Süryani Dili ve Kültürü ABD - Yüksek Lisans Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 14 / 14
  • Öğe
    Muşe Bar Kifo ve " İrade , özgürlük ve doğal afetler " adlı eseri (edisyon kritik - çeviri)
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2017) Akyüz, Mihayel; Toprak, Mehmet Sait
    Bu tez çalışması; Süryani kaynaklarında da yer edinen ve derin kapsamlı bir konu olan insan ahlakı felsefesi üzerine, Muşe Bar Kifo'nun yorumuyla açıklık getirmektedir. Yazarımız, irade, özgürlük, baht/kader, iyilik, kötülük, doğal afetler, ecel ve ölüm gibi konuları mensubu olduğu inanç gereği Eski Ahit'ten ve Yeni Ahit'ten de örnekler vererek dile getirip savunmakla beraber; bu konuları farklı bir bakış açısıyla yorumlayan kadim paganlara, Süryani Kilisesi tarafından heretik ilan edilen Maniciler ve Mar?iyonculara ve de İslam Kelamcılarına karşı açıklamalarda bulunarak, bir takım eleştiri ve tenkitlerde bulunmaktadır. Muşe Bar Kifo'nun; "İrade, özgürlük ve Doğal Afetler" adlı eseri üzerine yaptığımız tez çalışması giriş, üç bölüm, sonuç ve değerlendirme kısımlarından oluşmaktadır. Tezimizin giriş kısmında; genel anlamda eserin içeriğinden bahsedilmiştir. Birinci Bölümde; Muşe Bar Kifo'nun hayatı ve eserleri kaleme alınmıştır. Devamında üzerinde çalıştığımız yazmanın içeriğinden bahsedilmiştir. İkinci Bölümde; sırasıyla eserin Türkçe Tercümesi, eserin bilgisayar ortamına yeniden aktarımı ve eserin kopyası sayfa numaralarına göre arka arkaya yer verilmiştir. Üçüncü Bölümde; eserin ahlak felsefesi açısından değeri ele alınmıştır. Ardından eserde geçen kavramların Türkçe karşılıklarını veren bir kavramlar sözlüğüne ve bu kavramların metin içerisinde geçen yerlerini gösteren bir indekse yer verilmiştir. Sonuç ve değerlendirme kısmında ise; Türkçeye kazandırılan bu eserin, Süryanice dili açısından yaşanan zorluklarını, metin içeriği itibariyle de felsefi açıdan değeri yorumlanmıştır.
  • Öğe
    Afrahat'ın ispatlarında öteki kavramı özelinde Yahudilere ve Yahudiliğe bakışı
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Bölümcü, Eşref; Toprak, Mehmet Sait
    Bu tez Süryani literatür geleneğinde önemli bir yere sahip olan Afrahat'ın (270- 345) İspatlar adlı eserini konu almaktadır. Afrahat'ın bu eseri 23 İspattan oluşmaktadır. Eserdeki bir grup İspat, Hıristiyanlığa dair teoloji ve ahlak üzerine inceleme özelliği taşırken bir grup İspatı ise Hıristiyanlar arasındaki Yahudiliğe eğilimleri ile mücadelesini konu edinir. Yahudilikten gelen birtakım kurallar hakkındaki yorumları, Süryani Hıristiyanlığının oluşum süreci açısından kıymetlidir. Çalışmaya konu olan İspatlar; Sünnet Üzerine, Şabat Üzerine, Koşer (Yiyeceklerin Ayrımı) Üzerine, Yahudilere Karşı Bekaret ve Kutsallık Üzerine, Tekrar Toplanacaklarını İddia Eden Yahudiler Üzerine. Bu İspatların seçilmesinde Yahudilere karşı üretilen argümanlar incelenerek, bunların seçilmesine karar verilmiştir. Hıristiyanlık teolojisinin ve kimlik inşasının henüz tamamlanmadığı bir dönemde yaşayan Afrahat, çalışmalarıyla bu inşa sürecinin bir emektarı olmuştur. Yahudiler ve onların inanç sistemiyle ilgi bu kadar "Reddiye" yazmış olması bu açıdan tesadüf değildir. Bilindiği üzere Hıristiyanlık, Yahudilikten kopmuş ve bağımsız bir din olarak varlığını ispat etme çabasına girmiştir. Kopuşun gerçekleştiği Yahudiliğe karşı sert bir ayrım ortaya konulmalı ki "özne" olarak var olabilsin. Özneleşmenin başladığı yerde "kimlik" inşası başlar. Tam olarak "öteki" mefhumunun işlediği yer de burasıdır. Yahudiler için 'öteki' olan Hıristiyanlar, konulan bu ayrım vesilesiyle kimlik inşa ederken bunu bizzat 'ötekileştirme' şeklinde yaparlar. Yani 'Yahudilerin VI ötekisi' olan Hıristiyanlık, Yahudileri 'öteki' olarak karşısına alır. Doğal olarak bir 'ötekinin ötekisi' kavramıyla ifade edilecek bir durum ortaya çıkar. Bu anlamda, modern kavramlar olan "kimlik" ve "öteki" ile IV. yüzyıldaki tarihsel bir olaya bakarken anakronizm yapmaktan kaçınmak çalışmanın hassas noktasıdır. İlahi bir kutsallıkla donatılmış "Tanrı'nın halkı/oğulları" olan Yahudiler ve onlardan aşağıda konumlanan diğerleri şeklindeki ayrım, karşısında 'öteki'yi var etmiştir. Ötekileştirilmekten fazlasıyla nasibini alanlar şüphe yok ki toplum olarak Hıristiyanlık ve bireysel olarak Hıristiyanlardı. Yahudi Kutsal metni Tanak'ta İsrail dışında kalan insanları tanımlarken 'öteki uluslar' tabiri sıkça kullanılmaktadır. Yahudiler açısından Hıristiyanlık zamanla "pagan" kelimesiyle eş anlamlı hale gelmiştir. Çalışmamız giriş, üç bölüm ve sonuç kısmından oluşmaktadır. Giriş kısmında çalışmanın amacı ve sınırları belirtilmiştir. Birinci bölümde; Afrahat'ın hayatı, eserleri ve edebî kişiliği hakkında bilgi verilmiş, yaşadığı dönemin siyasî ve dinî yapısı incelenmiştir. Ayrıca, sözkonusu İspatlarının içerik ve başlık kısımları hakkında kısa bilgi verilmiştir. İkinci bölümde; teorik olarak kimlik ve öteki kavramlarının çerçevesi oluşturulmuş. Yahudi kimliğini ifade eden kavram ve olgular tartışılmıştır. Üçüncü bölümde ise Afrahat'ın İspatlarından çalışmamıza konu olan beş İspatta Yahudilere bakışı incelenmiş, argümanları sosyal bilimlerin verileriyle ele alınmıştır.
  • Öğe
    Mar Petyum Keldani Kilisesi yazma vesikalarında " Diyarbakır Keldanileri "
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2016) Şimşek, Mehmet; Toprak, Mehmet Sait
    Bu çalışma, Diyarbakır Mar Petyun Keldani Kilisesi'nde bulunan XIX. ve XX. yüzyıla ait yazma belgeler ışığında Diyarbakır Keldanilerini konu edinmektedir. Farklı dini sosyal toplulukların yaşadığı şehirde, geride bıraktıkları mekânların ve belgelerin maddi kültür belirteçleri olduğu kuşkusuzdur. Bu yazılı belgeler özelde belgelerin üreticilerinden bahsetmekte ise de, genelde hem şehrin sosyal tarihine ışık tuttuğu gibi bölge ve ülke tarihine de yeni bakış açıları kazandırmaktadır. Diyarbakır Keldani Kilisesi'nde bulunan yazma belgelerin varlığı hakkında bilgi veren herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Belgelerin ortaya çıkarılmasında, uzun yılların vermiş olduğu karşılıklı güven hukuku etkili olmuştur. Belgeler, kilisenin halka açık olmayan kitaplığında bulunmaktadır. Topluluğun üretmiş olduğu belgeler (vaftiz, cizye, vakıf, ölüm defteri vs.) tasnifsiz olarak bulunmaktadır. Konu başlıkları ve süre sınırlılığı, belgelerin içerdiği bilgilerin zamanını belirlemekle birlikte, yukarıda da belirtildiği üzere yaklaşık olarak iki yüz yıllık bir süreye ait bulunmaktadır. Bu belgelerin dışında Keldaniler konusunda yapılmış tez, yayınlanmış kitaplar, ansiklopediler, internet ortamında yayınlanan bilgiler incelenmiştir. Genelde Keldaniler (Kadir Albayrak'ın çalışmaları dışında) özelde de Diyarbakır Keldanileri konusunda yazılı eserlerin olmaması en zorlu alan olmuştur. Genel konular içine serpiştirilen bilgiler ise yerelde üretilmiş belgelerde yer alan bilgilerden oldukça uzaktır. Diyarbakır'da topluluğun temsilcilerinin bir aile ile sınırlı olduğunu belirtmek gerekir. Dolayısıyla, topluluğun büyük kısmının göç ettikleri İstanbul'daki Keldani Kilisesi yetkilileri ve üyeleriyle görüşmeler yapılmıştır. Tez yedi bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Kutsal Kitap'ta geçen Keldani kavramı üzerinde durulmuş ve bu bağlamdan hareketle, ilk defa XVI. yüzyılda Diyarbakır'da Keldani Kilisesi'nin kurulmasından önceki Doğu Süryanileri ve sonrasında Keldani Kilisesi'nin durumu kronolojik olarak verilmeye çalışılmıştır. İkinci bölümde kayıtları 1850'de tutulmaya başlanmakla birlikte, 1727 ve sonrasında başlayan ve 1882'ye kadar devam eden Keldani Kilisesi'ne ait vaftiz defteri verileri incelenmeye çalışılmıştır. Üçüncü bölümde 1912'de düzenlendiği anlaşılan ve Diyarbakır şehir merkezinde bulunan mahallelerde Keldani topluluğunun yerleşim alanlarına göre nüfus kayıtları ele alınmıştır. Dördüncü Bölümde 1881 ilâ 1900 yıllarına ait bedelât-ı askeriye (cizye) belgeleri kapsamında Diyarbakır Keldani topluluğunun sosyo-ekonomik durumu ele alınmaya çalışılmıştır. Beşinci bölümde Keldani Kilisesi Vakfı ile Çorbahanesi'ne ait vakıf defterleri incelenmeye çalışılmıştır. 1903'te kaleme alınan kilise vakıf defteri, kiliseye ait vakıflar konusunda ayrıntılı bilgiler içermektedir. Çorbahane Defterinde ise 1929'dan itibaren bu vakfa ait bilgiler bulunmaktadır. Bu iki vakfın kayıtlarının devamı olan 1947 tarihli defterde vakıfların son durumlarına ilişkin kayıtlar bulunmaktadır. Bu çerçevede Keldani topluluğuna ait vakıfların yarım yüz yıllık durumu ele alınmaya çalışılmıştır. Altıncı bölümde Keldani topluluğunun Osmanlı döneminde Diyarbakır'da bulunan eğitim kurumlarından olan Keldani Rüştiye Mektebi sınıf geçme defteri bağlamında Keldani topluluğunun eğitim yönü incelenmeye çalışılmıştır. Yedinci bölümde 1882-1955 arası yılları kapsayan süreçte topluluk üyelerinin ölümlerinin kaydedildiği defterde yer alan kayıtlar çerçevesinde Keldanilerin durumları ele alınmaya çalışılmıştır. Ekler kısmında ise, 1900 yılına ait bedelât-ı askeriye ve ölüm defterinin transkriptleri bulunmaktadır.
  • Öğe
    Süryani kroniklerine göre Bizans-Sasani savaşlarının Mezopotamya şehirlerine etkisi: Nusaybin örneği (IV-VII. Yüzyıllar)
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2017) Aydın, Gazi; Duygu, Zafer
    Söz konusu bu araGtırmada Bizans-Sasani savaGlarının IV-VII. yüzyıllar arasındaki süreçte Mezopotamya Gehirlerine olan etkisi Nusaybin bağlamında ele alınmıGtır. GiriG bölümünde araGtırmanın sınırları belirlenmiG, bunun ardından Roma/Bizans ve Part/Sasani devletlerinin birbiriyle yaptıkları savaGlardan bahseden Süryani kronikleri kısaca tanıtılmıGtır. Birinci bölümde, Bizans-Sasani savaGlarının tarihsel arka planı irdelenmeye çalıGılmıG ve bu savaGların temelinde yatan stratejik nedenlerden bahsedilmiGtir. Bunun akabinde savaGların kronolojisi verilmiGtir. Aynı bağlamda savaGların hangi imparatorlar arasında yapıldığı ve sonuçları tespit edilmeye çalıGılmıGtır. Gkinci baGlık altında, tezimizin temel konusunu oluGturan ve Geç Antikçağ"da Mezopotamya"nın önemli Gehirlerinden birisi olan Nusaybin"in tarihteki yeri incelenmiGtir. Gkinci bölümde ise Süryani kaynaklarında Bizans-Sasani savaGları bağlamında Nusaybin Gehri ele alınmıG ve IV-VII. yüzyıllar aralığında bu iki devlet arasında süregiden savaGların siyasî, sosyal ve iktisadî yönlerden Nusaybin"i nasıl etkilediği sorusu cevaplanmaya çalıGılmıGtır. Tezimiz sonuç bölümüyle bitmektedir.
  • Öğe
    Süryânîler'de güneş ve ay sembolizmi
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2017) Çelebi, Nurgül; Toprak, Mehmet Sait
    Tezimiz, "Süryânîler'de Güneş ve Ay Sembolizmi" çerçevesinde ele alınacağından, genel anlamda dinsel sembolizm ve sembollerin yorumlanması meselesi bahis konusu edilmeyecektir. Araştırmanın bu iki sembol ile sınırlandırılmış olması; Süryânîler'in, göksel güçlerden 'Güneş' ve 'Ay'a yüklemiş oldukları anlamlar ile bu iki sembol arasındaki ilişkisi sebebiyledir. Özellikle, kutsal semboller olarak kabul edilen Güneş'e ve Ay'a Süryânîler ve Mezopotamya halkları tarafından farklı sembolik anlamlar yüklenmiştir. Süryânî kültürü ve inanç sistemindeki sembollere dair ülkemizde ulaşabildiğimiz herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmada, Hristiyanlık tarihi açısından oldukça önemli olan ve Ortadoğu'nun en eski halklarından biri olarak anılan Süryânîler tarafından; Hristiyanlık öncesi ve sonrası kullanılmış olan dinsel sembollerden bazıları incelenmiştir. Sözkonusu sembollerin coğrafi etkenler, kültürel etkileşimler yoluyla dinler ve din sistemleri arasındaki geçişindeki tesirini incelediğimiz bu çalışma; giriş, iki bölüm, sonuç ve değerlendirme kısımlarından oluşmaktadır. Tezimizin Giriş kısmında; sembol kavramının etimolojisi ve dinsel sembolizmin ne olduğu üzerinde durulmuştur. XI Birinci Bölüm'de; dinsel sembollerin yapısal özellikleri, kaynağı, formları, sınıflandırılması, temel özellikleri ve epistemolojik değerleri irdelenmiştir. İkinci Bölüm'de; Süryânîler'de dinsel sembol olarak Güneş ve Ay sembolleri; Süryânî literatürü içinde Efrem'in Mani, Marcion ve Bardaysan'a karşı kaleme aldığı reddiyesi, bunun yanısıra iki şiiri, Afrahat'ın İspatlar (Demonstrations), Aday'a atfedilen Aday Doktrini (The Doctrine of Addai) ve Bardaysan'ın öğrencisi Philip tarafından kaleme alınan Ülkelerin Yasalarının Kitabı (veya Kader Üzerine=The Book of the Laws of the Countries/On Fate) isimli eserler özelinde incelenmiştir. Bunun yanında, tezimizde, yorumlarımızı derinleştirmek adına, kimi zaman bu saydığımız kişilerin eserlerinin dışında kalan bazı eserlere de atıfta bulunulmuştur. Sonuç ve değerlendirme kısmında ise; çalışmamızda derli toplu olarak elde ettiğimiz bilgiler ışığında Süryânîler'de önemli bir yere sahip olan bu iki sembol yorumlanmıştır.
  • Öğe
    İstanbul episkoposu Timateos Pavlus'un hâtıratı
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2017) Coşkun, Adem; Toprak, Mehmet Sait
    Timateos Pavlus (1837-1914), Osmanlı yönetimi altında Süryani Ortodoks Kilisesi'nin ilk İstanbul episkoposudur. Timateos Pavlus'un kaleminden çıkan ve tez çalışmamıza konu teşkil eden eser ise hatırat niteliği taşımakta ve söz konusu bu episkoposun yaşam öyküsünü içermektedir. Timateos Pavlus'un hatıratı tarihsel bir belge olarak önem taşımaktadır. Bu çerçevede, eserde, Osmanlı İmparatorluğu'nda XIX. yüzyıl sonları ile XX. yüzyıl başlarında yaşanan tarihsel olaylara bazı açılardan ışık tutabilecek kayıtlar muhafaza edilmiştir. Süryani Ortodoks Kilisesi'nin Ermeni Kilisesi'nin boyunduruğundan kurtulup yeniden bağımsız bir kürsü haline dönüşmesi veya Süryani cemaatin Osmanlı yönetimiyle ve Müslüman ve gayr-i Müslim diğer unsurlarla olan ilişkileri bu bakımdan örnek olarak gösterilebilir. Aynı şekilde Süryani Kilisesi'nin işleyişine, yapısına ve kendi bünyesinde yaşadığı problemlere ilişkin bilgiler de Timateos Pavlus tarafından kayıt altına alınarak nakledilmiştir. Bununla birlikte, okuyucular söz konusu hatıratta Urfa veya İstanbul gibi önemli bazı şehirlerin XIX. yüzyıl sonları ile XX. yüzyıl başlarındaki dini, sosyal, iktisadi ve siyasi durumu hakkında da fikir edinebileceklerdir. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde ortaya çıkan bazı huzursuzluklar da yer yer kısaca tasvir edilmiştir. Bütün bu hususlar göz önünde bulundurulursa, Timateos Pavlus'un hatıratını önem taşıyan bir tarihsel belge olarak tanımlamak gerekir. "İstanbul Episkoposu Timateos Pavlus'un Hatıratı" şeklinde isimlendirdiğimiz bu tez çalışması "Giriş" ve "Sonuç ve Değerlendirme" kısımları dışında iki ana bölümden oluşmaktadır. "Giriş" kısmında araştırmanın konusu, kaynak değeri, problematiği ve araştırma esnasında izlenen yöntem gibi konularda özet bilgiler verilmiştir. "Birinci Bölüm"; Timateos Pavlus'a ait hatırat metninin dil yönünden incelenmesi, içeriğinin tanımlanması, yazmanın tavsifi ve yazmada geçip de tartışmalı olan bazı konular üzerinde tarafımızca yapılan değerlendirmeler ile kilise hiyerarşisi gibi konulara yöneliktir. "İkinci Bölüm" ise bir bütün halinde söz X konusu bu yazmanın Süryanice metnini, Türkçe tercümesini ve metin tahlilini içermektedir. "Sonuç ve Değerlendirme" kısmı Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde yaşanan bazı olayları ve gelişmeleri "İstanbul Episkoposu Timateos Pavlus'un Hatıratı" özelinde yorumlama amacı taşımaktadır. Ancak bunun bir yüksek lisans tezi olması sebebiyle iddialı yorumlar yapmaktan da özellikle kaçınılmıştır. Tez çalışmasının "Ekler" başlığı altında sunulan en son kısmı ise Timateos Pavlus'a ait elyazmasından bazı örnekleri ve yine kendisine ait şahsi fotoğrafı içermektedir.
  • Öğe
    Mor Aho hagiyografisi ve adına inşa edilen dini yapılar
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2017) Dik, Sami; Toprak, Mehmet Sait
    Tezimiz, Süryani hagiyografisi ve mimarisi gibi geniş başlıklı bir araştırma konusu için başlangıç niteliğindedir. Türkiye'de Turcabdin coğrafyasındaki Süryani mimarisi ile özellikle de hagiyografisi üzerine yapılan araştırmalar yok denecek kadar azdır. Dolayısıyla çalışmamızı, hem hagiyografi hem de Hıristiyan mimarisi ile ilişkili olan "Mor A?o Hagiyografisi ve Adına İnşa Edilen Dinî Yapılar" üzerine yürütme ihtiyacı hissettik. Hem teolojik hem de tarihî olaylara ışık tutan ve Süryanî edebiyatı açısından oldukça önemli olan hagiyografi geleneği; aziz ve azizelerin, monastik bir hayat süren münzevilerin, çilecilerin, aynı zamanda Hıristiyanlık adına şehit düşen ve Kilise'nin Şehitlik edebiyatında önemli bir yer teşkil eden Şehitlerin yaşamlarını ele alan sözlü ve yazılı biyografik ve tarihsel kavramlar bütünü olarak tanımlanabilir. Böylesi geniş bir konu olan Süryani hagiyografisi içerisinden seçerek değerlendirmeye aldığımız "Mor A?o Hagiyografisi ve Adına İnşa Edilen Dini Yapılar" adlı çalışmamız; giriş, iki bölüm, sonuç ve değerlendirme kısımlarından oluşmaktadır. Tezimizin Giriş kısmında; araştırmamızın konusu, amacı, kapsamı, kaynak değerleri ve izlenen yöntem ele alınmıştır. Birinci Bölüm'de; Hıristiyanlığın Turcabdin'de Yayılışı, Hıristiyan Hagiyografi Geleneği, Süryani Hagiyografi Geleneği, Mor A?o Hagiyografisi ve Mor A?o ile Mor ?eworo adına inşa edilen dinî yapılar incelenmiştir. İkinci Bölüm'de; Yazmanın Süryanice Metni, Türkçe Tercümesi ve Metin Tahlili yer almaktadır. Sonuç ve değerlendirme kısmında; genel olarak çalışmamızın içeriğini oluşturan konuların değeri tartışılmak sûretiyle, Mor A?o Hagiyografisi özelinde değerlendirilerek alana bir katkı sunma çabasının ilk nüvelerinden söz edilmiştir. Ekler kısmında ise; Süryani hagiyografı geleneği için çok önemli olan ve Paulus Bedjan'ın Acta Martyrum et Sanctorum Syriace (Azizlerin ve Şehitlerin Yaşam Hikâyeleri) adı altında derlediği 7 ciltlik eserinin tasnif özelliklerini tespit etmek adına içindekiler bölümünde yer alan azizlerin Süryanice isim listesi ile Türkçe tercümesi, kilise ve manastırlara ilişkin çizim ve görseller ve esas aldığımız Mor Filoksinus Yuhanun Dolabani'nin elyazma nüshası yer almaktadır.
  • Öğe
    819 Yılı Kroniği: Sunumu, tercümesi, tahlili
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Vergili, Yuhanun; Akalın, Kutlu
    Süryani historiyografisi alanında kendine yer bulmuş olan 819 Yılı Kroniği, Süryani ruhbanlar tarafından yüzyıllar boyunca oluşturulan tarih yazma literatürü alanında kaleme alınmış kroniklerden bir tanesidir. Süryanice yazılan kimi eserler Batıda yabancı dillere tercüme edilmelerine/çalışılmalarına rağmen, Türkiye'de bu alandaki çalışmalar yeni başlamış durumdadır. Bizlerde ilk defa olarak bu kroniği tercüme ederek Türkçeye kazandırmak ve okuyucuların yararına sunmak istedik. Eser, Mesih'in doğumundan başlayarak özelde Antakya Süryani Kilisesi ve genel olarak Suriye ve Mezopotamya'da cereyan eden olayları özet olarak miladi 819 yılına dek aktarmaktadır. Antakya Süryani Kilisesi ve Süryaniler dışında kronik, Bizans/Sasani ve Emevi/Abbasi devletleri ve dönemin dikkat çeken olayları hakkında da bazı özet bilgiler aktarmaktadır. vi Tez çalışmamız "giriş" ve "sonuç" kısımlarıyla birlikte iki ana bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında kroniğin önemi, kapsamı, sınırları ve çalışmanın amaçları ile çalışmada kullanılan kaynaklar tanıtılmıştır. "Siyasi, Sosyal ve Dini Arka Plan" başlığını taşıyan Birinci Bölümde, kroniğin yazıldığı dönemdeki siyasi, sosyal ve dini koşullar betimlenmiştir. Bir sonraki aşamada Süryanilerin kimliği, Batı ve Doğu Süryani Kiliseleri ve zımmî hukuku konularında bir özet sunulmuştur. Sonraki kademede ise yazmanın anonim yazarı, kroniğin elyazması ve kronik hakkında yapılan modern bazı çalışmalar aktarılmıştır. İkinci Bölümde, eserin Süryanice metni ve metnin Türkçe tercümesini verdik. Sonuç kısmında da çalışmanın bütünü ele alınarak bir değerlendirme yapılmış ve son safhada kullanılan kaynaklar sıralanmıştır.
  • Öğe
    A suggestion of braille alphabet for syriac language: Unified syriac braille alphabet
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Demiralp, Ferhat; Toprak, Mehmet Sait
    Geçtiğimiz 20 yıl boyunca, ırksal, etnik ve anadilde eğitim konusunda geniş tartışmalar yaşanırken, temsili olmayan milletlerdeki görme engelli bireylerin kendi anadillerinde okuma-yazma öğrenmeleri hiç gündeme gelmemiştir. Oysaki sözde anadil hak savunuculuğunu yapan sivil toplum kuruluşları, Birleşmiş Milletler, UNESCO gibi kuruluşlar ve akademik camiada bu tartışmalar nedense hiç gündeme gelmemiştir. Bu çalışmada prototip olarak sunmuş olduğum Süryanice Dilinin (Batı ve Doğu Lehçeleri) Birleşik Syriac Braille Alfabesi teklif edilmektedir. Merkezi bir politikaya sahip olmayan ve birçok ülkeye dağılmış olan Süryaniler de hiçbir zaman kendi görme engellileri için bir Süryani Braille Alfabesi geliştirmemişlerdir. Hal böyleyken Irak Kürt Bölgesel yönetimin de Süryanicenin resmi dil olarak tanınmasına rağmen Süryani dilbilimcileri ve özel eğitimcileri yaşadıkları yerlerdeki görme engelli Süryaniler için bir eğitim politikası geliştirmeyerek bu gruptaki insanları yok saymışlardır. Biz bu araştırmaya başladığımızda çıkış noktamızın temeli, politik tartışmaları bir kenara bırakarak, aslında temsili olmayan milletlerde ki görme engellilerin temel haklarından biri olan "anadilde okuma-yazmayı eğitim hakkı" olmuştur. Bu çalışma 2016 yılında Mardin Artuklu Üniversitesi, Türkiye'de Yaşayan Diller Enstitüsü, Süryani Dili ve Kültürü Anabilim Dalında başlamıştır. Çalışmamızda Süryani Dili'nin tüm lehçelerini ayrı ayrı inceledik. Farklı diyalektleri konuşan Süryanilere internet üzerinden ulaştık ve Mardin şehrinde yaşayan Süryanilerle de yüz yüze gelinerek örnek ses kayıtları alınarak, fonetik ve fonemler analiz edildi. Ardından IPA standartları çerçevesinde ve UNESCO'nun görme engellilerle ilgili yapılan çalışmalar dikkate alınarak Süryanice Braille Alfabesine karşılık gelecek Braille hücreleri yeniden sembolize edilmiştir. Böylelikle Süryanice Braille Alfabesinin tüm lehçeleri için standart bir çerçevenin oluşturulmasıyla bir prototip oluşturulmuştur. Bu prototip Süryanice dil bilimcileri ve özel eğitimcilere sunularak geliştirilmesi için bir temel teşkil edilmesi arzulanmıştır. Oluşturulan bu standart prototip ile, Türkiye'de yaşayan Kürt ve Türk kökenli görme engelli üzerinde test edilmiş olup, bir yabancı dil öğretimi konusunda okuryazarlık hususunda bir başarı sağlamıştır. Böylelikle farklı etnik kökene sahip görme engellilere ikinci dil öğreniminde başarı elde edildi. Tüm bu çalışmalar ışığında Viewing Fingers adlı bir yazılım geliştirilerek var olan Süryanice yazıları Süryanice' den Braille Text'e hızlıca dönüştürmek içinde de bir yazılım geliştirilmiştir.
  • Öğe
    Khuzistan kroniği sunumu, tercümesi, tahlili
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Aday, Kamile İnci; Akalın, Kutlu
    Khuzistan Kroniği, Süryani tarih yazıcılığı alanında yazarı kesin olarak bilinmeyen bir metindir. Bu kronik Batı'da bazı araştırmalara konu olmasına ve kimi dillere tercüme edilmesine rağmen Türkiye'de henüz pek çalışılmamıştır. Bu yüksek lisans tezi vesilesiyle söz konusu kroniği ilk kez Türkçeye tercüme ederek, Süryani dili ve kültürü alanına kazandırmaya çalıştık. Kroniğin yazarı, öyküsünü 590 yılında Sasani hükümdarı IV. Hürmüz'ün ölümüyle başlatmakta, 641 yılına, III. Yezdigard dönemine kadar sürdürmektedir. Nitekim o süreçte Müslüman Araplar Sasani varlığını sona erdirmişlerdi. Kronikte Suriye, İran, Anadolu ve Mezopotamya coğrafyalarında yaşanan Sasani-Roma mücadeleleri ve ayrıca Sasanilerin siyasî, sosyal, dinî ve etnik yapısı hakkında da bilgiler bulunmaktadır. Bu tez çalışması "Giriş" kısmında tezin amacını ve önemini, sınırlarını ve kullanılan kaynakları bahis konusu etmektedir. Birinci Bölüm'de, "Metinsel ve Tarihsel Arka Plan" başlığı altında, "Süryani Tarih Yazıcılığı", "Sasani İmparatorluğu" ve "Bizans İmparatorluğu" alt başlıklarda, dinî, siyasî ve sosyal boyutlu bazı bilgiler verilmektedir. Bunlara ilaveten, söz konusu iki büyük imparatorluk arasında VI. ve VII. yüzyıllarda yaşanan siyasi-askeri mücadeleler ayrı bir başlık altında özetlenmektedir. İkinci Bölüm Süryanice metni, Türkçe çeviriyi ve yaptığımız bazı açıklamaları içeren dipnotları ihtiva etmektedir. Son olarak kronikle ilgili kapsamlı bir değerlendirme yapılmış, kaynaklar, ekler ve metnin numunesi kısmı da eklenmiştir.
  • Öğe
    Dionysius Bar Salibi ve 'Luqbal Yudoye' adlı eseri
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Hasanoğlu, Sevde Yaman; Toprak, Mehmet Sait
    Dionysius Bar Salibi Ortaçağ'da Ortadoğu'nun en önemli Hıristiyan figürlerinden olmuştur. Melitene/Malatya doğumlu olan Bar Salibi XII. yüzyıl Süryani literatüründe emsalsiz konuma sahip olmuş ve kendi döneminde hem din adamı hem din alimi gibi ünlenmiştir. O, 1171'de Diyarbakır piskoposu görevindeyken vefat etmiş ve burada Meryem Ana kilisesinin avlusuna defnedilmişti. Dönemin çalkantılı siyasi ortamında bir süre Ermenilere esir düşmüştür. Bar Salibi Süryani din adamı hiyerarşisinde yüksek rütbelere gelmesi yanında kaleme aldığı eserlerle de Süryani teolojisine ciddi katkılarda bulunmuştur. Süryanice zengin bir külliyat oluşturmuş, mantık ve dünya tarihi üzerine yazılarının yanında çeşitli teolojik ve litürjik konular üzerine şerhler ve haşiyeler, felsefi ve dini risaleler kaleme almıştır. Kendinden önceki ulemanın görüşlerine de sık sık başvurması sebebiyle o, kendinden sonrakiler için arada köprü işlevi görmüştür. Eserlerinin bazısı günümüze ulaşmamıştır. Onun kutsal metin tefsiri, kendi döneminde en iyi Eski ve Yeni Ahit tefsiri sayılmıştır. Eserlerinin bazısı, polemik tarzında olup Müslümanlara, Yahudilere ve Melkitler, Ermeniler ve Nesturiler gibi diğer Hıristiyan mezheplere reddiye amacıyla kaleme alınmıştır. Luqbal Yudoye eseri Yahudilere reddiye amacıyla kaleme alınmıştır. Burada o Yahudilerin Hıristiyanlığa yönelik ileri sürdükleri eleştirilere cevap vermiş, Yahudi inancındaki zayıf noktaları anlatmış ve onları hak din olarak gördüğü kendi inancına davet etmiştir. Bar Salibi Yahudi kutsal metinlerinden kanıtlar getirerek eleştirilen hususların aslında Yahudilikte de kökeninin olduğunu, dolayısıyla Hıristiyanlığa giren Yahudilerin kendi geleneklerinden farklı bir geleneği benimsemeyeceklerini iddia ederek onları ikna etmeye çalışmıştır.
  • Öğe
    Afrahat'ın Beşinci İspatı
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2018) Hacımustafaoğlu, Ayşe; Akalın, Kutlu
    Tezimiz, "Afrahat'ın (Savaşlar Hakkındaki) Beşinci İspatı" çerçevesinde ele alınacağından, Afrahat'ın (270-345) yaşadığı yüzyıldaki siyasî ve dinî yapı incelenmiştir. Özellikle, Afrahat ve İspatlar isimli hacimli eserinden biri olan "Beşinci İspat"ı Türkçeye tercüme etmek ve literatüre kazandırmak hedeflenmiştir. Bu konuyla ilgili ülkemizde ulaşabildiğimiz herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Afrahat'ın yirmi üç eseri, Süryani İncil metinlerinin tarihini, tefsirini ve biraz da kristolojisini konu aldığı için Süryani literatürü açısından klasik dönemin başlangıcını temsil eder. Ayrıca İspatlar'ın ilk onu, Hristiyanların temel inanç prensiplerini ve yapmaları gereken sorumlulukları konu alır. Diğerleri ise Yahudilikle ilgili olup Hristiyanlar arasındaki Yahudilik eğilimleri ile mücadele etmeyi konu edinir. Dönemin siyasî olaylarından bahsederken bu olaylara Allah'tan başka kimsenin müdahale edemeyeceğini vurgular. Bu konu hakkında da sadece Tevrat'ı kaynak olarak gösterir. Ayrıca Daniel kitabında bahsi geçen heykel ve hayvanlar hakkındaki misalleri Ortadoğu'nun özeti olarak vermekte bir sakınca görmez. İspatımızın temel konusu birbirlerine karşı büyüklük taslayanların elbet bir gün cezasını çekeceği üzerinedir. Tezimizin Giriş kısmında, araştırmamızın amacının ve sınırlarının ne olduğu üzerinde durulmuştur. vi Birinci Bölüm'de, Afrahat'ın yaşadığı dönem itibari ile Mezopotamya'nın siyasî ve dinî yapısı genel hatlarıyla incelenmiştir. Afrahat'ın kim olduğu, İspatlar'ının başlıkları, Beşinci İspat'ın özeti verilerek genel bir değerlendirme yapıldıktan sonra sonlandırılmıştır. İkinci Bölüm'de, Savaşlar Hakkındaki İspat'ın tercüme metni ile tercümede geçen şahıslar, yerler ve kavramlar hakkında açıklamalar yer almaktadır.
  • Öğe
    Afrahat'ın 21. ispatı
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Bulut, Mizgin Aslan; Toprak, Mehmet Sait
    Tezimiz, "Afrahat'ın (Zulüm Hakkındaki) Yirmi Birinci İspatı" çerçevesinde ele alınacağından, Afrahat'ın (270-345) yaşadığı yüzyıldaki siyasî ve dinî yapı incelenmiştir. Özellikle "Afrahat ve İspatlar" isimli, hacimli eserinden biri olan "Yirmi Birinci İspatı" Türkçeye tercüme etmek ve literatüre kazandırmak hedeflenmiştir. "Afrahat'ın (Zulüm Hakkındaki) Yirmi Birinci İspatı" ile ilgili ülkemizde ulaşabildiğimiz herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Afrahat'ın yirmi üç eseri, Süryani İncil metinlerinin tarihini, tefsirini ve biraz da kristolojisini konu aldığı için Süryani literatürü açısından klasik dönemin başlangıcını temsil eder. Ayrıca İspatlar'ın ilk onu, Hristiyanların temel inanç prensiplerini ve yapmaları gereken sorumlulukları konu alır. Diğerleri ise Yahudilikle ilgili olup Hristiyanlar arasındaki Yahudilik eğilimleri ile mücadele etmeyi konu edinir. İspatımızın temel konusu zulüm gören peygamberlerdir. İsa Peygamber ve diğer peygamberlerin yaşadıkları karşılaştırılarak verilmiştir. Tezimizin Giriş kısmında, araştırmamızın amacının ve sınırlarının ne olduğu üzerinde durulmuştur. Birinci Bölüm'de, Afrahat'ın yaşadığı dönem itibari ile Mezopotamya'nın siyasî ve dinî yapısı genel hatlarıyla incelenmiştir. Afrahat'ın kim olduğu, İspatlar'ının başlıkları, Yirmi Birinci İspat'ın özeti verilerek genel bir değerlendirme yapıldıktan sonra sonlandırılmıştır. İkinci Bölüm'de, Zulüm Hakkındaki İspat'ın tercüme metni ile tercümede geçen şahıslar, yerler ve kavramlar hakkında açıklamalar yer almaktadır.
  • Öğe
    Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğünde bulunan Süryanice el yazmalarının kataloglanması
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Özbek, Hatice; Akalın, Kutlu
    Süryani dili Semitik dil ailesine mensup olup Aramicenin Urfa diyalektidir. Süryanice MÖ birinci yüzyıldan itibaren Fenike alfabesinden esinlenilen ve kendine has olarak oluşturduğu yirmi iki harflik bir alfabe ile şekillenmeye başlamıştır. Her Hıristiyan cemaati kendine ait bir program geliştirerek bu programın eserlerini manastırlarda üretmeye ve çoğaltmaya başlamışlardır. Ayrıca kilise tarihi ve teolojik konular, gündelik hayata dair kaynaklar ve bir dönemin zirvesi olan çeviriler de el ile yazılmış ve zengin bir külliyat oluşmuştur. Süryanice el yazmaları genellikle kilise ve manastırlarda yazılmış ve kütüphanelerinde korunmuştur. Günümüzde pek çok eser Batı kütüphanelerine taşınmış olsa da Anadolu'da bulunan kilise ve manastır kütüphanelerinde hâlâ yazma eser mevcuttur. Bu eserler içinde özellikle Yeni Ahit ve İsa Mesih'in yaşamı ve mucizelerini anlatan eserler resimle süslenmiştir. Bu çalışma Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğünde bulunan otuz dört Süryanice el yazmasından oluşmaktadır. Bu eserler kataloglanmış, mevcut özellikleri tespit edilmiş, güncel durumları belirtilmiş ve tezhipli olanlar ayrıca anlatılmıştır.