Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 45
  • Öğe
    Negotiation, Speed, Politics: Use of Digital Technologies in International Mediation
    (İstanbul Üniversitesi, 2024) Ateş Burç, Safiye
    The super -accelerated (high-speed) life experiences and coercive practices of the new world order (Covid and post-Covid periods) have affected and changed the negotiation and conflict resolution skills of international actors. Today, with the pandemic and technological developments, acceleration has become a necessity in many fields. Many international mediators, especially the United Nations (UN), have also benefited greatly from digital technologies that pierce space and time during the most severe times of the Covid-19 pandemic. So, in today's world, where economic, social and technological development continues at high speed, should negotiations and policies keep pace? If so, how should accelerated and virtualised political practices be discussed over conflict resolution? What is the impact of digitalisation on international mediation? This article critically discusses the relationship between digitalisation, speed, politics and conflict resolution through content and discourse analysis of political reports on peacemaking practices of different UN missions, especially during the most traumatic period of the pandemic (March 2020 -March 2021). The study concludes that politics and negotiations need speed barriers because they need time, but they cannot be isolated from the developments and space of the high-speed society, so they need to follow the virtual space at all times and get involved when needed. As the analyses of the missions' reports show, the effective use of digital technologies, especially during the pandemic, has led to a rapid transformation in mediation (from traditional to cyber-mediation) and conflict resolution activities have been able to continue uninterrupted, but the dangers of digitalisation have not disappeared
  • Öğe
    Basra Körfezi Güvenlik Mimarisinde Çin Faktörü
    (Orion Yayınları, 2022) Acar, Necmettin
    ABD’nin Basra Körfezi güvenlik mimarisindeki rolünü azaltma girişimi ve Arap Baharı sürecinde ortaya çıkan istikrasızlıklar bölgede önemli güvenlik açıklarına yol açmıştır. Bu süreçte, Çin, ekonomik büyümesini sürdürebilmek için Körfez bölgesinden daha fazla enerji ithal etme ve artan üretimi için daha büyük pazarlara erişme poltikasıyla Körfez’e yönelmesi Çin’in bölge güvenliğinde ABD’nin yerini alıp alamayacağı tartışmasını başlatmıştır. Çin’in ekonomik ve askeri kapasitesinin gittikçe güçlenmesi bölge ülkelerinin de Çin ile yakınlaşmak istemelerine yol açmıştır. Bu çalışma, ekonomik faydaya odaklanan ve ekonomik büyümeyi sürdürebilmek için istikrarlı bir uluslararası ve bölgesel ortama ihtiyaç duyan Çin’in, yakın gelecekte Körfez güvenliğinin başat aktörü olmayacağını ortaya koymaktadır. Askeri kapasitesi sınırlı olan ve ABD’yi provoke etmek istemeyen Çin, bölge ülkeleri ile yakın ekonomik işbirlikleri geliştirerek hem kendi hem de bölge ülkelerinin ekonomik kalkınmasını destekleyerek bölge güvenliğine katkı sağlamayı tercih edecektir.
  • Öğe
    Türkiye Sosyalist Solu 1960-1980
    (A KİTAP, 2019) Ateş, Enes
    Ülkemizde siyaset bilimi, Türk siyasal hayatı ya da çağdaş siyasal akımlar alanında birçok eser verilmesine karşın düşünce tarihçiliği anlamında köşe taşları belli, demlenmiş çalışma sayısı bir hayli azdır. Bu bağlamda elinizde ki eser hem “siyaset öğreticileri” hem de genel okuyucu için bir yol haritası olma iddiasındadır. Fakat bu iddia, bir tarafta kitabın kurgusu diğer yandan Türk siyasi düşünce tarihinin yapısal krizleri nedeniyle doğal sınırlara sahiptir. Düşünce tarihi ile siyasal hayatın kesişme noktası olarak kendisini varkılan siyasi düşünce tarihinin alabildiğince geniş dünyası karşısında çalışmamızı, politik hayatın içinde kalma kuralıyla tahdit ettik. Çalışmamızın merkezinde Türkiye’de cari olan modern siyasi ideolojilerin düşünce tarihi ve politik hayat bağlamında incelenmesi yer almaktadır. Bunun yanında teorik açıdan tek başına modern bir ideoloji sayılmamakla birlikte siyasal ve toplumsal çözümlemenin odağında var olan toplumsal tabakalaşma ve sivil toplum kavramlarına yer verilerek siyasetin toplumsal kaynağı ele alınmıştır. Politik aktörler, düşünürler, siyasi kurumlar, dergiler ve düşünce kuruluşları üzerinden tematik ve kronolojik olarak hazırlanan eser, Cumhuriyet döneminde vuku bulan siyasi düşüncenin büyük oranda geç dönem Osmanlı yenileşme hareketlerine dayanması kabulünden hareketle, var olan entelektüel mirası kendisine kaynak kabul etmiştir.
  • Öğe
    Muhammed bin Selman’ın Suudi Arabistan’da Devleti Yeniden Yapılandırma Politikası
    (TASAM Yayınları, 2023) Acar, Necmettin
    Suudi Arabistan devleti 2010’lu yıllardan itibaren önemli tehditlerle yüz yüze gelmeye başlamıştır. Küresel enerji piyasalarının yaşadığı köklü dönüşümlerin ülke ulusal refahı açısından ortaya çıkardığı tehditler, azalan ABD güvenlik garantileri ve varoluşsal düşmanı olan İran’ın Orta Doğu bölgesinde genişleyen ideolojik ve politik nüfuzu bu tehditlerden bazılarıdır. Suudi rejimine yönelik tehditlerin tırmandığı bir dönem olan 2015 yılında Suudi tahtına çıkan Selman’ın tercihleri ülke politik sisteminin yeniden yapılandırılmasına giden bir süreci başlatmıştır. Bu süreçte Muhammed bin Selman’ı Suudi politik sisteminde hızla yükselen profili ve genç Veliaht Prensin reform ajandası “Suudi müesses nizamı” da denilen ülkenin geleneksel politik sisteminde köklü bir değişime yol açmıştır. Suudi Müesses nizamı diye tabir ettiğimiz devlet geleneğinin kökenleri 1744 yılında Orta Arabistan’ın Necd bölgesinde kurulan birinci Suudi emirliğine dayanır ve bu nizamın kabaca üç temel unsuru bulunmaktadır; İbn Suud ailesi (hanedan), Muhammed bin Abdülvehhab ailesi (ulema) ve kudretli kabileler. Bu yüzden Suudi müesses nizamı veya rejimi denildiğinde sadece ülkeyi yönetme imtiyazına sahip olan kraliyet ailesinin değil yukarıda sayılan tüm bileşenlerin ortak çıkarları anlaşılmalıdır. Veliaht Prens, ülkenin karşı karşıya kaldığı varoluşsal tehditleri dengelemek ve Suudi tahtına giden yoldaki rakiplerini tasfiye etmek için devleti yeniden yapılandırma projensin en büyük destekçisi olmuştur. Muhammed bin Selman’ın Vizyon 2030 projesiyle ekonomiyi petrole bağımlılıktan kurtarmaya çalışması, “Ilımlı İslam” politikasıyla ulemayı ve yolsuzluk operasyonlarıyla hanedanın önemli isimlerini sistemden tasfiye etmesi devletin dayandığı önemli güç merkezlerini zayıflatarak Suudi politik sisteminde önemli bir meşruiyet krizine yol açmıştır. Ortaya çıkan meşruiyet krizini aşmak için bu dönemde rejimin meşruiyetini dayandıracağı yeni bir güç merkezi olarak reform politikalarına destek veren Suudi toplumu ortaya çıkmaya başlamıştır.
  • Öğe
    Ali Shariati
    (Palgrave Macmillan, Cham, 9 Kasım 2023) Ateş, Enes
    This entry examines Ali Shariati’s ideas, which provide a modern interpretation of emancipatory and revolutionary Islam in the context of Shia thought. Shariati merged political, social, and intellectual activism. He not only addressed internal divisions within Shiite Islam but also established a socially just and left-leaning model for Muslims worldwide to advocate for an Islamic alternative to Western methods of thinking. Leaving aside the validity of ambiguous labels such as “Islamic Marxism” or “socialist Islam,” Shariati’s Islamic interpretation is rooted in a socialist philosophical and ethical framework. He drew upon Islamic history and the Islamic canon, modifying his interpretation of pretext (tradition, history, and institutional structures) and text (canon) to create a revolutionary con-text, a revolutionary interpretation of Islam. His criticism of capitalism, as a manifestation of his economic understanding, combined with his interpretation of religion on both concrete and abstract levels and took on an activist character. Shariati’s economic and philosophical defense of a populist and social justice line fills his unique value in the history of thought. In addition to the specific conditions of Iran, these aspects demonstrate the intellectual adventure of the world’s Muslims.
  • Öğe
    Cumhuriyetin Yüzüncü Yılında Türk-Arap İlişkilerinde Psikolojik Faktörler
    (Muhafazakar Düşünce Dregisi, 2023) Acar, Necmettin
    Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı sürecinde yaşadığı en travmatik olaylardan birisi hiç şüphesiz 1916 yılında Şerif Hüseyni’nin başlattığı isyandır. Osmanlı’nın var olma mücadelesi verdiği bu süreçte Şerif ve ona yakın bazı unsurların, İngiltere ile işbirliği halinde devlete isyan etmeleri Türkiye’de “Arap İhaneti” algısına, ruhsal ve fiziksel bütünlüğü derinden etkileyen bir travmaya yol açmıştır. Cumhuriyeti kuran kadronun, ülkenin geleceğini kurgulamak ve yeni rejimin seküler ve Batı yanlısı ideolojisini kökleştirmek için bu travmayı etkili bir biçimde kullanmış olması da Araplara karşı “kalıp yargıların” pekişmesini sağlamıştır. 2000’li yılların başlarından itibaren Türk güvenlik ve dış politikasında Orta Doğu bölgesinin öncelikli bir alan olarak ön plana çıkmasıyla Türk-Arap ilişkileri yeniden gündeme gelmeye başlamıştır. Son dönemde Arap ülkeleri ile Türkiye arasındaki ilişkilerin seviyesi önemli ölçüde ilerlemiş olsa da ikili ilişkiler toplumlar ve devletler arası kurumsal ilişki düzeyinden ziyade liderlerin kişiliklilerinde ortaya çıkan “liderler arası ilişkiler” düzeyinde kalmaya devam etmektedir. İlişkilerin toplumlar ve devletler arası ilişkiler seviyesine doğru derinleşememesi önemli ölçüde Şerif Hüseyin isyanının yol açtığı travma ve Cumhuriyet elitlerinin bu travmayı ülkenin geleceğini kurgulamak için kullanmış olmalarından kaynaklanmaktadır.
  • Öğe
    Arap Baharı Sürecinde Suudi Arabistan’da Güvenlik ve Dış Politika
    (Nida Akademi, 2023) Acar, Necmettin
    Geleneksel olarak dış politikasında yumuşak güç unsurlarına başvuran, bölgesel rakipleri ile askeri karşıtlıklardan kaçınan, çatışan taraflar arasında arabuluculuğu önceleyen, maruz kaldığı tehditleri önlemek için ABD güvenlik garantilerine yaslanan İbn Suud rejiminin, Arap Baharı sürecinde bu geleneksel dış politikasından radikal bir şekilde uzaklaştığı gözlemlenmiştir. Bu süreçte rejimin dış politikasında yaşanan radikal değişim küresel, bölgesel ve ulusal düzlemde yaşanan gelişmeler ile bağlantılıdır. ABD’nin rejime sağladığı güvenlik garantilerinde yaşanan azalma, bölgesel aktörlerin rejimi tehdit eden politikaları ve rejimin gücünde meydana gelen nispi artış İbn Suud rejimini Arap Baharı sürecinde iddialı bir dış politikaya yönelmesine yol açmıştır. Rejim, bu süreçte bölgesel rakiplerinden kaynaklı tehditleri tırmandırmayı seçerek doğrudan askeri müdahalesi için bir gerekçe oluşturmuş, bölgesel çıkarlarını genişletmek için askeri güce başvurmayı da içeren çatışmacı bir dış politikaya yönelmiştir. Yeni dönemde geliştirdiği doğrudan askeri müdahaleye dayanan dış politikasını devam ettirebilmek için bölgesel aktörler arasında askeri oluşumlara liderlik etmeye, güvenliğini çeşitlendirmeye ve askeri/endüstriyel kapasitesini mümkün olduğunca arttırmaya çalışmıştır. İbn Suud rejimi, Arap Baharı sürecinde takip ettiği bu iddialı dış politika ile rejimine yönelik tehdide yol açan devletleri ve devlet dışı aktörleri dengelemeyi ve bölge genelinde oluşan güç boşluklarından da yararlanarak jeopolitik nüfuzunu genişleterek Ortadoğu bölgesinde liderlik rolü oynamayı hedeflemiştir
  • Öğe
    Orta Doğu Güvenlik Mimarisinde Yaşanan Değişimin İsrail Siyasetine Etkileri
    (Lİberal Düşünce Dergisi, 2022) Acar, Necmettin
    İsrail, 2020 sonrası dönemde içeride Filistinlilere karşı baskıyı artıran, dışarıda ise komşu Arap devletlerine karşı yoğunlaşan saldırgan bir politikaya yönelmiştir. İsrail iç ve dış politikasında yaşanan bu değişim önemli ölçüde 2000 sonrası dönemde Orta Doğu güvenlik mimarisinin yaşadığı dönüşümün bir sonucudur. 2003 yılındaki ABD işgali ile başlayıp 2010 yılındaki Arap Baharı ile devam eden süreç Irak, Mısır ve Suriye gibi bölgesel aktörlerin zayıflayarak bölgesel siyasetteki ağırlıklarını kaybetmesiyle sonuçlanmıştır. Arap Baharı sürecinde Filistin meselesine kitlesel destek ve kamuoyu ilgisi uyandıran Reformcu İslamcılık düşüncesinin zayıflaması da Arap kamuoyu nezdinde Filistin meselesine olan ilgide bir azalma ortaya çıkarmıştır. Irak, Suriye ve Mısır gibi güçlü bölgesel aktörlerin zayıfladığı, Reformcu İslamcılık düşüncesinin itibar kaybettiği bir dönemde ekonomik olarak güçlü olsalar da askeri açıdan zayıf olan Körfez ülkelerinin Filistin meselesinde liderliğe soyunmaları İsrail’in elini güçlendirmiştir. Bölgede İsrail’i sınırlama/dengeleme kabiliyetine sahip aktörlerin pozisyonlarında yaşanan zayıflama İsrail’i iddialı ve revizyonist politikalar konusunda cesaretlendirmiştir.
  • Öğe
    Marksizm ve Ulusal Sorun
    (Hece Yayıncılık, Haziran/Temmuz/Ağustos 2019) Ateş, Enes; Ateş, Enes
    19. yy.’dan başlayarak sosyal teoride milliyetçilik bahsi ciddi bir yer edinmiş, ulusal mücadelelerin tarihinden öz-yönetime kadar geniş bir spektrumda milliyetçilik ve ulusal sorun teorik tartışmaların konusu olmuştur. Sol ve sosyalist muhayyileyi besleyen Marksist teori içerisinde de ulusal soruna ilişkin tartışmalar yapılmış, millet-milliyet-milliyetçilik kavramları, ele alındıkları dönemin sosyolojik ve po- litik temayülleri de baz alınarak tartışmaya açılmıştır. Sosyalist teori içerisinde, bu yazıda kullanılacağı haliyle ulus ve ulusallık meselesi, temel savlarını, Marksist düşüncenin ilk eserlerinde ve Marx ve Engels’in yazılarında bulur. Ortodoks Marksist tutumdan post-Marksist düşünceye kadar genel çerçevede Marksizmin tüm çeşitlemelerini etkileyen külliyat içerisinde ulusal soruna yönelik anlamlı bir bütün bulmak zor olsa da bu sorunun Marx ve Engels tarafından alımlanış biçimi, bu yazıda ikiliden ayrı olarak değinilen Lenin ve Rosa Luxemburg’un konuya pratik zorunluluklar sebebiyle yaklaşım tarzları, Marksizm ve Ulusal Sorun baş- lığını doğurmuştur. Marksist düşüncenin kurucu savları üzerinden ulusal soruna değinmeye çalışmanın yanı sıra, konunun reel politik durum ile ilişkisi üzerinden de gelişen Marksist yaklaşıma ışık tutmaya çalışan yazı, temelde ulus-ulusallık-ulusal sorun problematiği şeklinde kayda geçirilen kavramların Marksist düşünce ve literatür içerisinde kavranış biçimlerine ışık tutmaya çalışmaktadır.
  • Öğe
    Vefailik, Bektaşilik, Kızılbaşlık: Alevi Kaynaklarını, Tarihini ve Tarihyazımını Yeniden Düşünmek
    (Artuklu Kaime Uluslararası İktisadi ve İdari Araştırmalar Dergisi, 2019) Ateş, Enes
    Türkiye toplumu içerisinde en önemli etnik-dini ve kültürel gruplardan olan Alevi cemaatinin kaynaklarına ve onların süreç içinde oluşmuş paradigmalar dâhilinde okunmasına alternatif olarak, yeni belgelerin ışığında yeni yüzleşmeler ve alternatif tarihyazımı imkânları doğmuştur. Bu imkanları çeşitli eleştiriler ve öneriler eşliğinde tartışan "Vefailik, Bektaşilik, Kızılbaşlık: Alevi Kaynaklarını, Tarihini ve Tarihyazımını Yeniden Düşünmek" kitabına ilişkin bir kritik yapmayı amaçlayan bu yazı, kitabın temel tezlerini serimlemiş, alternatif tarihyazımı vurgusuna değinmiştir.
  • Öğe
    Suriyeli Öğretmenler: Eğitimdeki Rolleri ve Karşılaştıkları Sorunlar
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Mehmet İhsan ÖZDEMİR; Wissam Aldien ALOKLAH
    2011 yılında Suriye’de yaşanan iç savaş sonrasında Türkiye’ye sığınan ve okul çağında olan Suriyelilerin eğitimi, gönüllü Suriyeli öğretmenler tarafından Arapça müfredata bağlı olarak Geçici Eğitim Merkezlerinde yürütülmekteydi. Ancak Millî Eğitim Bakanlığı 2016 yılında, uyumu ertelediği ve eğitim kalitesinin denetlenebilir olmadığı gibi nedenlerle Geçici Eğitim Merkezlerini aşamalı olarak kapatma kararı almıştır. Bu karar sonrasında Suriyeli öğrenciler Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullara transfer edilirken, uyumlarını kolaylaştırması amacıyla Suriyeli öğretmenler de kendilerine eşlik ederek okullarda görevlendirilmiştir. Bu çalışma; Suriyeli öğretmenlerin okullarda üstlendiği görevi, bu görevden memnuniyet düzeyini, yüzleştiği sorunları ve son tahlilde Suriyeli öğretmenlerin Suriyeli öğrencilerin eğitim sürecine dair değerlendirmesini ele almaktadır. Çalışmada nitel araştırma yöntem ve teknikleri izlenerek Mardin’de Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda görev alan 20 Suriyeli öğretmene, kişisel ağlar ve kartopu yöntemiyle ulaşılmış ve öğretmenlerle derinlemesine mülakat gerçekleştirilmiştir. Bu veriye göre Suriyeli öğretmenlerin, teorik düzeydeki rolüyle uygulamadaki rolünün farklılaştığı, memnuniyet düzeyinin farklı okul türlerinde değişkenlik gösterdiği, kronik sorunlarla mücadele ettiği ve Suriyeli öğrencilerin uyum noktasında önemli bir mesafe kat ettiği anlaşılmaktadır.
  • Öğe
    KÖRFEZ ARAP ÜLKELERİNDESİVİL TOPLUM KURULUŞLARI
    (KADİM YAYINLARI, 2019) PALANCİ,MEMET CAN
    Sivil toplum kuruluşları (STK), devletten bağımsız olarak örgütlenen siyasi, ekonomik, kültürel ve daha birçok alanda faaliyet gösteren ve bu faaliyetlerini eylemsel ve söylemsel araçlarla gerçekleştiren aktörlerdir. 1970’lerde başlayan ve Soğuk Savaşın sona ermesiyle ivme kazanan küreselleşmeye bağlı olarak STK’ların önemi ve işlevleri aynı şekilde artmıştır. STK’ların doğası gereği demokrasinin var olduğu yönetimlerde daha fazla gerçekleşmektedir. Fakat monarşik rantiyer yönetimlerin hüküm sürdüğü Körfez Arap ülkelerinde bu etkileşimin sınırlı ve demokratik yönetimlere sahip devletlere göre yetersiz kaldığı söylenebilir. Özellikle Batılı devletlerde sivil toplumun gelişim açısından yaşanan gelişmeler ve bunun sonucunda ortaya çıkan koşulların Körfez ülkelerinde gerçekleşmediği doğrudur. Dolayısıyla, bu ülkelerde sivil toplumun zayıf kalması çoğulculuk, politik katılım, bağımsız örgütlenmeler gibi sivil toplumun temel unsurlarının da yeterince gelişmediği anlamına gelmektedir.
  • Öğe
    Etnik ve Göçmen Azınlıklar ile Anket Çalışmaları: Türkiye Örnekleri Üzerine Yöntembilimsel Bir İnceleme
    (2022) Ağalday, Burak
    Türkiye’nin etnik çeşitliliği, yakın coğrafyasındaki insan haraketliliği ve göç alan konumu ile Türkiye’deki etnik ve göçmen azınlıklar üzerine yapılan çalışmalar son on yılda artış göstermiştir. Bu çalışmalar arasında nicel yöntemlere başvuran çalışmaların yaygınlaştığı da gözlenmektedir. Ancak bu çalışmaların ilgili gruplara yönelik etkin politikaların geliştirilmesine dayanak oluşturabilmeleri veri toplama aşamasında kullandıkları yöntemlerin doğru uygulanmasına ve yöntemsel seçimlerin etraflıca raporlanmasına bağlıdır. Bu sebeple bu makale 2000-2019 yılları arasında etnik ve göçmen azınlıklar üzerine anket yöntemi ile yapılan çalışmaları yöntembilimsel ilkeler bağlamında incelemektedir. Veri toplama süreçleri ve sonuçların genellenebilirliği üzerine yapılan incelemede bahse konu çalışmaların azımsanamayacak oranda çalışmanın hedef kitlesini tanımlamadığı, örnekleme yönteminin uygulamasına dair bilgi paylaşmadığı ve/ya örnekleme yöntemiyle uygulama arasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, birçok çalışmanın örnekleminin temsiliyet yeterliliğine sahip olmadığı ve sonuçlarının genellenebilirliğine şüpheyle yaklaşılması gerektiği görülmüştür. Bu makale, son olarak etnik ve göçmen azınlıklarla yürütülen çalışmalarda benzer eksiklikler ve sınırlamaların üstesinden gelebilmeleri için araştırmacılara öneriler sunmaktadır.
  • Öğe
    Information Vulnerability Amid The COVID-19 Pandemic: Syrian Refugees In Turkey
    (2022) Ağalday, Burak
    States were caught unprepared by the COVID-19 pandemic. This caused a hitch in briefing the public with true and sufficient information. Refugees may be exposed to these drawbacks more due to the language barrier and social isolation. They are an especially vulnerable group in the COVID-19 pandemic due to their adverse life conditions and difficulty in accessing social services and information. In this paper, we study the Syrians who fled to Turkey during the Syrian civil war. We examine the Syrians’ information vulnerability and sources of information using original online survey data and archives of official institutions in charge of the refugee response and the management of the pandemic. It is concluded that Syrians are less knowledgeable than the host community regarding COVID-19 precautions and administrative measures. It is also found that the Syrians’ level of information on administrative measures is likely to increase when institutional announcements are followed. Additionally, naturalized Syrians are more likely to acquire true information on administrative measures than the Syrians under temporary protection. We argue that official institutions play a crucial role in building refugees’ information resilience, yet their briefing is unsystematic and uncomprehensive.
  • Öğe
    Rusya’nın Suriye Politikasını Anlamak
    (Mardin Artuklu Üniversitesi Yayınları, 2019) Kazdal, Melih
    Rusya'nın Suriye iç savaşı stratejisi hakkında.
  • Öğe
    Suudi Arabistan'ın Siber Güvenlik Politikası
    (Nobel Yayınları, 2020) Kazdal, Melih; Rakipoğlu, Mehmet
    Suudi Arabistan'ın siber güvenlik politikasını anlatılmıştır.
  • Öğe
    Suudi Arabistan’ın İran’ı Dengeleme Politikasının Değişimi
    (İran Çalışmaları Dergisi, 2022) Acar, Necmettin
    Kurulduğu günden beri rejim güvenliğini ve toprak bütünlüğünü sağlamak için dışarıdan hamilere dayanmayı geleneksel dış ve güvenlik politikası olarak benimseyen Suudi Arabistan, 2015 sonrası dönemde yaşanan bazı gelişmeler nedeniyle yeni güvenlik arayışlarına girmiştir. Çünkü bu dönemde Orta Doğu bölgesinde oluşan güç ve güvenlik boşlukları ve İran liderliğinde yükselen Şiilik, Suudi vatandaşı Şiilere cesaret aşılamış ve Şiilerin rejim karşıtı siyasal aktivizmlerine önemli bir destek sağlamıştır. 2015 sonrası ABD’nin Suudi rejim güvenliği ve toprak bütünlüğüne yönelik garantilerinin azalması, Suudi liderliğinde oluşturulan “Sünni Konsensüsü”nün Yemen ve Suriye krizlerinde etkisiz kalması, Rusya ve Çin’in İran’la derinleşen ilişkileri Riyad yönetimini dâhili dengeleme politikasına yönlendirmiştir. Bu süreçte Riyad yönetimi içeride ve dışarıda sürdürdüğü Şii karşıtı sertlik yanlısı mezhepsel politikayla içeride rejime muhalif olan Sünni İslamcı kanadın rejimle kenetlenmesini sağlamaya çalışmıştır. Bu politika aynı zamanda Suudi-İsrail yakınlaşmasına Suudi kamuoyunda meşruiyet kazandırmak için de kullanılmıştır.
  • Öğe
    International Efforts Against Impunity for the Use of Chemical Weapons in Syria Is There Hope for International Justice?
    (Journal of International Criminal Justice, 2022) Aloklah, Wissam Aldien
    This article examines international developments in the investigation of incidents involving the use of chemical weapons (CWs) in Syria between 2012 and 2021. Specifically, it analyses the measures adopted by the Organization for the Prohibition of Chemical Weapons (OPCW) in cooperation with the United Nations, and the progress in eliminating the Syrian chemical weapons programme. The article further addresses the international community's responses to the use of CWs in Syria from the perspective of international law, and its inability to hold those responsible accountable and to offer redress the victims. Such inability is illustrated by the somewhat weak action following two reports of the Investigation and Identification Team of the OPCW, which clearly indicated that the authorities of the Syrian Arab Republic are behind a number of CW attacks in Syria. The article argues that the lack of international justice, despite clear evidence of blatant violations, is rooted in the fundamental differences between major powers within the Security Council, as well as in the existing gaps in the law.
  • Öğe
    Devlet İçi ve Devletlerarası Çatışmalarda Arabuluculuk
    (International Journal of Kurdish Studies, 2021) Çağlayan, Muttalip
    Bu çalışmanın amacı, değişik düzeylerde cereyan eden devlet içi ve uluslararası çatışmalara üçüncü taraflarca müdahale edilmesi ve ihtilaf giderme-azaltma süreçlerinin yürütülmesi açısından önemli bir yere sahip olduğu varsayılan arabuluculuk mekanizmasını kavramsal ve teorik düzeyde tahlil etmektir. Makale, arabuluculuğun temel bazı varsayımlarına değindikten sonra kimlerin ya da hangi kurumların arabuluculuk faaliyeti yürütme kapasitesine sahip oldukları tartışmasını yapmaktadır. Müteakiben, arabuluculuğa neden ihtiyaç duyulduğu konusu çatışmaların içeriği ve özgün koşulları göz önünde bulundurularak “çıkmaz yol” kavramı aracılığıyla incelenmektedir. Arabuluculuk faaliyetinin çatışan tarafların hangi temel ihtiyaçlarını giderdiği, çatışmaların hangi aşamasında gerekli olduğu ve taraflarca neden kabul edildiği gibi hususlar ise “koşulların olgunlaşması” ve “müzakere öncesi dönem” ekseni etrafında ele alınmaktadır. Öte yandan, tarafsız, güce dayalı, dahili/harici ve kolaylaştırıcı gibi arabuluculuk modelleri bazı vakalar eşliğinde tahlil edilmektedir. Çalışmanın son kısmında ise arabuluculuğun hangi durumlarda başarılı olabileceği konusu bazı öneriler ışığında normatif bir bakış açısı ile ele alınmaktadır. Çalışmada, bilhassa uzun süreli çatışmalar sonucunda taraflar arasında oluşan güvensizliğin yarattığı çıkmazın aşılması ve diyalog-müzakere ortamı yaratılması bakımından arabuluculuğun fonksiyonel olduğu sonucuna varılmaktadır. Doğru zaman ve doğru yöntem tatbik edildiği takdirde, arabuluculuk mekanizması yalnızca arızi çözümlerin üretilmesine yönelik değil, tarafların çatışmanın belirleyici nedenlerini bizatihi kendi perspektifleriyle bertaraf ederek uzun vadede ulaşacakları adil ve sürdürülebilir bir barışa katkı sunma işlevi görebilmektedir.
  • Öğe
    Changing Policies of Turkey and the EU to the Syrian Conflict
    (2019) Kızılkan, Zelal Başak
    This paper analyses the reaction of the EU and Turkey to the Syrian crisis. Firstly, the paper starts its analyses with the limitations of institutional-legal structure of the EU in developing effective external relations. In this context, it analyses the coherence among the member states in terms of policy priorities and strategies in approaching Syrian conflict by making particular reference to the restrictions aroused from regional setting. Secondly, Turkey’s changing policy priorities and strategies in the course of the Syrian conflict are analysed. Lastly, similarities and differences in the approaches of Turkey and the EU are evaluated.