Mardin Artuklu Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi

DSpace@Artuklu, Mardin Artuklu Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

 

Güncel Gönderiler

Öğe
Kapsayıcı Eğitim: Tüm Çocuklar İçin Katılım, Öğrenme ve Gelişim Modeli
(Mardin Artuklu Üniversitesi Yayınları, 2022) Sakız, Halis; Göksu, İdris
Kapalı her sınıf kapısının ardında çeşitliliklerle dolu bir dünya vardır. Bu çeşitliliğin tanınması, kabul edilmesi ve hem okula hem de topluma faydalarının açığa çıkarılması, günümüzde eğitim sistemlerinin farkına vardığı ve erişmeye çalıştığı bir amaç haline gelmiştir. Bu amaca erişmenin en etkili yolu olarak değerlendirilen kapsayıcı eğitim modeli, tüm bireylerin nitelikli ve bütünleştirilmiş eğitimden faydalanabilmesi için hem politika hem de uygulama düzeyinde kabul görmeye başlanmıştır. Dünya genelinde çoğu ülke, eğitim sistemlerinde kapsayıcılığı inşa ederek okulun “tüm çocuklara çeşitli alanlarda gelişim ve öğrenme fırsatlarının sunulduğu” yerler olduğu ilkesini hayata geçirmeye çalışmaktadır. Son yıllarda kapsayıcı eğitime yönelik vurgunun artmasıyla birlikte bu alanda yapılan bilimsel çalışmaların sayısı ve niteliği de hızlı bir şekilde artmıştır. Kapsayıcı eğitim, gelişmekte olan ve farklı bağlamlar, dönemler ve bireyler açısından tanımlanması ve uygulanması çeşitlilik gösteren bir model olduğundan, bilimsel çalışmaların da kapsayıcı eğitimi çeşitli bakış açıları ile incelemesi mümkün olmuştur. Bu durumun olası bazı dezavantajlarının (örn. bir eğitim sisteminde ortak bir tanım üzerinde uzlaşma güçlüğü) yanında, kapsayıcı eğitimin doğasına uygun olarak bir çeşitlilik içinde ele alınışını sağlamasının, farklı ortam ve zamanlarda, o ortamın ve zamanın koşullarına uygun bir şekilde tanımlanması ve uygulanışı için bir fırsat olabileceği düşünülmektedir. Nitekim kapsayıcı eğitime yönelik tüm bu kavramsallaştırma ve uygulama çeşitliliği içinde herkesin üzerinde uzlaştığı amaç “tüm bireylerin eğitimden faydalanma fırsatlarının artırılması” şeklinde olmuştur. Benzer şekilde bu kitap, okul sistemlerinin tüm çocuklar için açık hale getirilerek tüm çocukların okullarda elde ettikleri yaşantıların kendi gelişim ve öğrenme süreçlerini kolaylaştırması amacıyla okulların hizmet kapasitelerinin artırılmasına yönelik temel bir hedefi benimsemektedir. Bu kitap, kapsayıcı eğitime ilişkin kavramların, ilkelerin ve uygulamaların bilinirlik düzeyini artırmak ve söz konusu içerikten herkesin faydalanabilmesini sağlamak ve tüm bireylerin rahatlıkla ulaşabilmesi amacıyla açık erişimli olarak yayımlanmıştır. Ayrıca bu kitabın tasarımında görsellik ön plana çıkarılarak ve bazı bölümlerde özetleme yapılarak tüm bireylerin rahatlıkla anlayabileceği bir tasarım benimsenmiştir. Bu çalışmayı hazırlayan akademisyenler ve uzmanlar, tüm okulların bütün çocuklara açık olması ve tüm çocukların nitelikli eğitimden faydalanabilmesi gerektiğine ilişkin akademik, pedagojik ve insani sorumluluk ilkesini benimsemişlerdir. Bu kitaba eğitim uygulayıcılarının, ebeveynlerin, çocukların, akademisyenlerin ve eğitim politikası üretenlerin erişmesi, okuması ve anlam üretmesi hedeflenmiş; çalışma içinde bunun gerçekleşebilmesi için tüm paydaşlar açısından okunabilirliği artıracak bir dil, tasarım ve anlatım kullanılmıştır. Kitap içinde çok sayıda bilgiye yer verilmiş, vurgular yapılmış, görseller kullanılmış, anlatım sadeleştirilmiş, örnekler verilmiş ve önerilerde bulunulmuştur. Bu çalışmanın içeriği, on beş temayı içerecek şekilde on başlık halinde hazırlanmıştır. Çalışmada ilk olarak Kapsayıcı Eğı̇tı̇mı̇n Mantığı ve İlkelerı̇ başlığı altında kapsayıcı eğitime ilişkin bilgi verilmiş, kapsayıcı eğitimin tanımı, bileşenleri, ilkeleri, dezavantajlı bireyler açısından değerlendirilmesi ve önündeki engellere ilişkin bir içerik sunulmuştur. İkinci ve üçüncü olarak Engellı̇ Bireylerde Eğı̇tı̇m, Öğrenme, Gelı̇şı̇m ve Özel İhtı̇yaçların Ekolojisı̇ ile Engellı̇lı̇ğı̇n Medikal, Sosyal ve Bı̇yoekolojı̇k Modellerı̇ başlıkları altında, günümüze dek eğitim sisteminden dışlanma olasılığı en yüksek bireyler olan engel ile tanılanmış olan öğrencilere ilişkin bir içerik sunulmuştur. Elbette bu kitabın yazarları, kapsayıcı eğitimin örnek öğrenci ve/veya öğrenci grubu hedeflemeksizin okulların tüm çocuklar için yeniden tasarlanması gerektiğini öngördüğünü bilmektedir. Ancak Türkiye’de ve dünya genelinde, özel gereksinimli bireylerin ve bu bireyler arasında engel ile tanılanmış olanların eğitim sistemlerindeki dezavantajlı koşullarının ve kapsayıcı eğitim ile ilişkilendirilmelerindeki kuramsal ve uygulamalı zorlukların devam ettiği dikkate alındığında, onlara ilişkin bilgi içeren bu başlıkların eklenmesinde fayda bulunmuştur. Dördüncü olarak Kapsayıcı Eğı̇tı̇mde Akran İlı̇şkı̇lerı̇ başlığı altında akranlarla beraber bütünleştirilmiş eğitimin faydaları ve akran ilişkilerinin kapsayıcılığa katkısı ele alınmıştır. Beşinci olarak Kapsayıcı Bireysel Eğitim Planı Tasarımı ve Uygulamaları başlığı altında kapsayıcı eğitim bağlamında bireysel ihtiyaçlar, kapsayıcı bir bireysel eğitim planının özellikleri ve bireysel eğitim planının kapsayıcılığının önündeki engeller tartışılmıştır. Altıncı ve yedinci başlıklar olan Öğrencı̇ Merkezlı̇ Sınıf Uygulamaları, Uyarlama ve Düzenlemeler ile İşbı̇rlı̇klı̇ Eğı̇tı̇m, Evrensel Tasarım ve Farklılaştırılmış̧Öğretim içinde sınıf ortamının kapsayıcılığının geliştirilmesine ilişkin detaylı bir içerik sunulmuştur. Sekizinci olarak Kapsayıcı Ölçme, Tanılama ve Değerlendirme başlığı altında, eğitim sistemlerinin en çok tartışılan alanlarından biri olan ölçme, tanılama ve değerlendirmenin kapsayıcı eğitim bağlamında nasıl ele alınıp geliştirilebileceğine ilişkin bir içerik sunulmuştur. Kitabın dokuzuncu başlığı olan Kapsayıcı Rehberlı̇k ve Danışmanlık Pratiklerı̇ içinde okul rehberlik ünitelerinin, tüm çocukların ruh sağlığı ve başarısı için nasıl yeniden yapılandırılıp hizmet verme kapasitelerinin güçlendirilebileceğine ilişkin bir içerik sunulmuştur. Devam eden başlık olan Davranış Gelı̇şı̇mı̇ ve Yönetimı̇ içerisinde davranış süreçleri kapsayıcı eğitim bağlamında incelenmiştir. Takip eden iki bölümde Özel Gereksı̇nı̇mlı̇ Öğrencı̇lerı̇n Sosyal-Duygusal Gelı̇şı̇mı̇ ve Özel Gereksı̇nı̇mlı̇ Öğrencı̇lerı̇n Akademik Gelı̇şı̇mı̇ başlıkları altında başta özel gereksinimi bulunanlar olmak üzere tüm öğrencilerin kapsayıcı eğitim süreçleri içerisinde sosyal-duygusal ve akademik açıdan maksimum düzeyde gelişiminin sağlanması adına bilgilendirici ve yönlendirici bir içerik verilmiştir. Kitapta takip eden on üçüncü, on dördüncü ve on beşinci başlıklar olan Kapsayıcı Eğı̇tı̇mde Aile Temellı̇ Uygulamalar, Çocuk Merkezlı̇ Kapsayıcı Aile Uygulamaları ve Öğrenme Desteğı̇ Sunulması ile Çocukları Desteklemede Aile Katılımı ve İletı̇şı̇m başlıklarında, özel olarak okul sisteminin önemli bir paydaşı olan ailelerin kapsayıcı eğitimdeki rolüne yer verilmiş, ailelerin çocukları desteklemede, okul süreçlerine pedagojik, sosyal ve kültürel açıdan katkıda bulunmada ve toplum kapsayıcılığının düzeyini artırmada üstlenebilecekleri rol detaylı bir şekilde anlatılmıştır.
Öğe
Can Serum Biomarker Values from Second-Trimester Aneuploidy Screening Predict the development of Retinopathy of Prematurity in Premature Infants?
(Kare Publishing, 2024) Sabancı, Şenol; Küçük, Mehmet Fatih; Savaş, Hasan Basri; Süren, Elçin; Erol, Muhammet Kazım; Yavuz, And; Sipahioğlu, Haydar
Objectives: This study aimed to evaluate serum biomarker values measured during second-trimester aneuploidy screening in terms of their predictive ability for the development of retinopathy of prematurity (ROP) in premature infants. Methods: This retrospective cohort study evaluated the data of 1985 idiopathic premature infants who underwent ROP screening from 2016 to 2022. The infants were divided into two groups according to the presence of ROP, and those with ROP were further evaluated in two subgroups based on the presence of proliferation. Comparisons were made concerning the serum multiple of the median values of unconjugated estriol (uE3), human chorionic gonadotropin (hCG), and alpha-fetoprotein (AFP) among aneuploidy screening biomarkers. Results: While 1628 premature infants were in the non-ROP group, 357 were in the ROP group. Of the infants with ROP, 72 were in the proliferative ROP group and 285 in the non-proliferative ROP group. There was no significant difference in the multiple of the median values of the evaluated serum biomarkers (uE3, hCG, and AFP) between the ROP and non-ROP groups or between the proliferative ROP, non-proliferative ROP, and non-ROP groups. Conclusion: The multiple of the median values of second-trimester aneuploidy screening serum biomarkers were not able to predict the development of ROP in premature infants. This result may have been caused by the fact that the blood tests were taken only once and in the same weeks.
Öğe
Political discourse and semiotics
(De Gruyter Mouton, 2024) Çanakpınar, Betül; Kalelioǧlu, Murat; Günay, Veli Doǧan
In recent years, semiotics has put "life"at the center of the subject of study. There is the desire to be successful in the lifestyle and the desire to convey the right knowledge to the recipient or the correct use of practices in life. A semiotic theory developed by Jacques Fontanille recently showed that strategy can also be used in semiotic analysis. So, the way of life that Fontanille talks about is not just strategy. The process we call "lifestyle"has an order from small to large: There are basic signs, texts, objects, actants, practices, action phases, strategies, and finally lifestyle. In this study, we question the function of strategy, but generally of productive pursuit, in the analysis of political discourses. In our study, we reveal the approach of semiotics to political discourses that concern the whole world and discuss whether they are valid in every society. We emphasize political semiotics, which is used to understand the general structure of political discourses, and show the general functioning of political discourses with Greimas' Actantial Model. We conclude that politicians can influence target audiences by using various methods and discourse strategies.
Öğe
Synthesis and biological properties of axially bis − (3,4,5-trimethoxybenzyloxy) phthalocyaninato silicon (IV)
(Elsevier, 2024) Güngördü Solgun, Derya; Özdemir, Sadin; Dündar, Abdurahman; Ağırtaş, Mehmet Salih
In this study, bis − (3,4,5-trimethoxybenzyloxy) phthalocyaninato silicon (IV) was obtained from the reaction of 3,4,5-trimethoxybenzyl alcohol with SiPcCl2. This phthalocyanine was characterized using 1H NMR, FTIR, UV–vis and mass spectra. 2,2-diphenyl-1-picrylhydrazyl (DPPH) radical scavenging, antidiabetic, deoxyribonucleic acid (DNA) cutting, biofilm inhibition, anti-microbial and antimicrobial photodynamic therapy (aPDT) activities of newly synthesized bis − (3,4,5-trimethoxybenzyloxy) phthalocyaninato silicon (IV) molecule were studied. The best activities were 41.58 % at 100 mg/L for antioxidant and 41.66 % for antidiabetic at 400 mg/L concentration. The molecule degraded the biofilm matrix formed by Pseudomonas aeruginosa and Staphylococcus aureus as 78.61 % and 89.26 %, at 50 mg/L concentration, respectively. It was observed that E. coli, which was used as a model microorganism, was inhibited at a level close to 100 % even at the lowest concentration of 50 mg/L. While double strand break was observed at 50 mg/L DNA cutting activity, it was determined that DNA was reduced to nucleotides at 100 and 200 mg/L. The Pc also displayed effective antimicrobial and aPDT abilities against pathogens. With the application of aPDT, the effectiveness of antimicrobial activity increased 2 to 4 times. These increase rates are very important. The main conclusion of the study was that the newly synthesized compound exhibited various effective biological activities such as effective antioxidant, antidiabetic, DNA cleavage, antimicrobial, aPDT, biofilm inhibition and microbial cell viability inhibition.
Öğe
Neoscytalidium dimidiatum: A newly identified postharvest pathogen of pears and its implications for pome fruits
(John Wiley and Sons Inc, 2024) Derviş, Sibel; Zholdoshbekova, Sezim; Güler Güney, İnci; Özer, Göksel
Türkiye is a prominent contributor to pear and diverse pome fruit production. Pear fruit with unusual brown to black spots and rot symptoms observed in public marketplaces in Mardin province have raised concerns regarding postharvest fruit health. The consistent isolation of a fungus from these fruits revealed morphological features indicative of Neoscytalidium dimidiatum. Phylogenetic confirmation of its identity ensued through BLASTn searches targeting, the internal transcribed spacer (ITS) of ribosomal DNA, the partial translation elongation factor 1-alpha gene (tef1), and the partial β-tubulin gene (tub2). Pathogenicity evaluations were conducted on common pome fruits, namely pears, apples, and quinces, unveiling the susceptibility of all examined fruits to postharvest infection by this emergent pathogen. Furthermore, an investigation was carried out to discern the pathogen's response to varying temperature ranges on pear fruits, revealing that the most pronounced lesions occurred at 30°C, followed by 25°C, 35°C, and 20°C. Conversely, no lesion development was observed at 10°C, 15°C, or 40°C. To the best of our knowledge, this study represents the first report of N. dimidiatum as the etiological agent responsible for postharvest rot in pear fruit. The implications of these findings highlight the potential threat posed by this pathogen to pome fruits postharvest, especially in regions where cold storage facilities are not widely utilized, warranting increased vigilance and preventive measures.