Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 31
  • Öğe
    “Lale Film Stüdyolarında Seslendirilmiştir”: Necip Sarıcı ile Türk Sinemasında Seslendirme Üzerine Bir Görüşme
    (ARTS: Artuklu sanat ve beşeri bilimler dergisi (Online), 2022) Işık, Mehmet; Aşılıoğlu, Emre
    Necip Sarıcı, Türk Sinemasının en önemli isimlerinden biridir. 1949 yılında, henüz on beş yaşındayken, makinist çırağı olarak girdiği sinemaya yetmiş yılı aşkın süredir hizmet etmeye devam etmektedir. Üç yüz elliden fazla filmi seslendirmiş, bu filmlerin seslerini kaydetmiş ya da ses mühendisi olarak altyapısını düzenlemiştir. Bunun yanı sıra yapımcılık ve yönetmenlik koltuklarına da oturmuştur. 1979 yılında Lale Film’i satın alarak değerli arşivinin korunmasını sağlamıştır. Bu görüşme hem Sarıcı’nın zengin geçmişine hem de onun anlatımıyla Türk Sinemasında seslendirmenin yolculuğuna odaklanmaktadır.
  • Öğe
    From sacrificing sister to star sister: the history of queer celebrity in Turkey
    (Taylor & Francis Online, 2022) Duyan, Yektanurşin
    This article investigates the relationship between celebrity and queerness in Turkey by examining the social media celebrities Kerimcan Durmaz, Selin Ciğerci, and Murat Övüç. Although they resemble lesbian, gay, bisexual, and transgender (LGBT) celebrities from earlier periods, queer Turkish celebrities on digital platforms like Instagram can enrich our understanding of general changes to queer celebrity in modern Turkey. While the secular nature of the Turkish Republic is revered by many, Islam is often regarded as the essence of Turkish culture. In this context, queerness is stringently repressed by religiously informed national norms, with the stage representing the sole avenue for tacitly accepted queer expression.1 For this reason, most queer artists make use of Islamic discourse. For example, they emphasise their Muslim identity and make frequent references to Allah in conversations, interviews, performances, and songs. In essence, they emphasise that they are Muslims in all circumstances and under all conditions. Any attempt to analyse and understand queer celebrity and conservative discourse in Turkey calls for a reflection on Islam and secularism. Examining these connections will be the task of this study
  • Öğe
    Comparison of Ottoman and British War Magazines in the Context of Propaganda in the First World War Period: The Case of "The War Illustrated" and "Harp Mecmuasi"
    (2022) Eşitti, Şakir; Işık, Mehmet
    İlk kitlesel savaş olan I. Dünya Savaşı’nda, kitle iletişim araçlarının propaganda amacıyla yoğun şekilde kullanıldığı görülmektedir. Savaş yılları boyunca basın sıkı bir denetim altında tutulmuş, bizzat devlet eliyle çıkarılan gazete ve dergilerle halka ve askerlere verilmek istenilen mesajlar doğrudan iletilmiştir. Bu dönemde çıkarılan “savaş dergileri” (war magazine) ya da “askeri dergiler” (military magazine), mesajların doğrudan hedef kitleye iletilmesi açısından önemli bir yere sahiptir. Mevcut literatürde Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı yıllarında yaptığı propaganda faaliyetleriyle savaştığı ülkelerdeki propaganda faaliyetlerini karşılaştırarak inceleyen çalışmaların sayısının oldukça yetersiz olduğu gözlenmektedir. Bu çalışmanın temel amacı I. Dünya Savaşı yıllarında, dönemin süper gücü konumundaki Büyük Britanya’nın ve Osmanlı Devleti’nin askeri dergilerdeki propaganda faaliyetlerini propaganda teknikleri açısından karşılaştırmalı olarak incelemek, bu yolla dönemin iki karşıt devletinin propagandalarındaki benzerlik ve farklılıkları ortaya koymaktır. Bu doğrultuda çalışmada, I. Dünya Savaşı yılarında Büyük Britanya’da yayınlanan The War Illustrated dergisi ile Osmanlı Devleti’nde çıkarılan Harp Mecmuası dergisinin içerik ve söylemleri propaganda teknikleri açısından karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Yapılan analizler sonucunda The War Illustrated dergisinde Domenach’ın güçlü propagandanın beş temel kuralına uygun bir propaganda kampanyası yürütüldüğü Harp Mecmuası’nda ise bu kurallara yeterince uyulmadığı sonuçlarına ulaşılmıştır.
  • Öğe
    SİNEMANIN MARDİN’DEKİ SEYRİ: SİNEMA, ŞEHİR VE SEYİR
    (sinecine: Sinema Araştırmaları Dergisi, 2021) Duyan, Yektanurşin
    İkinci Meşrutiyet sonrası sinema, Weinberg’in 1908 yılında Tepebaşı’nda Pathé Sineması’nı açmasıyla diğer eğlence programlarını zenginleştiren teknolojik bir buluş olmaktan çıkar, tek başına bir eğlence haline gelir. Büyük şehirler dışında ilk film gösterimleri, yine bu tarihte yapılır. Halkevlerinden önce Anadolu’da birkaç girişimcinin teşebbüsleriyle açılan sinema salonları kısa sürede kapanır. Halkevleri bünyesinde açılan sinema salonları çoğunlukla çok amaçlı salonlar olsalar da sinemanın toplumsal alanda önemli bir kültür ögesi haline gelmesine aracılık etmiştir. 1938 yılında Mardin’de açılan Halkevi Sineması’nın da benzer bir işlevi olmuştur. Halkevi Sineması’ndan sonra 1950’lerde Mardin’de birçok sinema açılmıştır. Çalışmada 1960-1975 yılları arasında Mardin’de sinema olgusu, sinema salonları, gösterilen filmler ve dönemin seyir pratikleri üzerinden değerlendirilmiştir. Bu bağlamda Mardin’deki ilk film gösteriminin tarihi ve ilk sinema salonunun hangisi olduğu tespit edildikten sonra ileriki yıllarda açılan sinema salonlarının sayısı, teknik ve ergonomik durumları, Mardinlilerin sinemaya karşı ilgileri, izlenen filmler, yerel sinema haberleri ve sinemanın gündelik hayattaki yeri incelenmiştir. T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı’ndaki belgeler ve dönemin yerel gazeteleri ve belirtilen dönemde şehirde yaşamış ilgili kişilerle yapılan görüşmeler ile Mardin’de sinemanın, şehrin gündelik yaşam ve eğlence kültürü üzerinde önemli bir rol oynadığı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Bellek, Yas ve Yeni Medya: Be Right Back
    (Nika Yayınevi, 2021) Kına, Sezer Ahmet
    Bellek, Yas ve Yeni Medya: Be Right Back
  • Öğe
    Black Mirror: Aynadan Yansıyanlar
    (Nika Yayınevi, 2021) Kına, Sezer Ahmet
    Black Mirror: Aynadan Yansıyanlar
  • Öğe
    ''Öteki”yle Alışıldık Deneyim: Mardin Yerel Basınında Sığınmacıların Temsili
    (T.C. Cumhurbaşkanlığı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü, 2021) Kına, Sezer Ahmet
    2011 yılında Suriye’de iç savaşın patlak vermesiyle büyük bir göç dalgası ve sığınmacı mobilizasyonu ortaya çıkmıştır. Türkiye söz konusu mobilizasyondan önemli derecede etkilenen ve etkilenmeye devam eden ülkeler arasında önemli bir yer tutmaktadır. Hukukî statüleri ve sığınma biçimleri fark etmeksizin bu mobilizasyona dahil olup on yıla yakın bir süredir ülkelerinden farklı bir yerde yaşamlarını idame ettiren ve/veya ettirmeye çalışan insanların, söz konusu bu “yeni yaşam”larında şüphesiz karşılaştıkları yeni sosyal karşılaşmalar, girdikleri yeni kültürel ilişkiler, deneyimledikleri yeni politik tutumlar ve değerlendirildikleri yeni ideolojik çerçevelemeler bulunmaktadır. Bu noktada izleyicilerinin politikadan ekonomiye, ideolojiden gündelik yaşama, kültürden tarihe pek çok bağlamda gerçekleşen olaylar ve olgular hakkında bilgi sahibi olması amacıyla faaliyet gösteren bir toplumsal kurum olarak medyanın hem bahsi geçen “yeni yaşam”lara hem de sığınmacılara dair önemli bir misyonunun bulunduğu sabittir. Buna göre medya metinleri bir taraftan zenofobi gibi toplumsal bir anomaliyi besleyecek türden bir ideoloji üretebileceği gibi, bir arada yaşamanın ve dayanışmanın öneminin altının çizildiği ve bunun toplumsal anlamda yaygın ölçekte kabul görmesini de sağlayabilir birer araç olabilmektedir. Dolayısıyla medya metinlerinin, sığınma‐ cıların sığınma deneyimlerine ilişkin bulguların izinin sürülebileceği bir nitelik taşıdığı açıktır. Bu çalışmada medya metinlerinin söz konusu niteliğinden hareketle, sığınmacılara ilişkin ürettiği temsillerin ortaya konulması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda tarihsel süreç içerisinde pek çok dine, dile ve millete ev sahipliği yapan ve günümüzde de yapmaya devam eden, dolayısıyla “öteki”yle yaşama pratiğine sahip olan Mardin’in önemli bir saha olduğu ön kabulünden hareketle Mardin yerel basını araştırma evreni olarak belirlenmiştir. Mardin’in Suriye’yle sınır komşusu olması ve 2011 sonrası sığınmacıların çoğunluğunun olduğu gibi Arap nüfusun yoğunluk gösterdiği bir kent olması, yerel medyada sığınmacıların temsil edilme biçimlerinin seril‐ menmesini önemli kılmaktadır. Buradan hareketle Mardin’de basılı bir gazete olmadığından, internet haberciliği yapan dokuz haber sitesinin en çok ziyaretçi trafiğine sahip olan üçü üzerinden belirlenecek peri‐ yodik aralıklarda üretilen içerik, tematik çözümlemeye tâbi tutula‐ caktır. Bulgulardan hareketle medyanın sığınmacılara ilişkin nasıl bir temsil ve çerçeveleme pratiği içerisinde olduğu tartışılacaktır.
  • Öğe
    Salgın Filmlerinde İdeoloji: Tehdit (Outbreak) ve Salgın (Contagion) Filmleri Üzerine Bir İnceleme
    (MSGSÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 2020) Aşılıoğlu, Emre; Işık, Mehmet Kürşat
    Salgın hastalıklar insanlık tarihinin en önemli olgularından birisidir. Milyonlarca insan salgın hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmiş, büyük medeniyetler ve imparatorluklar salgın hastalıklar sonrasında çökmüştür. Ortaya çıkma sıklıklarının giderek artması ve 2000’li yıllardan itibaren hemen hemen iki üç yılda bir yenisinin başlaması, salgın hastalıklara yönelik ilgiyi artırmıştır. Dolayısıyla sinemanın da salgın hastalıklara olan ilgisi artmış ve giderek artan sayıda salgın konulu film üretilmeye başlanmıştır. Bu çalışmada Hollywood yapımı Tehdit (Outbreak, 1995) ve Salgın (Contagion, 2011) filmlerinin ideolojik arka planı çözümlenmiştir. Yapılan çözümleme sonucunda her iki filmde de otoriter bir yönetim anlayışının savunulduğu, demokratik hak ve özgürlüklere önem atfetmeyen, birey yerine devleti ve kamu güvenliğine öncelik veren, toplum yararı karşısında bireylerin yaşam hakkını hiçe sayan oldukça muhafazakâr bir ideolojinin hâkim olduğu bulgulanmıştır. Salgının başlaması ve yayılması bireysel kusur ve dikkatsizliğe, durdurulması ise bireysel başarı ve fedakârlığa indirgenmiş, sorunun ekonomik ve siyasal boyutları görmezden gelinmiştir. Ayrıca Amerikalılar dünyanın kurtarıcıları olarak kodlanırken Afrikalılar ve Çinliler hastalığın hayvanlardan insanlara geçmesine neden olan kişiler olarak etiketlenmiştir.
  • Öğe
    Nadine Labaki Sinemasında Kadın Temsili
    (Erciyes İletişim Dergisi, 2020) Aşılıoğlu, Emre; Işık, Mehmet
    Nadine Labaki, Lübnan’ın yetiştirdiği önemli yönetmenlerden birisidir. Eğitimini Lübnan’da tamamlaması ve filmlerini burada yapması, onu diğer Lübnanlı ve Ortadoğulu yönetmenlerden ayırmaktadır. Labaki’nin filmlerindeki kadın temsilinin incelenmesi, kadın sorunlarının genelde Ortadoğu özelde ise Lübnan sinemasında nasıl işlendiğinin ortaya konulması açısından önemli veriler sunar. Bu çalışmada Labaki’nin çektiği üç uzun metraj film olan Karamel (2007), Peki Şimdi Nereye? ve Kefernahum (2018) filmlerinde kadınların ve kadın sorunlarının nasıl temsil edildiği incelenmiştir. Yapılan analizler neticesinde incelenen filmlerin, toplumsal cinsiyet rol kalıplarını ve ataerkil ahlaki normları onayan bir anlatı yapısına sahip olması nedeniyle ana akım sinemaya benzer özellikler taşımakla birlikte; aktif, mücadeleci ve çözümler üreten kadın karakterlere yer vererek ana akım sinema filmlerinden farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır. İncelenen filmlerdeki kadınların genellikle güçlü karakterler olduğu ve çoğu zaman diğer kadınlarla dayanışma içerisinde, birlikte hareket ederek başarıya ulaştıkları; bunun mümkün görünmediği durumlarda kaderlerine razı olmadıkları ve mücadeleyi sürdürdükleri, erkek egemenliğine boyun eğen pasif kadın karakterlerin ise genellikle kaybeden taraf olarak konumlandırıldığı tespit edilmiştir. Ayrıca filmler boyunca ele alınan kadın sorunlarının ekonomik nedenleri üzerinde durulmadığı; sorunların bireyselleştirilerek kolay çözülebilir hale getirildiği belirlenmiştir.
  • Öğe
    OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDAKİ PROPAGANDA FAALİYETLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME: HARP MECMUASI ÖRNEĞİ
    (Hacettepe Üniversitesi, 2018) Işık, Mehmet; Eşitti, Şakir
    İlk sayısı Kasım 1915’te yayımlanan Harp Mecmuası, I. Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı propagandasının başlıca araçlarından birisi olmuştur. Osmanlı Devleti’nin görsel propaganda bakımından en başarılı yayını kabul edilen Mecmua, toplam 27 sayı yayımlandıktan sonra Haziran 1918’de kapanmıştır. Bu çalışmada özellikle Osmanlı Devleti’nin en büyük toprak kayıplarını verdiği Sina ve Filistin cephelerinde yaşanan muharebelerle ilgili haberlerin Harp Mecmuası’nda nasıl sunulduğu tematik içerik analizi kullanılarak ortaya konulmuştur. Yapılan analizler neticesinde, Osmanlı Devleti’nin, Harp Mecmuası’nda düşmanını ötekileştiren, onu “canavarmışçasına” gösteren bir söylem yerine Osmanlı askerlerinin kahramanlıklarını ve olumlu yönlerini yücelten bir söylem kullanılmıştır.
  • Öğe
    Televizyon Dizilerinde Kültürel Temsiller: Mardin Dizileri Örneği
    (Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo – Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı, 2020) Kına, Sezer Ahmet
    Bu tezde toplumsal bir kurum olarak medyanın hâkim fikirleri yeniden üreten işlevine televizyon dizileri üzerinden odaklanılmıştır. Bu çerçevede araştırma nesnesi olarak mekânsal evreni Mardin olan diziler seçilmiştir. Tezin örneklemindeki altı diziden izlenilen toplam on sekiz epizotta yer alan kültürel temsiller eleştirel söylem çözümlemesi yapılarak değerlendirilmiştir. Böylece i. anlatısal ölçekte paradigmatik zıtlıklar ile çözüm için sunulan sentagmatik öğeler ve özneler, ii. hem mekânın hem kültürel yapının belirleyiciliğindeki bölgesel temsiller, iii. mekanik toplumsal dayanışma biçimleri ve iv. çalışan sınıflara ve kadınlara yönelik ayrımcı pratikler, bu bağlamda ataerkil ideoloji ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği temalarına ulaşılmıştır. Her ne kadar Mardin dizilerinde geleneksel ve mekanik dayanışma biçimlerinin yarattığı gündelik ve toplumsal ilişkilerin odağa alınması çoğulcu bir yayıncılık anlayışını ortaya koysa da; esasında dizilerde rekabetçi, mülkiyetçi, bireyci, eşitsiz ve cinsiyetçi değerlerin yeniden üretimine dönük bir söylemsel dizgenin işlediği görülmüştür.
  • Öğe
    Türk Sı̇nemasının Yakın Dönem Hasletlerı̇ Daha Filminde Mülteciliğin Alegorisi
    (IJOPEC Publication, 2019) Kına, Sezer Ahmet
    Turkish cinema has been existed at important moments since its institutionaliza- tion. These moments have been classified by the researchers who developed the li- terature of cinema studies on the temporal and narrative and stylistic scales. since it is an art form that has a social context in the foreground, cinema has a struc- ture fed by social disengagements and continuities. For this reason, in this study in which the recent period of Turkish cinema is chosen as the universe, the histo- rical process of Turkish cinema other than the recent period has also been shown. Thus, the heritage of recent Turkish cinema has been explained. In this study, it is argued that immigration and refuge are among the traits of recent Turkish cinema. This argument was made by selecting the More [Daha] film. In this study, where immigration and refuge are coded as a necessity and an escape, it has been found in the international literature that national cinemas are affected by the migration processes and in this context the situation of Turkish cinema has been examined. In the film, refuge and immigration has been allegorically analyzed by looking at the plot, the lateral processes, the confinement of refugee and the escape story of the main actor Gaza. In this context, this study focuses on the relationships between Ahad and other characters in human trafficking and his conflict with Gaza. Finally, Gaza’s alternatives to life have suffered. It has been shown that he has taken over evil and mentally chose to be a refuge.
  • Öğe
    Kriz Dönemlerinde İç Siyasal İletişim
    (Paradigma Akademi, 2019) Kına, Sezer Ahmet
  • Öğe
    Türk Sinema Filmlerinin Afişlerinde Suriyeli Mülteciler Krizinin Temsili
    (Gaziantep Üniversitesi Yayınları, 2019) Kına, Sezer Ahmet; Işık, Mehmet
    2010 yılının sonunda Tunus’ta başlayan toplumsal gösteriler kısa süre içerisinde Orta Doğu’da ve Kuzey Afrika’da siyasi krizlere yol açmıştır. Söz konusu krizlerin ortaya çıkması iç savaşları ve rejim değişikliklerini beraberinde getiren toplumsal hareketlerin ivmesini arttırmıştır. Bu gelişmeler, Suriye’de de etkisini göstermiş ve tarihin en büyük mülteci hareketlerinden birisine neden olmuştur. Türkiye bu mülteci hareketinden en fazla etkilenen ülkelerden birisidir. Gündelik hayatın bir parçası haline gelen Suriyeli mülteciler ve onların karşılaştıkları sorunlar, özellikle 2015 yılından sonra Türk sinemasının gündeminde yer tutmaya başlamıştır. Bilindiği üzere sinema filmleri tüm teknik, düşünsel ve kurgusal öğeleriyle birer anlatı metni niteliği taşır. Filmlerin afişleri de, izleyicinin bir filmdeki anlatıya ilişkin öğelere dair temel bilgileri ve ilk izlenimlerini edindiği grafik eserler olarak sinema çalışmaları açısından büyük öneme sahiptir. Dolayısıyla sinema filmi afişlerinin incelenmesi, filmlere konu edilen konjonktürel sorunların ve temaların sinemaya nasıl yansıdığı konusunda da ipuçları toplanmasına olanak tanımaktadır. Tüm bunlardan hareketle bu çalışmada Suriye krizinin ortaya çıktığı 2010 yılından sonra Türk sinemasında Suriye krizini ve Suriyeli mültecileri konu edinen uzun metraj sinema filmlerinin afişleri çalışma nesnesi olarak seçilmiştir. Buradan hareketle amaçlı örneklem (purposive sampling) kullanılarak Fedakar (2011), Terkedilmiş (2015), Hayat Çizgisi Suriye (2016), Bordo Bereliler: Suriye (2017), Misafir (2017) ve Kardeşim için Der’a (2018) filmlerinin afişleri örneklem olarak belirlenmiştir. Belirlenen afişlerde yer alan vizüel öğelerin betimledikleri anlamların incelenip ortaya konulması amacıyla göstergebilimsel epistemolojinin sunduğu çözümleme teknikleri kullanılmıştır. Yapılan çözümlemenin sonucunda, söz konusu sinema filmlerinin afişlerinde Suriyeli mülteciler krizine ilişkin genel olarak güvenlik perspektifli bir bakışın önplanda olduğu; mülteci bireylerin, özellikle de kadınların ve çocukların, göç sürecinde yaşadıkları deneyimlerin macera boyutunda temsil edildiği; bu “maceralar”da daha çok dramatik temaların ve olay örgülerinin öne çıkarıldığı bulgulanmıştır. Dolayısıyla Suriyeli mülteci krizinin ve bu krizin en net biçimde yankı bulduğu coğrafyalardan biri olan Türkiye’deki görünümlerinin sosyal ve insanî boyutlarına, anlatıların inşasında örtük biçimde yer verildiği görülmüştür.
  • Öğe
    Kısa Filmlerin Uzun Etkilerini Mardin’de Hissetmek
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 29-09-2019) Kına, Sezer Ahmet
    Bu değini yazısının amacı, geride bıraktığımız üç yılda Kısa Film Platformu tarafından düzenlenen yarışmalarda ödüle layık görülen filmlere ve bu filmlerin Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi Dilek Sabancı Sanat Galerisi evsahipliğinde Mardinli sanatseverlerin ilgisine sunulduğu 20 Eylül 2019 tarihli etkinliğe ilişkin anekdotlar paylaşmaktır.
  • Öğe
    Moda Felsefesi ve Taklidin Etnografisinin İzini Terzilik Rutini Üzerinden Sürmek
    (Akdeniz Üniversitesi, 19.07.2019) KINA, Sezer Ahmet
    Bireylerin cisimleşmiş birer toplumsal özne olarak çözümlenmesi, literatürde bedene ilişkin yürütülen araştırmaların çıkış noktasını oluşturmuştur. Bedeni toplumsal bir öğe olarak kavramak, bedende birleşen her tür kültürel anlamın denetlenmesini, düzenlenmesini ve/veya yeniden üretilmesini ele almayı ve irdelemeyi gerekli kılmaktadır. Bedenin ahlâken ve tecimsel yollarla toplumsal olarak üretildiği savunusu, moda felsefesinin sosyal bir anlam taşıyan dış-beden üzerindeki normatif etkisine dair malûmat toplanabilecek ve üzerinde çalışılabilecek bir rutinin varlığını haber vermektedir. Buradan hareketle, yürütülen çalışmada anılan bu rutinin terzilik rutiniyle kesiştiği noktada doğduğu varsayılan taklit mekanizmasının mahiyeti etnometodolojik bir yordamla irdelenmiştir. Sahada ulaşılan temalar, kapitalist ekonomik işleyiş içerisinde toplumsal tasarım araçlarından biri olan kültürel melezleşmenin her bireyi eşit şartlarda değerlendiren, buradan hareketle de soğurucu bir öze sahip olan yapısının bireyler ve beden üzerindeki izdüşümü gözetilerek anahtar kavramlar ekseninde tartışılmıştır. Sonuç olarak, taklit mekanizmasının bireylerin giyinmeye ilişkin tasarruflarındaki tercihleri açısından etki sahibi olduğu görülmüştür. Bu noktada, modanın ve onun taklit mekanizmasıyla izini süren bireylerin kurduğu kamusallıkların dış-bedende cisimleşmesinde terzilik rutininin önemi serimlenmiştir. Ortak bir düşünme ve eyleme biçimi olan ve o ortaklıklardan sıyrılmaya izin veren bir itki barındıran modanın, dış-bedenin sınıfsal olarak şekillendirilmesi bağlamındaki üretiminde, döngüsel bir fenomen olmasının ve bu yüzden öngörülemez bir manevra alanı içinde bulunmasının altı çizilmiştir.
  • Öğe
    Katılımcı Hipermetinsel Sözlüklerin Haber Medyası İçeriğindeki İzdüşümü: Ekşi Sözlük Örneği
    (II. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi (USBİK 2019 NEVŞEHİR), 2019-07-12) Kına, Sezer Ahmet
    Web 2.0 ile birlikte ortaya çıkan yeni medya ortamlarında oluşturulan kullanıcı türevli içerik, haber istihbaratı niteliği taşımaya, yorum kaynağı olmaya ve habere konu edilen şeyin toplumsal ölçekteki karşılığına dönük fikir edinilebilecek bir yankı evreni işlevi görmeye başlamıştır. Katılımcı hipermetinsel sözlüklerde üretilen içerikler, diğer yeni medya ortamlarındakinden farklı olarak tematik sınıflandırma ve başlıklar altında toplanmaktadır. Toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel ve gündelik herhangi bir gelişme hakkında içerik oluşturulan sözlüklerin; haber medyası çalışanları için takip etmesi ve içerik taraması kolay bir yapısı ve işleyişi bulunmaktadır. Bu durum, sözlüklerdeki içeriği, haber medyasında üretilen içerik ile ilişkisi bağlamında odağa almayı ve bunun dolayımında gazeteciliğin dönüşümüne dair yapılacak bir tartışmayı önemli kılmaktadır. Bu çalışmada, Ekşi Sözlük’te üretilen içeriğin, haber medyası metinlerinin içeriğine nasıl etki ettiği yönündeki temel soruya yanıt aranmıştır. Çalışma evreninin temsil oranı yüksek olması amacıyla Türkiye’deki en yüksek ziyaretçi trafiğine sahip internet haber portalı olan sabah.com.tr, anaakım haber medyasının önemli temsilcilerinden hurriyet.com.tr, muhafazakar bir izlerkitleye hitap eden yenisafak.com ve milliyetçi-Atatürkçü bir yayın çizgisine sahip olan sozcu.com.tr örneklem olarak seçilmiştir. Son üç yıl içerisinde yayımlanan ve içinde Ekşi Sözlük lafzı geçen medya metinlerine tür, konu ve Sözlük içeriği ile ilişki bağlamında içerik çözümlemesi yapılmıştır. Ulaşılan bulgulardan hareketle, Sözlük’teki içeriğin, çözümleme birimi medya metinleri bağlamında hem istihbarat toplamaya hem de eldeki verilere yönelik tarama yapmaya imkan veren yapısının haber medyası çalışanları için onemli bir destekleyici unsur olduğu gorulmuştur. Sonuç olarak, yeni medya ortamlarında uretilen içeriğin haber medyasında kullanılmasının olası nedenleri ve sonuçları ile sahaya gitmeden masabaşında gerçekleşen bu gazetecilik formunun tarihsel arkaplanı ve yapısal zorunlulukları açımlanmıştır.
  • Öğe
    3. Uluslararası Jürili Milli Kültür Karma Sanat Segisi
    (2018-11-15) Aşılıoğlu, Emre
  • Öğe
    Meskun Mekan (Karma Sergi)
    (VideoIst, 2016-03-03) Aşılıoğlu, Emre