Yazar "Ekinci, Kutbettin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe BİLİMSEL TEFSİRİN TEFSİR OLMA SORUNU(2019) Ekinci, KutbettinBu çalışma, “bilimsel tefsir” olarak bilinen Kur’ân yorum biçimin, tefsir olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sorusuna cevap aramaktadır. Ayetleri bilimsel veriler ışığında yorumlayan bu yaklaşım, tefsir ilmiyle şu alanlarda sorun yaşamaktadır: Tefsirin tanımı, tefsirin yöntemi, Kur’ân dili, Kur’ân üslubu, Kur’ân’ın amacı, Kur’ân’ın konusu, Kur’ân’ın hedefi, nüzul dönemi bilgi düzeyi… Tefsir, Allah’ın Kelâmının manalarını ortaya çıkarma faaliyetidir. O yüzden ayetlerin asıl manalarına sadık kalır. Bilimsel tefsir ise uzak te’viller yaparak asıl mananın dışına çıkar. Bu açıdan onun bir tefsir faaliyeti yaptığını söylemek zordur. Bilimsel tefsir faaliyetini fıkıh tefsirlerine kıyaslayarak benzetmek bir yanılgıdır. Çünkü Kur’ân, fıkıh için bir kaynak iken beşeri bilimler için bir kaynak değildir. Bilimsel tefsirciler Kur’ân’ın bilimsel keşifleri önceden haber verdiğini iddia ederler. Bu durumu Kur’ân’ın i‘icazına dayanak yaparlar. Oysa Kur’ân’ın nüzulünden günümüze kadar müslüman bilim insanlarının buluşları da dâhil hiçbir bilimsel buluş Kur’ân ayetlerine dayanmış değildir. Kur’ân’ın konusu bilimsel bilgi değildir. Onun amacı insanları teknolojik olarak geliştirmek değildir. Onun amacı insana güzel ve huzurlu bir hayat sunmaktır. O nedenle gönderilen hiçbir peygamber bilimsel keşiflere öncülük yapmamıştır. Bilimsel tefsire konu olan ayetler, insanlara ibret alıp iyi bir kul olmalarını zımnen emreder. İnananların bilimsel çalışmalar yaparak insanlara faydalı olmalarını ister. “Bilimsel tefsir” bu konularda tefsir ilminin genel yapısı ve kriterleri ile uyuşmadığından bu makale, “bilimsel tefsir”in tefsir ilmi içinde yer alamayacağını öne sürmektedir.xxxÖğe Kādî Beyzâvî ve Zemahşerî’nin Fâtiha ve Bakara Sûrelerindeki Yorumlarına Molla Gürânî’nin Tenkitleri(Cumhuriyet İlahiyat Dergisi, 2018) Ekinci, KutbettinBu çalışmada Osmanlı tefsir ulemâsından Molla Gürânî’nin (ö. 813/1488), Kādî (ö. 685/1286) ve Zemahşerî’ye (ö. 538/1144) yaptığı eleştiriler konu edinildi. Onun bu eleştirilerinde, yazdığı “Ġāyetü’l-emânî” adlı elyazması tefsirindeki Fâtiha ve Bakara sûreleri örnek olarak seçildi. Gürânî’nin bu iki müfessire eleştirileri çoğunlukla dil, kıraat, kavramsal anlamlar konularında ve âyet te’villerinde katılmadığı görüşlerde yoğunlaşır. Gürânî’nin bu iki müfessire yönelttiği eleştirilerin çoğu Kādî’ye yöneliktir. Çünkü Kādî’nin tefsiri Osmanlı medreselerinde okutulan en gözde tefsirlerindendi. Gürânî, yazdığı tefsirde hem Kādî’nin tefsirini kendisine örnek almış hem de eleştirmiş görünmektedir. Çünkü onun bu tefsirinin Kādî’nin yazdığı tefsirin bir özeti olduğu söylenebilir. Gürânî’nin bu iki müfessirin yanında Teftâzânî ve Kevâşî’yi de eleştirmesi onu araştırmacı ve karşılaştırmacı kişiliğini ortaya koymaktadır. Eleştirilerinde Ehl-i sünnet’e bağlı olduğu, âyetlerin yorumunda hadisleri önemsediği ve âlimlerin ittifak ettiği konuların dışına çıkmamaya özen gösterdiği göze çarpmaktadır.Öğe Kur’an’da Allah’ın Zatı Dışında Kullanılan Yeminleri Sözün Maksadı Açısından Anlamak(2016) Ekinci, KutbettinYemin, Arap dilinin önemli te’kid üsluplarından biridir. Kur’an’ın indiği toplum, bu üslubu kullanıyordu. Kur’an’ın kullandığı yemin üslubu, indiği toplumun kullandığı yemin üslubuna uzak sayılmaz. Yemin, sözlü dile sahip olan Arap toplumunda muhatabını ikna etmek için bir belge niteliğindeydi. Ama bu niteliği taşımayan yemin türleri de vardır. Bu makale, yeminin Arap toplumunda sık kullanılma sürecini ve mahlukat üzerine yemin etme nedenini araştırmaktadır. Kur’an’da Allah’ın mahlukata yemin etmesinin te’kid anlamı taşımadığını iddia etmektedir. Bu tür yeminlerin açık bir karîne olmadan cevapsız olarak kullanılması bu çalışmaya göre Kur’an’a özgü bir üsluptur. Bu makale cevapsız olarak kullanılan bu tür ifadelerin sebebini tespit etmekte ve Arap dili kurallarına göre bir çözüm önermektedir.Öğe Molla Gurani's Commentary Criticism of Qadi and Zamakhshari on Their Interpretations of Fatiha and Baqara Suras(CUMHURIYET UNIV, FAC THEOLOGY, 2018) Ekinci, KutbettinThis work deals with Molla Gurani's critique (d. 813/1488) of Qadi al-Baydawi (d. 596/1200) and Zamakhshari (d. 538/1144). The Fatiha and Baqara suras in his manuscript tafsir "Ghayat al-Amani" are chosen as the texts to examplify Molla Gurani's critique. His criticism is mostly related to language, qira'a (recitation and vocalization of Qur'anic text), conceptual meaning and disagreement in interpretations of the Qur'anic verses in question. Gurani primarly criticisez Qadi due to his reputation among Ottoman scholars. Gurani has not only criticized Kadi and Zamahshari in the commentary of the surahs Fatiha and Baqara but also Taftazani and Kavashi. This clearly shows thah he is a well-versed scholar in researching especially in comperative analysis. In this study, our investigation is limited to, however, Zemakhshari and Qadi. This stuyd shows that Zemakhshari is strictly bound to Ahl al-Sunnah. Moreover, the hadith reports are considerably important for him in understanding and interpreting the Qur'anic verses. He closely follows the interpretive traditions of early Muslim scholars, especially on the matters that Muslim scholars had an argeemnet.Öğe NİSA 34. AYETTE HİTAP AÇISINDAN “DARB” MESELESİ(e-Şarkıyat İlmi Araştırmalar Dergisi, 2021) Ekinci, KutbettinBu çalışma Nisa 34. ayette geçen “darb” meselesini hitap açısından ele almaktadır. Erken dönemden günümüze kadar bu ayete yapılan yorumlar, ayetin kocalara hitap ettiği düşüncesiyle yapılmıştır. O yüzden kadına darb yetkisinin de kocada olduğu ileri sürülerek darb meselesini tefsir etmişlerdir. Buna göre darb kelimesinin tefsirinde üç ana yaklaşım ortaya çıkmıştır. Klasik yaklaşım, tarihselci yaklaşım ve modernist yaklaşım. Klasik yaklaşıma göre gerektiğinde kadın kocası tarafından hafif olmak koşuluyla dövülebilir. Tarihselci yaklaşıma göre Kur’an’ın indiği dönemde toplum ataerkil olduğundan, kocanın eşini dövmesi geleneksel olarak bir sorun teşkil etmiyordu. O yüzden Kur’an, o dönem için kocanın eşini dövmesine cevaz vermiştir. Modernist yaklaşımlara göre ise ayette geçen “darb” kelimesi vurmak, dövmek anlamında değildir. Bu kelime, seyahat etmek veya evde tutmak anlamında olabilir. O yüzden nüşuz yapan kadını kocası bir müddet ailesinin yanına gönderebilir. Diğer bir alternatif olarak koca, nüşuz yapan kadını ikna etmek ve sorunu çözmek için onu evde tutmalıdır. Bu çalışma ise bu yaklaşımların sorunlu olduğunu ileri sürmektedir. Ayete yapılan bu tefsirlerin kritiğini sunduktan sonra alternatif bir anlamı gündeme getirmektedir. Böylece darb konusunda ayetin yöneticileri muhatap aldığını ve o nedenle darb yetkisinin kocada olmadığını ileri sürmektedir.