Harita ve Kadastro Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 22
  • Öğe
    Savur İlçesi’nin Cumhuriyet Dönemi Nüfus Gelişimi ve Nüfusun Özellikleri
    (Turkish Studies, 2022) Arpağ, Sezin; Bayartan, Mehmet
    Çalışmamızda, Güneydoğu Anadolu bölgesinin Dicle bölümünde yer alan ve idari olarak Mardin iline bağlı Savur İlçesi’nin nüfus gelişimi ve özellikleri ortaya konmuştur. Çalışmamızın amacı Savur İlçesi’nde Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar ilçedeki nüfusun değişim seyrini, kır-şehir nüfusunun yıllara göre artış azalışını, nüfus artış hızını ve nüfusun yaş, eğitim ve ekonomik bağımlılık durumu gibi sosyo-ekonomik özelliklerini sayım yapılan yıllara göre ortaya koymaktır. TÜİK’den alınan nicel verilerle ilçenin demografik yapısı tablo ve grafiklerle görselleştirilip yorumlanmıştır. Çalışmamızda nüfusun tarihsel süreç içerisinde değişimi ve nüfusun nitelikleri üzerinde durularak gelecekte yapılacak planlamalara ışık tutmak ve ilçenin gelişmesini sağlamak amaçlanmıştır. Savur’da 2020 yılı itibariyle nüfus miktarı 26101’dir. 1950 yılında 40.876 olan nüfus miktarı bu tarihten itibaren azalmıştır. 1953 yılında Savur’a bağlı Ömerli’ nin ilçe olması nedeniyle nüfus miktarı azalmış ayrıca Mardin-Şırnak-Irak karayolu güzergahının değişmesi ile ilçe eski merkezi konumunu ve stratejik özelliğini kaybetmiştir. 1985 sonrasında yaşanan terör olayları ve ekonomik faaliyetlerin yetersizliği de büyükşehirlere yapılan göçleri hızlandırmış ve nüfusun azalmasına neden olmuştur. Nüfusun sosyo-ekonomik özellikleri 1985-2020 yılları arasında kıyaslama yapılarak incelenmiştir. 35 yıllık süreçte nüfusun yaş yapısı incelendiğinde çocuk nüfus oranı %51’den %30’a düşmüştür, yaşlı nüfus oranı ise%4’lerden %10’lara yükselmiştir. Bu durum nüfus artış hızının düştüğünü ve buna bağlı olarak bağımlı nüfusun toplam nüfus içindeki payının azaldığını göstermektedir. Cinsiyet oranına bakıldığında kadınların sayıca biraz daha fazla olduğu görülmektedir. Eğitim seviyesinde bitirilen eğitim durumuna göre lise ve yükseköğretim mezunlarının sayısının 2020 yılı itibariyle artış gösterdiği belirlenmiştir, okur-yazarlık oranı %40,6’dan %87,6’ya yükselmiştir. Savur’da kırsal nüfus günümüze kadar miktar olarak şehir nüfusunun üzerinde seyretmiştir. Cumhuriyet’in ilk yıllarından günümüze kadar ilçe nüfus miktarı azalmış fakat nüfusun niteliklerinde olumlu gelişmeler görülmüştür. İlçe nüfusunun artması ve ilçenin daha fazla gelişebilmesi için dışarıya göçün engellenmesi ve özellikle tarım ve turizm alanında var olan ekonomik potansiyelin girişimlerle desteklenmesi gerekmektedir. Nüfusun değişim seyrini izlemek ve nüfusun nitelikleri hakkında bilgi sahibi olmak ilçenin gelişmesini de sağlayacaktır.
  • Öğe
    EVALUATION OF PRODUCTIVITY STATUS OF DRY FARMING SOILS IN MARDIN PLAIN USING GEOGRAPHICAL INFORMATION SYSTEM ANALYSES
    (İKSAD Publishing, 2020) Ayyıldız, Ahmet Şahin; Eren, Abdullah
    Soil fertility is among the most basic criteria for obtaining quality and abundant products in agricultural production. The physical and chemical properties of soils, the scarcity or abundance of plant nutrients are important factors affecting the yield and quality of agricultural products, and the nutrient concentrations in soils can be determined by soil analysis. In addition, depending on the physical and chemical properties of the soil, knowing the relationships between these properties and the nutrients in the soil is important in terms of providing the highest benefit of fertilisation for the plants to be grown according to the land conditions (Taban et al., 2004; Başaran and Okant, 2005; Tümsavaş and Aksoy, 2008). The product yield and quality of the grown plants are closely related to the nutrient content of the soils to meet the needs of the plants (Zengin et al., 2003; Belliturk et al., 2019). The formation of agricultural lands is the only resource that takes thousands of years, and cannot be produced or renewed. The sustainability of soils, though, is possible by examining and monitoring soil resources as adequately as possible and defining the characteristics of agricultural areas better...
  • Öğe
    Coğrafi Bilgi Sistem Analizleri Kullanılarak Toprak ve Arazi Özelliklerinin Değerlendirilmesi: Türkiye, Mardin İli Arazisi
    (Siirt Üniversitesi, 2020) Mercan, Çağrı; Arpağ, Sezin
    Bu çalışmanın amacı, Coğrafi Bilgi Sistemleri’nden (CBS) faydalanmak suretiyle arazilerin, arazi ve toprak özelliklerinin belirlenmesi ve veri tabanlarının oluşturulmasıdır. Bu amaca yönelik olarak; geçmişte bereketli hilal olarak da adlandırılmış ve verimli tarım arazilerinin bulunduğu yörenin içinde yer alan Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki Mardin ili arazi ve toprak özellikleri değerlendirilmiştir. Çalışılan alan yaklaşık 8633 km2 olup, araştırmada öncelikle Mardin iline ait topoğrafik haritalar kullanılarak arazinin sayısal yükseklik modeli oluşturulmuştur. Bu haritanın yapımıyla birlikte eğim, bakı, yükselti, kabartı haritaları ve (Mülga) Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından oluşturulan veriler alınarak, CBS ortamında araziye ait özelliklerin mekânsal ve alansal oranları hesaplanarak haritaları çizilmiştir. Çizilen tüm haritalar ise oluşturulan sayısal yükseklik haritasının üzerine oturtularak topoğrafya verisi ile birlikte incelenip yorumlanmıştır. Çalışma sonucunda elde edilen verilere göre; Mardin ilinin toplam alanının % 47.54’ünün % 6’dan düşük eğim değerlerine sahip olduğu ve bu alanların ilin çoğunlukla güney bölgelerinde bulunduğu belirlenmiştir. Mardin ilinde en yoğun bulunan toprak türleri % 43.65 ile kahverengi orman toprakları ve % 42.57 ile kırmızımsı kahverengi topraklardır. Arazi kullanımı açısından ilin % 38.81’lik bölümü meralardan, % 25.38’lik bölümü ise fundalıklardan oluşmaktadır. Erozyon bakımından ilin % 74.35’inin orta, şiddetli ve çok şiddetli erozyon içerisinde olduğu görülmüştür. Çalışma alanının % 28.89’u I., II. ve III. sınıf arazi kabiliyetine sahip alanlardan oluşmaktadır. Toprak derinliği açısından ilin % 43.13’lük kısmının çok sığ ve sığ toprak özelliğine sahip olduğu tespit edilmiştir. Mardin ilinde tarımsal üretiminin yoğun olduğu arazilerin çoğunlukla yükseklik ve eğim değerleri düşük olan bölgelerde yoğunlaşmış olduğu saptanmıştır. Bölgedeki su probleminin ürün çeşidinde sınırlama meydana getirdiği ve erozyonun bölgenin en ciddi sorunları arasında olduğu belirlenmiştir. Bu problemlerin bertaraf edilmesi yörenin tarımsal üretimine pozitif katkı sağlayacaktır.
  • Öğe
    Composition, pressure, and temperature of the mantle source region of quaternary nepheline-basanitic lavas in Bitlis Massif, Eastern Anatolia, Turkey: A consequence of melts from Arabian lithospheric mantle
    (Elsevier, 2019) Mercan, Çağrı; Özdemir, Yavuz; Oyan, Vural; Atakul Özdemir, Ayşe
    The Quaternary (0.66–0.63 Ma) nepheline basanites (ne - basanite) are the firstly observed volcanic products of Arabia-Eurasia collision on Bitlis Pötürge Massif. They composed of clinopyroxene, olivine, Ti-magnetite, Cr spinel, and nepheline. The forsterite compositions of olivines range between 73 and 83%, calcic clinopyroxenes show modest variations in Wo48–57-En37–45-Fs5–7 and nephelines occur as minor minerals within the networks of other groundmass minerals. They are characterized by low SiO2 (40.16–41.96 wt%), high MgO contents (8.54–9.73 wt%) and similar Srsingle bondNd isotopic compositions with Arabian Plate volcanics. Mineral and whole rock thermobarometry yield crystallization pressure and a temperature range between 8 and 20 kbar and 1301 °C – 1035 °C respectively. Lavas have high Mg-number (>0.58), high Cr and Ni contents and strong LREE enrichment but depletion in Rb, K, and Pb. Trace elements together with Sr isotopic compositions inferred negligible assimilation of the local upper crustal material. The calculated average pressure and temperature of mantle melting for ne-basanites is 2,85 kbar and 1353 °C respectively. FC3MS (wt% FeO/CaO-3*MgO/SiO2) parameter and melting models using REE data reveal Çatak basanites are products of amphibole and phlogopite bearing metasomatised lithospheric mantle in garnet stability field. They seem to originated from depths of ~ 85 km which corresponds to the base of the Arabian lithosphere in the region.
  • Öğe
    Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki Orman Ve Yarı Doğal Alanların Zamansal Ve Mekânsal Değişiminin Coğrafi Bilgi Sistemleri İle Belirlenmesi
    (Platanus Publishing, 2023) Mercan, Çağrı
    Artan nüfus ile birlikte görülen göç hareketleri ve beraberinde gelişen olumsuz beşeri etkiler doğal kaynaklar ve arazi örtüsü üzerindeki baskıyı arttırmaktadır (Arslan ve Örücü, 2019). Bu olumsuz etkilerin sonucunda biyolojik çeşitlik zarar görürken, canlıların yaşam alanlarında değişimler meydana gelmektedir (Sarı ve Özşahin, 2016). Doğal kaynakların en önemlilerinden birisi orman ve yarı doğal alanlardır. Bu alanların insanlar için sosyal, ekonomik ve ekolojik birçok faydası varken, diğer pek çok canlının ise yaşam alanlarını oluşturmaktadır (Yılmaz vd., 2006). Son yıllarda etkisi belirgin bir şekilde görülen küresel ısınma canlıların termal konfor unsurlarını tehdit ederken yapılan çalışmalar yeşil alanların boş arazilere göre nispeten daha düşük yer yüzey sıcaklığına sahip olduğunu göstermektedir (Mercan, 2020). Doğal kaynaklar sınırlı olduğundan bu alanlar dikkatli bir şekilde yönetilmelidir Bundan ötürü doğal kaynakların mevcut durumlarının rasyonel bir şekilde belirlenip zamansal ve mekânsal değişimlerinin ortaya konulması arazi planlama çalışmaları açısından oldukça kritiktir
  • Öğe
    Land Suitability Assessment for Pistachio Cultivation Using GIS and Multi-Criteria Decision-Making: A Case Study of Mardin, Turkey
    (Springer, 2023) Mercan, Çağrı; Acıbuca, Veysi
    Site selection for pistachio orchards is an important issue for sustainable agricultural policies, crop productivity, agricultural planning, and communities. This study aims to investigate suitable places for pistachio in the Mardin Province (SE Turkey) by considering several variables, such as meteorological data, topographic conditions, economic factors, and soil characteristics, using Geographic Information System (GIS) and Multi-Criteria Decision Analysis. Pistachio farmers, expert opinions, and literature data were used to determine the requirements for pistachio cultivation. Four main assessment criteria (thirteen sub-criteria), sixty value ranges, and fourteen exclusion criteria were determined for the pistachio land suitability assessment. The weighting of the evaluation criteria was calculated using the Analytical Hierarchy Process (AHP). Farmers and experts have stated that meteorological factors are more important than soil, topography, and economic factors. All data were transferred to the GIS environment, and a land suitability map was created using the weighted linear combination method. The results show that Mardin province has very suitable lands for pistachio cultivation. The resulting map determined that the 228,891.59 ha area in Mardin province is very suitable for pistachio. To evaluate the accuracy of the land suitability map generated for pistachio, the Receiver Operating Characteristic (ROC) curve was used. The value of the area under the curve (AUC) was calculated to be 0.806, which indicates that the study is consistent. The created suitability map will be an essential data source for developing sustainable agricultural strategies in the Southeastern Anatolia region.
  • Öğe
    Çatak (Van)-Kozluk (Batman) arasında yüzeylenen maden kompleksi volkanitlerinin jeolojik ve petrolojik özellikleri
    (Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021) Mercan, Çağrı
    Bu çalışma, Maden Kompleksi'nin Çatak (Van)-Kozluk (Batman) arasında yüzeylenen volkanik/subvolkanik kayaçlarının jeolojik ve petrolojik özelliklerini konu almaktadır. Kompleks sığ denizel sedimanter kayaçlar ile başlayıp derin denizel sedimanter kayaçlar ile devam eden ve bunlarla arakatkılı olarak bulunan volkanikler ve Bitlis Masifi'ni kesen subvolkanik dayklar ile temsil edilmektedir. Denizel sedimanların planktonik foraminifer yaşları Geç İpreziyen-Erken Lütesiyen'e (Erken-Orta Eosen), sedimanter birimlerden elde edilen detritik zirkon yaşları ise havzada çökelimin Üst Eosen'e kadar devam ettiğine işaret etmektedir. Başlıca plajiyoklas + klinopiroksen ± olivin ± amfibol fenokristallerinden oluşan volkanik/subvolkanik kayaçlar çoğunlukla su¬balkali-toleyitik bazaltlardan oluşmaktadır ve nadiren andezitik ve riyolitik türevleri de bulunmaktadır. Klinopiroksen kimyası kullanılarak hesaplanan kristallenme sıcaklıkları ve basınçları volkanikler için sırasıyla 1125-1260℃ ve 1.6-10.8 Kbar arasında, dayklar için 1076-1215°C ve 1.2-9.4 Kbar arasında değişmektedir. AFC modellemeleri volkanik/subvolkanik kayaçların, kabuksal litolojilerden kontaminasyona uğradığını göstermektedir. Elde edilen veriler Maden Havzası'nın Bitlis-Pütürge Masifi üzerinde açılan bir havza olduğuna işaret etmektedir. Kuzeye doğru Bitlis-Pütürge Masifi'nin altına dalan Arap levhasının okyanusal litosferinin Erken-Orta Eosen döneminde kopması yitim bileşeni içermeyen astenosferik mantodan türeyen lavların havzanın güneyine, yitim bileşeni içerenlerin ise havzanın kuzeyine yerleşmelerine sebep olmuştur.
  • Öğe
    Mardin İli Tarım Arazilerinin 1990-2018 Yılı Arasındaki Mekânsal Değişimi
    (Mardin Artuklu Üniversitesi Yayınları, 2022) Mercan, Çağrı; Acıbuca, Veysi; Ayyıldız, Ahmet Şahin
    Arazi örtüsü (AÖ) terimi toprak, kaya, bitki örtüsü, buzul, su yüzeyi ve beşeri yapılar gibi dünyanın dış yüzeyini kaplayan bileşenleri ifade ederken, arazi kullanımı (AK) ise insanların arazi örtüsünü yönetme ve kullanma biçimini ifade etmektedir (Comber vd., 2015; Üyük vd., 2020; Demir 2021). Geçmişte bu terimler ayrı ayrı kullanılsa da günümüzde (AKAÖ) beraber kullanılmaktadır (Selçuk vd., 2021). Yer yüzeyi var olduğu günden bu yana sürekli değişmektedir. Bu değişiklik dünya tarihi boyunca doğal süreçler ile çoğunlukla yavaş bir şekilde meydana gelmiş olsa da son dönemlerde gittikçe artan beşeri faktörlerin etkisiyle hızlanmıştır (Sarı ve Özşahin, 2016). İnsanların temel ihtiyaçlarından biri olan beslenmenin sağlanabilmesi için toprağın doğru ve verimli şekilde kullanılması gerekmektedir (Ayyıldız ve Eren, 2020). Hızla artan nüfus ve bununla birlikte görülen kuraklık, küresel iklim değişikliği, çevre kirliliği, çarpık kentleşme, yeşil alanların tahribatı gibi canlıları ve doğal ortamları tehdit eden unsurların her geçen yıl etkisini daha da arttırması, insanların araziyi daha dikkatli ve verimli kullanmasını zorunlu hale getirmiştir (Albek, 2007; Demir, 2009; Karaman ve Gökalp, 2010; Turan, 2018). Bu amaçla mevcut arazi örtüsünün niteliğinin tespit edilmesi ve bunun nasıl kullanıldığının rasyonel bir şekilde ortaya çıkartılması oldukça önemlidir (Bayar ve Karabacak, 2017; 2020; Polat ve Yalçın, 2020). Üretilen sonuçlar ileriye yönelik yapılacak olan havza planlaması çalışmalarında karar vericiler için önemli bir veri kaynağı oluşturmaktadır. Dünyada mevcut arazİ örtüsü varlığının tespit edilip yıllara göre değişiminin ortaya konulabilmesi amacıyla çeşitli çalışmalar yapılmıştır (Çivi vd., 2009). Bu çalışmalardan birisi ise Avrupa Çevre Ajansı (ESA) tarafından belirlenen kriterlere göre çeşitli veri kaynakları, uzaktan algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) teknolojilerinden faydalanılarak üretilen CORINE (Coordination of Information on the Environment) projesidir (Özür ve Ataol, 2018; Üyük vd., 2020). Bu projeye Avrupa Birliği tarafından 1985 yılında arazi örtüsünün niteliği ve değişimi hakkında bilgi edinebilmek amacıyla başlanmıştır (Olğaç ve Doğan, 2020). Yapılan çalışma ile 1990, 2000, 2006, 2012, 2018 yıllarına ait 1/100000 ölçekli arazi örtüsü haritaları üretilmiştir. Türkiye’de CORINE projesi ile ilgili çalışmalara 2001 yılında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından başlanmış, 2005-2008 yılları arasında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (2005-2008), 2008 yılından itibaren ise Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde çalışmalar yürütülmüştür (Tarım ve Orman Bakanlığı, 2022). Proje kapsamında üretilen veriler gerek dünyada (García-Álvarez ve Camacho-Olmedo, 2017; Feranec vd., 2010; Gemitzi vd., 2021) ve gerekse de Türkiye’de birçok bilimsel çalışmada kullanılmaktadır (Sandal vd., 2020; Üyük vd., 2020; Demir., 2021; Selçuk vd., 2021). Yapılan çalışmalarda CORINE verilerinin üretildiği uydu görüntülerinin ve hava fotoğraflarının çözünürlüğüne bağlı olarak küçük birimlerde hassas sonuçlar üretemediği belirtilse de (Popovici vd., 2013), projenin devletler tarafından resmi olarak kabul edilmiş bir veri kaynağı olması ve arazi örtüsündeki önemli değişiklikleri hızlı bir şekilde ortaya koyabilmesi bakımından önemlidir (Bayar ve Karabacak, 2017). Mardin ilinin geçmişten bu yana tarımsal üretim için bölgede önemli bir merkez olması, arazi örtüsündeki değişimin ortaya konulması açısından önem arz etmektedir (Mercan ve Arpağ 2020). Yapılan bu çalışma ile, bereketli hilal bölgesinde yer alan Mardin iline ait 1990, 2000, 2006, 2012 ve 2018 yıllarına ait CORINE verilerinin zamana bağlı değişimleri analiz edilmiş ve çeşitli haritalar oluşturulmuştur. Elde edilen veriler yorumlanarak, ilin tarımsal arazi varlığındaki değişimlerin ortaya konulması amaçlanmaktadır.
  • Öğe
    Eosen Maden Volkanizmasının (Doğu Anadolu) Jeolojik ve Jeokimyasal Evrimi
    (2022) Mercan, Çağrı; Özdemir, Yavuz; Oyan, Vural; Atakul-Özdemir, Ayşe; Güleç, Nilgün; Özkan-Altıner, Sevinç
    Maden Kompleksi Kahramanmaraş’ın kuzeyinden başlayıp Van’ın güneyine kadar devamlılığı takip edilebilen volkanosedimanter bir kayaç topluluğudur. Bu çalışma Maden Kompleksi’nin Çatak (Van)- Kozluk (Batman) arasında yüzeylenen volkanitlerinin jeolojik ve petrolojik özelliklerini konu almaktadır. Güneydoğu Anadolu Orojenik Kuşağı’nın nap zonunda yer alan kompleks, çalışma alanı içerisinde Bitlis Metamorfitleri ve Kretase yaşlı ofiyolitik birimler tarafından tektonik olarak üzerlenmektedir. Maden Kompleksi konglomeratik bir istif olan Ceffan Formasyonu, numulitlialveolinli kireçtaşından oluşan Arbo Formasyonu, pembe-kırmızı renkli ve yer yer kumtaşı şeyl ardalanmaları içeren Melefan Formasyonu, çoğunlukla bazaltik volkanik kayaçlardan oluşan Karadere Formasyonu, Bitlis Masifi’ni kesen subvolkanik dayklar ve kumtaşı şeyl ardalanmasından oluşan Narlıdere Formasyonu ile karakterize edilmektedir. Denizel sedimanların planktonik foraminifer yaşları Erken-Orta Eosen’e, sedimanter birimlerden elde edilen en genç detritik zirkon yaşları Üst Eosen’e, mağmatik birimlerin tüm kayaç 40Ar/39Ar plato yaşları ise Erken-Üst Eosen’e işaret etmekte olup havzada çökelimin ve mağmatizmanın Erken Eosen’den-Üst Eosen’e kadar devam ettiğine işaret etmektedir. Başlıca plajiyoklas + klinopiroksen ± olivin ± amfibol fenokristallerinden oluşan volkanik/subvolkanik kayaçlar çoğunlukla subalkali-toleyitik bazaltlardan oluşmaktadır ve nadiren andezitik ve riyolitik türevleri de bulunmaktadır. Klinopiroksen kimyası kullanılarak hesaplanan sıcaklık ve basınçlar volkanitler ve dayklar için benzer kristallenme koşullarına işaret etmektedir. Elde edilen değerler volkanitler için sırasıyla 1125-1260℃ ve 1,6-10,8 Kbar arasında, dayklar için 1076- 1215°C ve 1,2-9,4 Kbar arasında değişmektedir. AFC modellemeleri volkanik/subvolkanik kayaçların, kabuksal litolojilerden kontaminasyona uğradığını göstermektedir. Elde edilen veriler Maden Havzası’nın Bitlis-Pütürge Masifi üzerinde açılan bir havza olduğuna işaret etmektedir. Kuzeye doğru Bitlis-Pütürge Masifi’nin altına dalan Arap levhasının okyanusal litosferinin Erken Eosen döneminde kopması, Erken-Geç Eosen aralığında yitim bileşeninden bağımsız astenosferik mantoyu karakterize eden lavların havzanın güneyine, yitim bileşeni içeren ergiyiklerin ise havzanın kuzeyine yerleşmelerine sebep olmuştur.
  • Öğe
    Maden Kompleksine ait derin denizel istiflerin planktonik foraminifer toplulukları (Doğu Türkiye)
    (2021) Atakul Özdemir, Ayşe; Özkan Altıner, Sevinç; Özdemir, Yavuz; Mercan, Çağrı; Oyan, Vural; Güleç, Nilgün
    Maden Kompleksi Kahramanmaraş’ın Kuzeyinden başlayıp Van’ın güneyine kadar devamlılığı takip edilebilen volkanosedimanter bir kayaç topluluğudur. Güneydoğu Anadolu orojenik kuşağının nap zonunda yeralan kompleks, çalışma alanı içerisinde Bitlis Metamorfikleri ve Kretase yaşlı ofiyolitik birimler tarafından tektonik olarak üzerlenmektedir. Birim genel olarak sığ denizel bir litoloji ile başlayıp derin denizel pelajik sedimanter kayaçlar ile devam eden ve bunlara eşlik eden Karadere formasyonu olarak tanımlanan volkanik/subvolkanik kayaç topluluğundan oluşmaktadır. Bu çalışma Çatak (Van)- Kozluk (Batman) arasında yüzeylenen Karadere formasyonuna ait ilksel jeolojik ve petrolojik bulguları içermektedir. Karadere formasyonu boyutları birkaç santimetreden on metreye kadar ulaşabilen yastık yapılı lavlardan oluşmaktadır. Birim çoğunlukla derin denizel pembe-kırmızı renkli mikritik kireçtaşları ile ardalanmalı olarak gözlenmektedir. Mikritik kireçtaşlarından elde edilen planktonik foraminifer topluluk yaşları Geç İpreziyen-Erken Lütesiyen olarak belirlenmiştir. Volkanik/subvolkanik kayaçlar başlıca plajiyoklaz + klinopiroksen ± olivin fenokristallerinden oluşmaktadır. Klinopiroksenler ojit ve diyopsit olup bileşimleri Wo44-51, En27-43, Fe10-21 arasında değişim göstermektedir. Plajiyoklasların anortit içerikleri altere olmamış tanelerde % 32-67 arasında değişmektedir. Olivinler ise genellikle altere fenokristaller şeklinde bulunmaktadır. Klinopiroksen kimyası kullanılarak elde edilen kristallenme sıcaklıkları ve basınçları sırasıyla 1126-1250 0 C ve 3-8 Kbar arasında değişmektedir. Volkanik/subvolkanik kayaçların büyük bir kısmı subalkali-toleyitik bazaltlardan oluşmaktadır ancak nadir de olsa andezitik ve riyolitik türevleri bulunmaktadır. Karadere Formasyonu içerisinde bulunan bazaltik kayaçların majör-iz ve nadir toprak element jeokimyası verileri volkaniklerin herhangi bir yitim bileşeninden etkilenmeyen E-MORB benzeri astenosferik mantodan itibaren türemiş olduklarına işaret etmektedir.
  • Öğe
    Bitlis Kenet Kuşağı İçerisinde Gözlenen Kuvaterner Yaşlı Bazanitik Çatak (Van) Volkanitlerinin Jeolojik ve Jeokimyasal Özellikleri
    (8.Geochemisty Symposium, 2018) Mercan, Çağrı; Özdemir, Yavuz; Oyan, Vural
    Arap ve Avrasya plakaları arasında meydana gelen çarpışma Orta-Miyosenden itibaren Doğu Anadolu Bölgesi’nin yükselmesine ve yoğun volkanik aktiviteye maruz kalmasına sebep olmuştur. Van’ın Çatak ilçesinde yer alan volkanikler, çarpışma sonrası volkanizmanın en nadir görülen üyelerinden biri olup K-G yönlü açılma çatlağı boyunca yüzeye ulaşmış olan bazanitik lavlarla temsil edilirler. Bitlis Masifi kayaçlarını keserek yüzeylenen bazanitlerden yapılan K-Ar radyometrik yaşlandırmalarından 0.66 ve 0.63 milyon yıllık yaşlar elde edilmiştir. Volkanizma ince taneli skorya geri düşmeleri ile başlamış boyutları artan skoryalar ve bunlara eşlik eden volkanik bombalarla devam etmiştir. Bazanitik lavlar ise volkanizmanın son ürünleri olup arazide sütunsal yapılar sunarlar. Lavlar genellikle ince taneli olup olivin, klinopiroksen fenokristalleri ile olivin, klinopiroksen, Ti manyetit, nefelin, Cr spinel içeren bir matriksten oluşmuştur. Olivinler yarı özşekilli ve özşekilli taneler şeklindedir ve Fo73-80 arasında değişen forsterit oranlarına sahiptir. Klinopiroksenler kalsik karakterde olup Wo47-52 En34-42Fs10-15 içerikleri ile belirgindirler. Nefelinler ise matriksi oluşturan mikro kristaller arasında aradolgu şeklinde bulunmaktadır. EC-AFC modellemesi lavların yeryüzüne ulaşıncaya kadar %2 oranında üst kabuğu karakterize eden litolojiler tarafından kirletildiğini, iz element jeokimyası ve Sr-Nd izotop bileşimleri ise bazanitlerin zenginleşmiş bir manto kaynağından türediklerini ortaya koymuştur. Major element içerikleri kullanılarak yapılan termobarometrik hesaplamalar Çatak volkanitlerinin Doğu Anadolu’da yüzeylenen diğer çarpışma sonrası volkanitlere göre …
  • Öğe
    BİTLİS MASİFİ’NDEKİ BAZANİTİK VOLKANİTLERİN JEOLOJİK VE PETROLOJİK ÖZELLİKLERİ
    (71. Türkiye Jeoloji Kurultayı, 2018) Mercan, Çağrı; Özdemir, Yavuz; Oyan, Vural
    İnceleme alanını içinde barındıran Doğu Anadolu Bölgesi Oligo-Miyosen’den bu yana Arap Plakası ile Avrasya Plakası’nın aktif bir çarpışma bölgesi olmuştur. Bitlis-Zagros Kuşağı boyunca gerçekleşen bu çarpışmanın ardından bölge yükselmeye başlamış ve yoğun şekilde volkanizma oluşmuştur. Bu çalışmayı oluşturan Bitlis Masifi’ndeki Çatak volkanitleri Van’ın Çatak İlçesi’nde bulunmaktadır ve Doğu Anadolu’da eşine az rastlanan bazanitik türde kayaçlardan oluşmaktadır. Bazanitik volkanitler K-G yönlü bir açılma çatlağı boyunca yüzeye ulaşmışlardır. K-Ar radyometrik yaşları, söz konusu volkanik kayaçların 0.66 ve 0.63 My. (Orta Pleyistosen) yaşlarında olduğunu göstermektedir. İnceleme alanındaki volkanik istif alttan üste doğru ince taneli skorya geri düşme çökelleri ile başlamış, boyutları artan skoryalar ve bunlara eşlik eden volkanik bombalarla devam etmiştir. Bazanitik lav akıntı ürünleri ise bölgedeki volkanizmanın son ürünleri olup arazide sütunsal soğuma yapıları ile tipiktirler. Porfiritik dokuya sahip bazanitler çoğunlukla olivin+piroksen fenokristallerinden meydana gelmektedirler ve bu fenokristaller olivin, piroksen, Ti-manyetit, nefelin, Cr-spinel içeren bir matriks içerisinde bulunmaktadır. Bazanitler çoğunlukla taze olup, sadece olivinlerde yer yer iddingsitleşmeler gözlenmektedir. Düşük SiO2 (%40-41) ve yüksek MgO (%9-10) içeriklerine sahip olan bazanitler belirgin iri katyonlu litofil (LIL) ve hafif nadir toprak element (LREE) zenginleşmeleri ile karakteristiktirler. İz element jeokimyası ve Sr-Nd izotopik bileşimleri bazanitlerin zenginleşmiş bir manto kaynağından itibaren türediklerini ortaya koymaktadır. Ana element jeokimyası kullanılarak yapılan termobarometrik hesaplamalar bazanitlerin Doğu Anadolu’da yüzeylenen diğer çarpışma sonrası volkanitlere göre daha derin kökenli bir manto kaynağından itibaren türemiş olduğunu göstermiştir. Buna paralel olarak nadir toprak element oranları kullanılarak oluşturulan kısmi ergime modellemesi, bazanitik magmanın astenosferik mantonun düşük dereceli (<1) kısmi ergimesi sonucunda oluştuğuna işaret etmektedir. Kabuksal katkının varlığını ortaya koymak amacıyla iz element ve Sr-Nd izotop içerikleri kullanılarak oluşturulan EC-AFC modellemesi lavların yeryüzüne ulaşıncaya kadar %2 oranında üst kabuğu karakterize eden litolojiler tarafından kirletildiğini göstermektedir.
  • Öğe
    Petrolgy of the volcanic/subvolcanic members of the volcanosedimentary Maden Complex in Eastern Turkey
    (EGU General Assembly 2021, 2021) Özdemir, Yavuz; Mercan, Çağrı; Oyan, Vural; Atakul-Özdemir, Ayşe; Güleç, Nilgün; Özkan-Altıner, Sevinç
    Maden Complex exposed in Eastern Turkey, is a succession of volcano-sedimentary rocks and tectonically overlain by Bitlis Metamorphics and Cretaceous ophiolitic rocks. The succession includes shallow-water deposits and deep marine pelagic sediments intercalated with pillow lavas ranging from a few centimeters to ten meters in diameter. The planktonic foraminiferal assemblages from micritic limestones and zircon U-Pb ages from selected sedimentary rocks indicate the age of Late Ypresian - Early Lutetian. Plagioclase and clinopyroxenes are the main mineral phases, olivine rarely found as altered phenocrysts. Clinopyroxenes are augite and diopside, and their compositions are ranging between Wo44-51, En27-43, Fe10-21. The anorthite contents of plagioclases are between 32- 67 % in unaltered grains. The crystallization temperatures and pressures obtained from clinopyroxene chemistry are ranging from 1126 to 1250oC and 3 to 8 Kbar, respectively. The majority of the volcanic/subvolcanic rocks are subalkaline-tholeiitic basalts however; a few andesitic and rhyolitic derivatives are also present. The whole – rock and Sr-Nd-Pb isotope compositions reveal that the basaltic rocks are originated from E-MORB like asthenospheric mantle source without a subduction component.
  • Öğe
    Biostratigraphy and microfacies of the sedimentary sequences within volcano-sedimentary Maden Complex in Southeastern Turkey
    (EGU General Assembly 2021, 2021) Atakul Özdemir, Ayşe; Özkan Altıner, Sevinç; Tancan, Sesil; Özdemir, Yavuz; Mercan, Çağrı; Oyan, Vural; Güleç, Nilgün
    Maden Complex is a volcano-sedimantary unit, mainly composed of shallow and deep marine sedimentary rocks and associated volcanics. Deep marine units of Maden Complex, exposed between Çatak (Van) and Kozluk (Batman) regions have been studied with a combined sedimentological and paleontological approaches. The following species are recorded within the Melefan formation: Morozovella aragonensis, Acarinina collactea, Acarinina cf. esnehensis, Acarinina soldadoensis, Acarinina boudreauxi, Acarinina bullbrooki, Acarinina mckanni, Acarinina pentacamerata, Acarinina cf. pseudosubsphaerica, Acarinina topilensis, Acarinina esnehensis, Chiloguembelina sp., Globanomalina planoconica, Globanomalina australiformis, Globigerinatheka sp., Parasubbotina hagni, Pearsonites broedermanni, Pseudoglobigerinella bolivariana, Planoglobanomalina pseudoalgeriana, Pseudohastigerina wilcoxensis, Subbotina roesnaensis, Subbotina yeguaensis. Based on the defined planktonic foraminiferal species, the unit corresponds to the E7 zone and the depositional age of the formation is proposed as Early Eocene (Ypresian) to Middle Eocene (Lutetian). The deep marine sedimentary sequence mainly consists of pinkish to red colored micritic limestones including shale intercalations. The formation is represented by the pelloidal wackestone-packstone facies and comprises abundant planktonic foraminiferal assemblages.
  • Öğe
    MANTLE SOURCE CHARACTERISTICS OF THE NE-BASANITES FROM NORTH EASTERN EDGE OF THE ARABIAN PLATE
    (World multidisciplinary earth sciences symposium 2019, 2019) Özdemir, Yavuz; Mercan, Çağrı; Oyan, Vural; Atakul-Özdemir, Ayşe
    The Quaternary nepheline basanites are firstly observed volcanic products of Arabia-Eurasia collision on Bitlis Suture Zone which is an accumulation of Precambrian to Cretaceous metamorphic rocks, Late Cretaceous – Eocene and Middle Eocene volcano-sedimentary units thrust over the Arabian platform between late Eocene and Middle Miocene after the convergence between Anatolian and Arabian plates. Nepheline basanites are composed of clinopyroxene, olivine, Ti-magnetite, Cr spinel, and nepheline. They are characterized by low SiO2 (40.16-41.96 wt %), high MgO contents (8.54-9.73 wt %) and similar Sr-Nd isotopic compositions with Arabian Plate volcanics. Independent barometers indicate that crystallization takes place over a wide range of pressure 8–20 kbar and melt cooled from about 1301°C-1035°C. Trace elements together with Sr isotopic compositions inferred negligible assimilation of the local upper crustal material. The calculated average pressure and temperature of mantle melting for ne-basanites is 2,85 kbar and 1353oC respectively. FC3MS (wt. % FeO/CaO-3*MgO/SiO2) parameter and melting models using REE data reveal that Çatak basanites are products of amphibole and phlogopite bearing metasomatised lithospheric mantle in garnet stability field. Results of thermobarometric calculations together with the recent geophysical data point out melting originated from the base of Arabian lithospheric mantle.
  • Öğe
    Petrology of the quaternary basanitic rocks from Bitlis Massif
    (World Multidisciplinary Earth Sciences Symposium (WMESS 2017), 2017) Özdemir, Yavuz; Mercan, Çağrı; Oyan, Vural; Atakul-Özdemir, Ayşe
    Volcanism within the Eastern Anatolian High Plateau characterized by mainly stratovolcanoes, basaltic lava plateaus and it is dominantly spread at the northern parts of Bitlis Pötürge Massif (BPM). Our study focuses on a small scale Quaternary basaltic system that firstly observed within the BPM. The volcanic rocks of our study are basanitic in composition. They exposed along K-G striking tensional fissures and crosscut the Upper unit of the Bitlis Massif. Initial products of the volcanism are scoria fall deposits. Thick basanitic lava flows overly the pyroclastics and formed columnar structures. The basanites are generally fine-grained with phenocrysts of olivine+clinopyroxene. The groundmass is typically of clinopyroxene, olivine and Ti magnetite and Cr spinel with interstitial nepheline. The olivine phenocrysts are typically euhedral to subhedral with Forsterite contents of Fo73-83. Clinopyroxenes are highly calcic and show modest variations in Wo47-52-En34-42-Fs10-15 and are weakly zoned with mg# 89-87 at cores to 86-84 at rims. Nephelines occur as minor minerals within the networks of other groundmass minerals. Ti rich and Fe-Cr spinels occur as inclusions in olivine and clinopyroxenes as well as within the groundmass. LILE and LREE enrichments over HFSE and HREE suggest similarities with magmas generated from enriched mantle sources. EC-AFC modeling of trace element and isotope compositions indicates that assimilation of crustal lithologies have minor effect on the evolutionary stages of basanitic rocks. Based on LREE/HREE, MREE/HREE ratios and partial melting models, we suggest that basanitic rocks of Çatak are produced from a lower degree melting of a garnet bearing mantle source.
  • Öğe
    Quaternary Basanitic Rocks within the Eastern Anatolian Volcanism (Turkey): Petrological and Geochemical Constrains
    (19th EGU General Assembly, EGU2017, 2017) Özdemir, Yavuz; Mercan, Çağrı; Oyan, Vural; Atakul Özdemir, Ayşe
    The Eastern Anatolian Cenozoic continental intraplate volcanism was initiated in Middle Miocene as a result of the convergence between the Arabian and Anatolian plates. The origin of Eastern Anatolian volcanism has been the focus of many petrological studies that have aimed to resolve the relative contributions of asthenospheric mantle and/or lithospheric mantle with/without subduction component in the genesis of magmas that compositionally have many affinities to ocean island basalts (OIB) and volcanic arcs. Volcanism in the region characterized by mainly stratovolcanoes, basaltic lava plateaus and are dominantly spread at the northern parts of Bitlis Pötürge Massif (BPM). Our study focuses on a small scale Quaternary basaltic system that firstly observed within the BPM. The volcanic rocks of our study located 50 km to the south of Lake Van and are basanitic in composition. They exposed along K–G striking tensional fissures and crosscut the Upper unit of the Bitlis Massif. Initial products of the volcanism are scoria fall deposits. Thick basanitic lava flows overly the pyroclastics and formed columnar structures. The basanites are generally fine-grained with phenocrysts of olivine+clinopyroxene. The groundmass is typically of clinopyroxene, olivine and Ti magnetite and Cr spinel with interstitial nepheline. The olivine phenocrysts are typically euhedral to subhedral with Forsterite contents of Fo73-83. Clinopyroxenes are highly calcic and show modest variations in Wo47-52-En34-42-Fs10-15 and are weakly zoned with mg# 89-87 at cores to 86-84 at rims. Nephelines occur as minor minerals within the networks of other groundmass minerals. Ti rich and Fe-Cr spinels occur as inclusions in olivine and clinopyroxenes as well as within the groundmass. LILE and LREE enrichments over HFSE and HREE suggest similarities with magmas generated from enriched mantle sources. EC-AFC modeling of trace element and isotope compositions indicates that assimilation of crustal lithologies have minor effect on the evolutionary stages of basanitic rocks. Based on LREE/HREE, MREE/HREE ratios and partial melting models, we suggest that basanitic rocks of Çatak are produced from a lower degree melting of a garnet bearing mantle source.
  • Öğe
    Çatak (Van) civarında yüzeylenen genç (kuvaterner) bazaltik volkanizmanın mineralojik-petrografik ve jeokimyasal özellikleri
    (Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015) Mercan, Çağrı
    Bu çalışmada, Van-Çatak bölgesindeki Kuvaterner yaşlı (0.66 – 0.63 My) volkanik kayaçların mineralojik-petrografik ve jeokimyasal özellikleri incelenmiş, volkanizmanın kökeni ve oluşumunda etkili olan süreçlere açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Çalışma alanında Permiyen öncesi döneme ait Hulkan formasyonu, Toyaç formasyonu ve Samanlı formasyonu, Permiyen dönemine ait Körüklü formasyonu ile Kuvaterner yaşlı Bazanitler ve taraçalar bulunmaktadır. Bazanitik volkanizma bir açılma çatlağı boyunca meydana gelmiş lav ve piroklastiklerden oluşmaktadır. Majör, NTE element jeokimyası ve Sr, Nd izotop bileşimleri, bazanitlerin evrimleşmesinde olivin ve piroksen minerallerinin rolünü göstermiş ve lavların yeryüzüne ulaşıncaya kadar %2’lik oranda üst kabuğu karakterize eden litolojiler tarafından kirletildiğini ortaya koymuştur. MELTS modellemesi bazanitlerin, 4-5kb lık basınç altında %1’lik su muhtevasında ve 1300 – 1000 0C arasındaki sıcaklıklarda fraksiyonel kristallenmeye uğramış olabileceğini göstermiştir. Kısmi ergime modellemesi, Çatak volkanitlerinin %1’in altında gerçekleşen kısmi ergime derecelerinde %95’in üzerinde granatça zengin astenosferik bir mantodan itibaren oluştuğunu ortaya koymuştur. Major element içerikleri kullanılarak yapılan termobarometrik hesaplamalar, Çatak volkaniklerinin Doğu Anadolu’da yüzeylenen diğer çarpışma sonrası volkaniklere göre daha derin kökenli bir manto kaynağından itibaren türemiş olduğunu göstermiştir.
  • Öğe
    Darende (Malatya) İlçesinde Uzun Yıllar Yer yüzey Sıcaklığı Değişiminin İncelenmesi
    (Dicle Üniversitesi, 2022) Mercan, Çağrı
    İnsan nüfusundaki değişimler, sanayi devrimi sonrası giderek artan sera gazı salınımı, çarpık büyüyen kentler, iklimi ve hava sıcaklığını etkilemektedir. İklim değişimi ve bununla birlikte artan sıcaklıklar dünyanın dış kabuğundaki yer yüzey sıcaklığını (YYS) da etkilemektedir ve bu durum tüm canlı yaşamlarını tehdit etmektedir. YYS değerlerinin hesaplanmasında kullanılan en pratik ve ucuz yöntemlerden birisi termal uzaktan algılama çalışmalarıdır. Yapılan bu araştırmada Darende (Malatya) ilçesinin uzun yıllar (1990- 2000- 2010- 2021) YYS değerlerinin termal uydu görüntüleri ile ortaya konulması amaçlanmıştır. Elde edilen sonuçlar ortalama sıcaklığın artış eğiliminde olduğunu göstermiştir. Yapılan bu çalışma sonucunda 31 yıllık periyotta ortalama YYS değerinin yaklaşık olarak 7 °C arttığı görülmüştür. YYS değerleri yeşil alanların yoğun olduğu bölgelerde ve topografik yüksekliğin fazla olduğu yerlerde nispeten daha düşüktür.
  • Öğe
    Yer Yüzey Sıcaklığının Termal Uzaktan Algılama Görüntüleri ile Araştırılması: Muş İli Örneği
    (Türkiye Uzaktan Algılama Dergisi, 2020) Mercan, Çağrı
    Fosil yakıtların kullanımı, ormansızlaşma ve çeşitli sanayi süreçleri atmosferdeki sera gazlarının birikmesine ve küresel bir sıcaklık artışına neden olmaktadır. Bu durum gerek biyolojik çeşitliliği ve gerekse de insanların yaşam konforunu olumsuz etkilemektedir. Küresel ölçekteki bu ısı artışı dünyamızın dış kabuğunun sıcaklığında da değişiklikler meydana getirmektedir. Yer Yüzeyi Sıcaklığı (YYS) olarak bilinen yerkürenin en dış yüzeyinin sıcaklık değerleri birçok farklı yöntem ile ölçülebilse de uzaktan algılama çalışmaları bu yöntemler arasında en ekonomik ve hızlı sonuçlar üretmesi nedeniyle yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışma Muş ilinin uzun yıllar (29 yıllık) YYS değişimini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda Landsat 5 TM ve Landsat 8 OLI uydu görüntüleri kullanılarak 1990-2000-2005-2011-2019 yıllarına ait YYS haritaları üretilmiştir. Haritalarda bitki örtüsünün yoğun olduğu yerlerde YYS değerlerinin daha düşük olduğu belirlenmiştir. Muş ilinin YYS değerlerinde yıllara göre artış ve azalışlar görülse de genel olarak artan bir sıcaklık trendinin var olduğu söylenebilir. Muş ilinde ortalama sıcaklığın her yıl yaklaşık olarak 0.3 °C artış gösterdiği belirlenmiştir.