ve analoji sanatsal üretimler yorumlanırken sıklıkla kullanılan terimlerdir. Hangi isimlendirmenin tercih edildiğinden bağımsız olarak, bu alandaki tüm eylemler sanattan sanat yapma yöntemi olarak kabul edilebilir. Bir romanın tiyatro veya sinemaya uyarlanması zaten bilinen ve göz önünde olan bir sanatsal üretimdir. Bunun yanı sıra plastik ve geleneksel sanatların birçoğunda olduğu gibi takı sanatı alanında da bazı uyarlamalar tespit edilmiştir. Bu uyarlamalarda neyin nasıl adapte edildiği analiz edilecektir. Araştırmanın sonunda ise sanatta uyarlama temasına uygun farklı sanat dallarından takı sanatına uyarlamalar yapılacaktır. Araştırmanın çerçevesini sırasıyla, uyarlamanın düşünce sistematiği yani kuramsal çerçeve, mevcut eserlere ait veri toplama ve gözlem, son olarak da geleneksel üretim teknikleri kullanılarak sanatsal çıktılar (takı formları) elde edilecektir. Metodolojik olarak bu çalışma betimsel modele dayalı nitel bir araştırma örneğidir.
  • Öğe
    GÜNÜMÜZ TAKI SANATI VE TAKILARDA GELENEKSELİN YORUMU: KANAVİÇE
    (Levent İSKENDEROĞLU, 2021) Yeşilmen, Nesrin
    Süslenme, dini, ritüel, sembol, mesaj iletme vb. kaygılarla vücudun herhangi bir yerine giyilen ya da giysiye takılan her obje takı olarak adlandırılabilir. Takı, insanlıkla eşdeğer bir geçmişe sahip olmakla beraber çok sık değişime uğramış bir kavramdır. Bu değişim takıların antik çağlarda büyü ve dini inanç gereği, orta çağda güç ve statü göstergesi, 19. ve 20. yüzyıllarda sembolik ve kültür göstergesi günümüzde ise sanatsal bir ifade aracı olarak kullanılmasından anlaşılmaktadır. Takının tarihsel gelişim süreci ve bu süreçte oluşan değişimler bugünün takı anlayışını oluşturan en önemli etmendir. 21. yüzyıl takı anlamında bir Rönesans (yeniden doğuş) olarak adlandırılabilir. Çoğunlukla zanaatın ve endüstrinin bir parçası olan ve süslenme objesinden ileri gidemeyen takı kavramı bu çağla sanat alanında yer edinmiş, önceleri değeri belirleyen malzeme ve teknik ya bir anlatım aracı ya da anlatımı güçlü kılan unsur olmuştur. Günümüz takılarının, geleneksel tekniklerin kalıplarından sıyrılarak yeni ve eklektik oluşumlara öncülük ettiği gözlemlenmiştir. Önceki yüzyıllarda değerli malzeme ile yapılan takı mücevher tanımına oturtulurken günümüzde tasarımı ve anlatımı iyi olan her takı mücevher olarak değerlendirilebilmektedir. Çağdaş kavramının günlük hayatımızda sık sık kullanılmasının ardından geleneksel kavramı önemini yitirmeye başlamıştır. Teknolojinin ilerlemesi, popüler kültür ve hızlı tüketim bu durumu tetiklemektedir. Ötelenen ve artık önemini yitiren birçok gelenek aslında bizi biz yapan önemli unsurlardır. Bu bağlamda geleneğin bugün bakış açısı ile yeniden ele alınması birçok sanat dalında olduğu gibi takı sanatı için de önemlidir. Çalışmada ise günümüz takı anlayışı araştırılmış olup kaybolmaya yüz tutmuş geleneksel süsleme tekniklerden biri olan kanaviçenin günümüz takı sanatında yeniden yorumlanması kişisel çalışmalardan örnekler verilerek açıklanmıştır.
  • Öğe
    GELENEKSEL TIĞ İŞİ DANTELLERİN (TENTENELERİN) ÇAĞDAŞ TAKILARDA YORUMLANMASI
    (Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, 2020) Yeşilmen, Nesrin
    Dünyada ve ülkemizde kullanımı 16. Yüzyıllara kadar uzanan danteller, üretim, malzeme ve kullanım amaçlarına göre farklı şekillerde sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırmalar ülkeden ülkeye hatta bölgeden bölgeye göre çeşitlilik göstermekte, adlandırma ve anlamlandırmada farklılıklar yaratmaktadır. Özellikle ülkemizde son yüzyıldaki kullanımına bakıldığında dantellerin, yapılış şekline göre tığ, iğne, mekik ve makine vb. isimler ile anıldığı, kullanım alanlarına göre ise çarşaf kenarı, havlu kenarı, ara dantel ve yemeni oyası vb. şeklinde sınıflandırıldığı görülmektedir. Çalışmada ise tığ işi danteller genel bir bakış ile araştırılmış olup, çağdaş sanatta ve takı tasarımında motiflerin estetik değer olarak kullanımı örnekler ve denemeler yapılarak irdelenmiştir. Takı ise; insanlık tarihi ile eşdeğer bir geçmişe sahip olmanın yansıra gelişip değişerek bugünlere kadar ulaşmıştır. İlkel toplumlarda bir ritüelin ya da inanışın parçası olan ve deniz kabuğu, deri, kemik vb. gibi organik malzemeler ile başlayan bu serüvende takılar kavramsal anlamda sanatsal bir kimlik kazandıkları günümüze ulaşmışlardır. Takılar da tıpkı danteller gibi kültüre ve coğrafi bölgelere göre farklılık göstermektedir. Ancak her iki unsur da bir kültür aktarıcısı olarak görülebilir. Bu bağlamda kaybolmaya yüz tutmuş ve kültürel belleğimizin bir parçası olan dantellerin takılar aracılığı ile var olmaya devam etmesi ve her iki sanatın harmanlanarak yeni bir bakış açısı oluşturması, geçmişe köprü kurma açısından önem arz etmektedir. Bu çalışmada; dantelin genel tanımı ve tarihçesi anlatılmakta olup detaylı sınıflandırmalar yapılmadan geleneksel tığ işi dantellerin, çağdaş sanatta kullanımına ve araştırmacının takı yorumlamalarına yer verilmektedir.
  • Öğe
    METAL KİLİNİN SANATSAL ALANDA YENİDEN VAR OLUŞU: BİR SOSYAL İNOVASYON OLABİLİR Mİ?
    (2019) Osmanbaşoğlu, Gülsen,; Yeşilmen, Nesrin
    Bu çalışma, sosyal inovasyon ve sosyal girişimcilik kavramlarını açıkladıktan sonra teknolojik yenilikler ile farklı sanatsal yaklaşımların bir araya getirilmesinden sosyal inovasyon örneği oluşturulabilir mi sorusuna metal kili örneği üzerinden cevap aramaktadır. Bu yapılırken, sosyal inovasyonun yenilik ile toplumsal faydayı bir araya getiren yanı irdelenecek ve yenilikçi sanatsal yaklaşımlardan bir tanesi olarak metal kilinin sanatsal alanda kullanılmasının nasıl bir toplumsal faydaya dönüştürülebileceği incelenecektir. Sosyal inovasyon kavramının sanata yansımaları son yıllarda dünya literatüründe yer bulmaya başlamış fakat Türkiye’de yer alan literatürde ihmal edilen bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir asır önce takı denince akla ilk gelen malzemeler değerli madenler ve değerli süs taşları olurken 21. yüzyıla gelindiğinde bu bakış açısının değiştiği görülmektedir. Malzeme ve teknik geri plana atılmış takının söylem dili daha önemli hale gelmiştir. Kültürel mirasın sanatsal düzeyde korunmasının ve dönüştürülmesinin bir aracısı olarak metal kilinin kullanım alanındaki yeniklerin, sosyal inovasyon kavramı ekseni altında incelenebileceği önerilmektedir. Ayrıca çalışmada metal kili ve geleneğimizin bir parçası olan nakışların bir arada kullanıldığı takılardan örnekler verilecektir.