Çocuk Bakımı ve Gençlik Hizmetleri Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 17 / 17
  • Öğe
    The effect of the mathematics bag early education program
    (Routledge, 2024) Ergel, Abdülbaki; Aydoğan, Yasemin
    In this study, the effect of the Mathematics Bag Early Education Program (MAÇEP) on the mathematics skills (number/counting, geometry, measurement) of 57–69-month-old preschool children was investigated. A quasi-experimental design with a pretest, posttest, follow-up test, and control group were used in the study. The study group consisted of 22 children attending preschool education and their parents. In the study, MACEP was applied to the experimental group in the form of 50 activities for 12 wk outside the preschool education program. Data were collected using the Early Mathematics Test (EMAT) and Parent Focus Group Interview Form. Mann Whitney U Test, Wilcoxon Signed Rank Test, Friedman Test and content analysis were used to analyze the data. At the end of the study, it was determined that MACEP effectively improved the mathematics skills (number/counting, geometry, measurement) of 57–69-month-old children in the experimental group and the retention continued after the experimental period.
  • Öğe
    OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN VE YÖNETİCİLERİNİN, AKRAN ZORBALIĞINA İLİŞKİN BİLGİ DÜZEYLERİ VE DÜŞÜNCELERİNİN BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ
    (6.Uluslarası Okul Öncesi Eğitimi Kongresi Tam Metin Bildiri Kitabı, 2019) Ergel, Abdülbaki; Büyükalan Filiz, Sevil
    Araştırmanın amacı okul öncesi öğretmen ve yöneticilerinin, çocuklarda akran zorbalığı bilgi ve düşüncelerinin bazı değişkenler açısından incelemektir. Erken çocukluk dönemi çocukların sosyalleştikleri ve bu süreçte duygularını paylaşma fırsatı buldukları önemli dönemlerden biridir. Çocuklar bu dönemde özellikle okul öncesi eğitim kurumlarında böyle imkânlar bulurlarsa hem sosyal hem de duygusal açıdan gelişebilirler. Erken yaşlarda akranlar arasında uzun süreli yaşanacak sorunları öğretmen ve yöneticilerin fark edememesi ve gerekli önlemleri almaması mağdurun eğitim hayatı başında okuldan soğumasına; uygulayanın şiddeti öğrenmesine neden olabilmektedir. Dağcıoğlu ve Yurdakul (2016)un çocuklarda akran zorbalığı adlı anketi, Okul Öncesi eğitim kurumlarına uyarlanıp, Uzman görüşleri alınarak 10 öğretmene uygulanmış son şekli verilen 24 soruluk anket yüz yüze görüşme yöntemiyle, 15 ilkokul ve 7 anaokulunda 123 öğretmen ve yönetici katılmıştır. Verilerin analiz edilmesinde SPSS 18.00 istatistik programı kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; öğretmen ve yöneticilerinin bilgi düzeylerinin 3,60 katılıyorum boyutunda olduğu, zorbalığın en fazla erkek öğrenciler arsında, sınıfta ve serbest zaman etkinliğinde yaşandığı, en fazla ailenin sorumlu tutulduğu, öğretmen ve yöneticilerin büyük bir kısmının bu konuda ders, seminer almadıkları, yayın ve kitap okumadıkları, öğretmenlerin yarısı ve yöneticilerin 2/3 üne yakını meslek hayatında zorbalığa maruz kaldığını düşündüğü bir çocukla karşılaştıklarını ifade etmişlerdir. Öğretmenler zorbalığın ne olduğunu, zorbalıkla karşılaştıklarında nasıl davranacakları ve kimden yardım isteyeceklerini etkinlikler yoluyla ve sohbet esnasında çocuklara öğretebilir. Okulda öğretmen, aile ve öğrencileri akran zorbalığı konusunda bilgilendirici seminer ve toplantılar düzenlenebilir. Okul Öncesi eğitimde akran zorbalığını ölçecek ölçme araçları geliştirilebilir.
  • Öğe
    ÇOCUK GELİŞİMİ PROGRAMI ÖĞRENCİLERİNİN OKUL DENEYİMİ UYGULAMALARINA YÖNELİK TUTUMLARI
    (2023) Işıker, Yakup; Kan, Adnan
    Eğitim ortamlarında yer alacak olan bireylerin eğitsel etkinlikleri daha etkili biçimde yerine getirebilmelerinin koşullarından biri eğitim uygulamalarına yönelik tutumlarının olumlu yönde olmasıdır. Eğitsel alanlarda öğrenim görmekte olan öğrencilerin eğitim ortamlarındaki uygulamalara karşı tutumlarının belirlenmesi, öğrencilerin eğitimi sürecinde ne tür yaklaşımların izlenmesi gerektiği konusunda bilgi verecektir. Bu sebeple araştırmada, eğitim alanlarında aktif olarak yer alan çocuk gelişimi programı öğrencilerinin okul deneyimi uygulamalarına yönelik tutumlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada mevcut durumu tespit etmek amacıyla tarama modeli kullanılarak çocuk gelişimi programında öğrenim gören 504 öğrenciye, araştırmacılar tarafından geliştirilen “Çocuk Gelişimi Programı Öğrencilerinin Okul Deneyimi Uygulamasına Yönelik Tutum Ölçeği” uygulanmıştır. Ölçek, 39 madde ve 3 alt boyuttan (uygulamanın faydaları, uygulamalardan kaçınma ve uygulamaları reddetme) oluşmaktadır ve Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı 0.91 olarak hesaplanmıştır. Elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 22.0 istatistik programı kullanılmış olup frekans ve yüzde, aritmetik ortalama, standart sapma, Mann-Whitney U ve Kruskal-Wallis testlerinden yararlanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, çocuk gelişimi programı öğrencilerinin okul deneyimi uygulamalarına yönelik olumlu bir tutuma sahip oldukları, öğrencilerin okul deneyimi uygulamalarını faydalı buldukları, uygulamalardan kaçınmadıkları ve uygulamaları reddetmedikleri sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte, öğrenciler "uygulamanın faydaları" alt boyutunda en sık; okul deneyimi uygulamalarındaki derslerde çocuklara faydalı olmanın kendilerini mutlu ettiği, uygulamalara katılmanın öğretmenlik mesleğini yapabilmek için gerekli olduğuna inandıkları, okul deneyimi uygulamalarında başarılı olmayı önemsedikleri, uygulamaların kendilerine tecrübe kazandırdığı, onları öğretmenlik mesleğine hazırladığı ve okul deneyimi uygulamalarını öğretmenlik mesleğini tanıyabilme açısından önemli buldukları şeklinde görüş bildirmişlerdir. "Uygulamalardan kaçınma" alt boyutunda ise; okul deneyimi uygulamalarını yapmak için yaptıkları ve kendilerine bir faydasının olmayacağı, uygulamanın sıkıcı olduğu ve uygulamaya katılmak istemedikleri görüşlerine katılmadıklarını ifade etmişlerdir. "Uygulamaları reddetme" alt boyutunda ise; okul deneyimi uygulamalarının kendileri için zaman kaybı olmadığı, uygulamanın kaldırılmasının daha faydalı olmayacağını düşündükleri ve uygulama için gittikleri okulda üzgün hissetmedikleri yönünde görüş bildirmişlerdir. Araştırma sonuçlarına demografik özellikler açısından bakıldığında; öğrencilerin cinsiyet, yaş, mezun olunan okul türü ve öğrenim türü bakımından anlamlı farklılık göstermediği, ancak bölüm memnuniyeti değişkenine göre çocuk gelişimi programından memnun olanların kısmen memnun olanlara göre okul deneyimi uygulamalarına yönelik olumlu tutum bakımından anlamlı derecede farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerin okul deneyimi uygulamalarına yönelik tutumlarına dair elde edilen bulguların literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Çocuk Gelişimi Bölümü Öğrencilerin Web 2.0 İçerik Geliştirme Öz-Yeterlik İnançlarının Belirlenmesi
    (2021) Işıker, Yakub; Sözer, Akif
    Bu araştırmada çocuk gelişimi bölümü öğrencilerinin web 2.0 içerik geliştirme öz-yeterlik inançlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada mevcut durumu tespit etmek amacıyla tarama modeli kullanılarak 2019-2020 eğitim öğretim yılında Çocuk Gelişimi Bölümü’nde öğrenim gören 280 öğrenciye Birişçi, Kul, Aksu, Akaslan ve Çelik (2017) tarafından geliştirilen “Eğitsel Amaçlı Web 2.0 Hızlı İçerik Geliştirme Öz-Yeterlik Algısı Ölçeği” uygulanmıştır. 21 madde ve 3 alt boyuttan (hazırlık, sunum ve değerlendirme) oluşan ölçeğin Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı ,95 olarak hesaplanmıştır. Ölçme aracından elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 22.0 istatistik programı kullanılarak frekans ve yüzde, aritmetik ortalama, standart sapma, bağımsız gruplar t-testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ve Kruskal-Wallis testlerinden yararlanılmıştır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre öğrencilerin eğitsel amaçlı web 2.0 hızlı içerik geliştirme öz-yeterlik algılarının orta düzeyde olduğu, sunum alt boyutunda yüksek düzeyde; hazırlık ve değerlendirme alt boyutlarının ise orta düzeyde olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca öğrencilerin öz-yeterlik inançlarının yüksek olduğu maddelerin web 2.0 araçlarını kullanarak fotoğraf, video ve sunum paylaşabilmeleri, güncel web 2.0 araçlarından faydalanabilmeleri, web 2.0 araçlarıyla hazırlanmış materyalleri derste kullanabilmeleri ve web 2.0 araçlarını kullanarak görüntü ve sunum oluşturabilmeleri şeklindeki sunum ve hazırlık alt boyutundaki maddelerken, öz-yeterlik inançlarının düşük düzeyde olduğu maddeler ise web 2.0 araçlarını kullanarak eğitsel içerikli animasyon, karikatür ve kavram haritası oluşturabilmeleri şeklindeki hazırlık alt boyutundaki maddelerdir. Bununla birlikte araştırma sonuçları demografik özellikler açısından incelendiğinde, cinsiyet ve yaş değişkeni bakımından anlamlı derecede farklılığa ulaşılmazken mezun olunan lise türü bakımından düz lise mezunlarına göre diğer lise türü lehine, sınıf değişkeni bakımından sunum ve hazırlık alt boyutları ile genel ortalamada 1. ve 2. sınıflar arasında 2. sınıf öğrencileri lehine, kişisel bilgisayara sahip olunma durumuna göre kişisel bilgisayara sahip olanlar lehine ve günlük internet kullanım süresi değişkenine göre tüm boyutlarda günlük internet kullanım süresi daha fazla olan öğrenciler lehine anlamlı farklılığa ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerin web 2.0 içerik geliştirme öz-yeterlilik inançlarına dair elde edilen bulguların literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Suriyeli Öğrencilerin Ebeveynlerinin Çocuklarının Eğitimlerine İlişkin Görüşleri
    (Uluslararası Göç ve Yükseköğrenimde Göçmenler Kongresi, 2022) Işıker, Yakup; Ateş, Seyit
    Türkiye’de geçici koruma statüsündeki Suriyeli öğrencilerin eğitim sistemi içerisinde uyumlu ve etkili bir eğitim görmeleri aynı zamanda bu eğitim sistemi içerisinde karşılaşabilecekleri problemlerin en aza indirilmesi için başta ebeveynleri olmak üzere eğitim paydaşlarının ortak bir şekilde hareket edebilmesi gerekmektedir. Bu sebeple bu araştırmada Suriyeli öğrencilerin eğitimlerine ilişkin olarak ebeveynlerinin görüşlerinin alınması amaçlanmıştır. Araştırmada “Suriyeli öğrencilerin eğitimlerine yönelik ebeveynlerinin görüşleri nelerdir?” sorusunun cevabını bulmak için nitel araştırma yöntemlerinden olan durum çalışması modeli kullanılmıştır. Çalışmanın örneklem grubunu 2018-2019 eğitim öğretim yılında Mardin İli’nde öğrenim görmekte olan Suriyeli öğrencilerin ebeveynleri oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri, odak grup görüşmesine uygun olarak araştırmaya katılan ebeveynlerin görüşlerini derinlemesine anlamak amacıyla araştırmacı tarafından hazırlanmış olan yarı yapılandırılmış görüşme formu tarafından toplanmıştır. Araştırma süresince 6, 7 ve 5 kişiden oluşan toplamda 3 grup ile odak grup görüş- meleri gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerde araştırmanın amacı hakkında bilgi verilerek, tartışma süresince uyulması gereken kurallar belirtilmiş ve görüşmeler ses kayıt cihazı ile kayıt altına alınmıştır. Görüşmeler 40 dk. ile 50 dk. arasında sürmüş ve araştırmacı tarafından yazıya geçirilmiştir. Görüşmeler gerçekleştirildikten sonra alınan ses kayıtlarının çözümlenmesi için kayıtlar bilgisayar ortamına aktarılmış, daha sonra içerik analizi gerçekleştirilmiştir. Suriyeli ebeveynlerle yapılan odak grup görüşmesinden elde edilen veriler incelendiğinde; Suriyeli ebeveynlerin çocuklarının eğitimlerine dair olumlu görüşlere sahip olmakla birlikte çeşitli problemler yaşadıkları aynı zamanda çocuklarının eğitimlerine yönelik çeşitli beklentilerinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu doğrultuda Suriyeli ebeveynlerin çocuklarının eğitimlerine dair yaşadıkları problemler incelendiğinde sırasıyla en fazla; yönetici, diğer öğrenciler ve dil farklığından dolayı kültürel farklılıklar ile eğitim dili, ders kitapları, denetimsizlik ve ders saatlerindeki farklılıklardan kaynaklı eğitim farklılığı kökenli problemler yaşadıkları bununla birlikte çocuklarının eğitimlerinde savaş döneminden kalma etkilerin hala etkili olduğu, Türkiye’deki yaşantı farklılığı ve ekonomik nedenler ile çocukların sınıf düzeyleri ve öğrencilere yönelik gerçekleştirilen yardımlarda çeşitli problemler yaşadıklarını belirtmişlerdir. Araştırmada Suriyeli ebeveynlerin çocuklarının eğitim süreçlerine ilişkin yaşadıkları problemlerle birlikte çocuklarının eğitim süreçlerine yönelik olarak dil problemine, diğer velilere ve okula yönelik birtakım beklentilerinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu doğrultuda elde edilen bulgular incelendiğinde; Suriyeli ebeveynlerin çocuklarının eğitimlerine dair en çok Türk öğrenciler ile birlikte eğitim almaları, ilgi gösterilmesi, okulda dağıtılan yardımlarda eşitliğin sağlanması, okula yönelik yapısal iyileştirilmelerin sağlanması, dini eğitimin verilmesi ve çocukları- nın yardımcı öğrenciler ile desteklenmeleri, Türkçe kurslarının açılması, Arapça öğretmeni ve tercüman desteği gibi beklentilerinin olduğunu belirtmişlerdir. Bununla birlikte Suriyeli ebeveynlerin veli iş birliği, kaynaşma, veli desteği ve veli toplantılarına yönelik olarak birtakım beklentilerinin de olduğu görülmüştür. Araştırmada son olarak Suriyeli ebeveynlerin çocuklarının eğitimlerine ilişkin olarak genel anlamda memnuniyet duyduklarını, öğrencilere ve eğitime verilen önem ile öğretmenlerin ilgisine yönelik olumlu görüşler belirttikleri sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuçlar doğrultusunda araştırmada Suriyeli öğrenciler ve ebeveynlerine yönelik destekleyici dil kurslarının verilmesi, öğrenci ve ebeveynler için uyum programlarının hazırlanması, sosyal destek kuruluşlarıyla gerçekleştirilecek koordinasyon ile Suriyeli öğrencilere yönelik gerçekleştirilen yardımların daha verimli bir şekilde karşılanabilmesi son olarak farklı araştırmalarda daha kapsamlı bir şekilde Suriyeli ebeveynlerin görüşlerinin alınması ve bunların eğitim paydaşlarıyla paylaşılması önerilmektedir.
  • Öğe
    Disiplinlerarası Yaklaşımın Temel Dayanakları
    (Pegem Akademi, 2023) Işıker, Yakup
    Eğitim alanındaki yaklaşımlar, öğrencilere daha etkili ve anlamlı öğrenme deneyimleri sunmak amacıyla sürekli bir gelişim ve değişim süreci içerisindedir. Bu sürecin bir ürünü olarak disiplinlerarası yaklaşım, günümüz eğitiminde önemli bir rol oynamaktadır. Disiplinlerarası yaklaşım, Jean-Jacques Rousseau ve John Dewey gibi öğrenme teorisyenlerinin katkılarıyla beslenmiş bir yaklaşımdır (Sözer, 2002). Temel amacı, öğrencilere daha kapsamlı bir öğrenme deneyimi sunarak, bilgi ve becerilerin sınırlarını aşmalarını sağlamak olan bu yaklaşımın dayandığı temel dayanakları anlamak, disiplinlerarası yaklaşımın eğitim alanında nasıl bir değişim ve dönüşüm oluşturduğunu anlamamıza ve bu yaklaşımdan etkili bir şekilde faydalanmamıza yardımcı olacaktır (Gardner, 2006). Disiplinlerarası yaklaşımın bilişsel ve psikolojik dayanaklarını incelediğimizde, öncelikle bilişsel bilimlerde disiplinlerarasılığın yeri ve önemine eğilmemiz gerekmektedir. Bilişsel bilimler, farklı disiplinlerden gelen içgörüleri ve yöntemleri birleştirmek için başarılı bir çaba göstermekle birlikte bu disiplinlerin algı, hafıza, öğrenme, problem çözme vb. kuralların, kavram, imge ve analojilerin zihinde nasıl işleyebileceğine dair birçok üretken teori sunar (Thagard, 2010). Ayrıca disiplinlerarası etkileşimden yararlanarak, davranış ve düşüncenin zihinsel temsillerle nasıl bütünleştiğini ve karmaşık sonuçlara yol açan süreçlerden nasıl etkilendiğini araştırır. Bu yaklaşım, insan zihninin işleyişini çok yönlü ve derinlemesine anlamada önemli bir temel oluşturur ve farklı disiplinlerin bir araya gelerek zengin bir bakış açısı sunmasını sağlar (Kırklaroğlu, 2018). Bilişsel bilimlerdeki bu disiplinlerarası yaklaşımın eğitim alanında da önemli yankıları bulunmaktadır. Eğitimde disiplinlerarası yaklaşımın, öğrencilere çok yönlü düşünme yetenekleri kazandırma, farklı zekâ türleri arasında ilişkiler kurma ve öğrenilenleri günlük yaşamda etkili bir şekilde kullanma amaçlarına yönelik temel hedefleri bulunmaktadır. Bu hedeflerle birlikte öğrencilerin bilgiyi bütünsel bir şekilde birleştirmeleri ve kendi ihtiyaçlarına uygun şekilde oluşturmaları ele alındığında disiplinlerarası yaklaşımın temel dayanaklarının; bilişselcilik, yapılandırmacılık, beyin temelli öğrenme, çoklu zekâ ve Gestalt kuramı gibi yaklaşımlar çerçevesinde temellendiğini söyleyebiliriz (Doğruluk, 2022). Disiplinlerarası yaklaşımın felsefi dayanaklarını ele aldığımızda ise, ilk olarak pragmatizmin bu yaklaşımda öne çıktığını görmekteyiz. Pragmatizmde, öğrencilerin farklı disiplinlerden gelen bilgi ve becerileri birleştirerek gerçek dünya problemlerini çözmeleri gerektiği vurgulanır. Bu noktada günlük hayatta karşılaştığımız sorunlar ve bu sorunlarla ilgili soruların cevaplanması, birden fazla disiplini kapsayan bir çaba gerektirir hale gelmiştir. Örneğin insan hakları, çevreyi koruma, yoksulluk ve şiddet gibi sosyoekonomik ve politik konular, teknolojik ilerlemelere rağmen hala insanlık için büyük bir sorun olmaya devam etmektedir. Bu nedenle, bu sorunların disiplinlerarası bir ortamda bütünsel olarak ele alınması gerekmektedir. Bu disiplinler arasındaki entegrasyon, güncel sorunların çözümüne katkı sağlayacak ve çok yönlü bireylerin gelişimine yardımcı olacak anlamlı bir örüntü oluşturacaktır. Bu sebeple, öğrenme ve öğretme ortamlarında tek disiplinli yaklaşımdan disiplinlerarası yaklaşıma geçmek zorunlu hale gelmiştir (Ulusoy, 2007; Ürey, 2022). Bu doğrultuda, pragmatizm yaklaşımında, eğitim sürekli değişen bir olgu olarak ele alınır ve gerçek dünya problemlerine yönelik disiplinlerarası çözümler üretilmeye çalışılır (Ergün, 2017). Pragmatizm ile birlikte disiplinlerarasılığın felsefi temel dayanaklarından bir diğerinin ilerlemecilik yaklaşımı olduğunu söylemek mümkündür (Doğruluk, 2022). Eğitim alanında oldukça yenilikçi fikirlere sahip olan pragmatizm, eğitimle ilgili fikirlerini “ilerlemecilik” adı altında ortaya koymuştur (Sünney, 2020). İlerlemecilik yaklaşımına göre, eğitimin temel unsuru sürekli olarak yeniden yapılandırılan deneyimlerdir. Geçmişteki deneyimler gelecekteki davranışları etkilediğinden, deneyimler sürekli olarak yeniden yapılandırılır. Pragmatizm'in de etkisiyle ilerlemeciliğe göre eğitim sürekli değişen bir olgu olarak ele alınır ve eğitim, bireyi yaşama hazırlayan bir unsur olmaktan çok yaşamın kendisidir (Ergün, 2017). Bu yönüyle İlerlemeci eğitim anlayışı, toplumun ihtiyaç duyduğu bir anlayış olarak öne çıkar. Sonuç olarak, ilerlemecilik yaklaşımı eğitimde olduğu gibi disiplinlerarası çalışmalarda da temel bir rol oynar. Sürekli deneyimlerin ve bilgilerin yeniden yapılandırılması, farklı alanlardaki ilerlemeyi destekleyen bir dinamizm oluşturur. Bu sayede, toplumsal ihtiyaçlar daha etkili bir şekilde karşılanabilir ve disiplinlerarası ilerleme sağlanabilir.
  • Öğe
    İlkokul 4. Sınıf Fen Bilimleri Dersinde Argümantasyona Dayalı Öğretimin Öğrencilerin Eleştirel Düşünme Becerilerine Etkisi
    (2019) Işıker, Yakup; Büyükalan Filiz, Sevil
    Bu araştırmada, argümantasyona dayalı öğretimin ilkokul 4. sınıf öğrencilerinin eleştirel düşünme becerilerine etkisinin araştırılması amaçlanmıştır Ön test/son test eşitlenmemiş kontrol gruplu yarı deneysel model olarak tasarlanan araştırmanın çalışma grubunu 2017-2018 eğitim öğretim yılında Mardin İli Savur İlçesine bağlı Pınardere İlkokulu’nda öğrenim gören iki farklı şubeden toplam 40 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada gruplardan birini kontrol grubu, diğerini ise argümantasyona dayalı derslerin işlendiği deney grubu oluşturmuştur. Öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerini ölçmek amacıyla veri toplama aracı olarak; Görücü (2014) tarafından geliştirilen 17 maddeden oluşan Eleştirel Düşünme Ölçeği ön test ve son test olarak uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 22.0 istatistik programı kullanılarak analiz edilmiş ve grupların ön ve son test sonuçları arasında anlamlı bir farklılığın olup olmadığını belirlemek için Mann Whitney U testi ile grup içinde testlerin karşılaştırılması için Wilcoxon işaretli sıralar testi kullanılmıştır. Sonuçlar p=0,05 anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçları incelendiğinde deney ve kontrol grubundan elde edilen ön test ortalamalarında gruplar arasında eleştirel düşünme becerileri bakımından birbirine denk iken son test sonuçlarına göre deney grubu lehine anlamlı bir farkın oluştuğu sonucuna varılmıştır. Bu sonuçlara göre, argümantasyona dayalı öğretimin ilkokul 4. sınıf seviyesinde öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerine anlamlı düzeyde olumlu etki oluşturduğu görülmektedir.
  • Öğe
    ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLGİSAYAR DESTEKLİ EĞİTİME YÖNELİK TUTUMLARININ ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ
    (2014) Arslan, Seyfettin; Erdolu, Mehmet Fatih
    Araştırmada öğretmen adaylarının bilgisayar destekli eğitime yönelik tutumlarının incelenmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca katılımcı tutumlarının i) cinsiyet, ii) sınıf ve iii) öğrenim görülen anabilim dalı bağımsız değişkenlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığı araştırılmıştır. Tarama modeli ile gerçekleştirilen araştırmaya, 2012-2013 Eğitim-Öğretim Dönemi’nde Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü’nde öğrenim gören 386 öğretmen adayı katılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Bilgisayar Destekli Eğitime Yönelik Tutum Ölçeği (BDEYTÖ) kullanılmıştır. BDEYTÖ, Arslan (2006) tarafından geliştirilmiştir. Araştırmada öğretmen adaylarının BDE’ye yönelik tutumlarının olumlu olduğu saptanmıştır.
  • Öğe
    Etnik ve Dini Çeşitlilik İçinde Mardin İlindeki İlköğretim Öğrencilerinin Vatandaşlık Algıları
    (Uluslararası Sosyal Bilgiler Eğitimi Sempozyumu, 2012) Arslan, Seyfettin; Erdolu, Mehmet Fatih
    Bu çalışmanın amacı, Mardin Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı ilköğretim okullarında eğitim-öğretim görmekte olan 8. sınıf öğrencilerinin vatandaşlık algılarını ortaya çıkarmaktır. Bu çalışmayla özellikle ilköğretimin ikinci kademesinde Sosyal Bilgiler ve Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Derslerinin çeşitli konu alanları içerisinde yer alan Vatandaşlık kavramlarının öğrenciler tarafından nasıl algılandığını incelemektir. Araştırma, nicel araştırma yönteminin kullanıldığı betimsel bir alan araştırmasıdır.
  • Öğe
    Suriyeli Ebeveynlerinin Çocuklarının Eğitimlerine İlişkin Yaklaşım ve Beklentileri
    (Çizgi Kitapevi, 2022) Işıker, Yakup
    Bu araştırma, Suriyeli ebeveynlerin ve çocuklarının Türkiye'deki eğitim sürecine entegrasyonunu inceleyerek, karşılaştıkları sorunları ve sahip oldukları beklentileri ele almaktadır. Çalışma, ebeveynlerin %61'inin kadın ve %39'unun erkek olduğu bir katılımcı grup üzerinde gerçekleştirilmiştir. Ebeveynlerin yaş gruplarına ve eğitim düzeylerine yönelik detaylı bir analiz sunulmuş, bu verilere dayalı olarak Suriyeli ebeveynlerin eğitim süreçlerine ilişkin problemler ve beklentiler ortaya konmuştur. Araştırma, dil sorununun ön planda olduğunu göstermektedir. Suriyeli çocukların Türkçe öğrenmeleri ve Türk öğrencilerle birlikte eğitim almaları, ebeveynlerin temel beklentileri arasında yer almaktadır. Bu dil sorununun çözümüyle birlikte çocukların okula uyumu ve sosyal ilişkiler kurmaları kolaylaşacaktır. Sosyal faaliyetler ve veli işbirliği, Suriyeli ebeveynlerin diğer önemli beklentileridir. Çocukların Türk çocuklarla kaynaşması ve veliler arasında sosyal etkileşimlerin artırılması, eğitim sürecinin daha etkili olmasını sağlayabilir. Araştırma, öğrencilere ve eğitime verilen önemin, Suriyeli ebeveynlerin genel memnuniyetini artırdığını göstermektedir. Öğretmenlerin çocuklara olan ilgisi ve Türkiye'deki eğitim sisteminin olumlu yönleri, ebeveynlerin olumlu görüşlerini şekillendirmektedir. Ancak, kültürel duyarlılık eksikliği, dil sorunları ve öğrenciler arasındaki ayrımcılık gibi sorunlar da ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, kültüre duyarlı ve çeşitli ihtiyaçlara uygun destek programları geliştirilmesi önemlidir. Sonuç olarak, bu araştırma, Suriyeli ebeveynlerin ve çocuklarının eğitim sürecindeki deneyimlerini anlamak adına kapsamlı bir bakış sunmaktadır. Dil sorunlarının çözümü, sosyal etkileşimlerin artırılması ve kültüre duyarlı destek programları, Suriyeli öğrencilerin Türkiye'deki eğitim sistemine daha iyi entegre olmalarını sağlayabilir.
  • Öğe
    Examining Elementary School Students’ Scientific Process Skills Levels
    (Disiplinlerarası Eğitim ve Araştırma Derneği, 2020) İşıker, Yakub; Emre, İrfan
    With the preparation of the science curricula in our country in accordance with constructivism, scientific process skills have also gained importance. The examination of science curricula revealed that scientific process skills are either considered as a separate learning area or classified as field-specific skills. In this context, scientific process skills are defined as skills that enable students to learn science while actively involving in the learning process and conducting research appropriate for their age. Individuals with these skills are aware of how scientific research is conducted and solve problems they encounter during a daily life by using these skills. In this respect, it is critical to teach scientific process skills to students starting from an early age. To this end, this study aims to determine third and fourth grade students’ scientific process skills. The participants consisted of 147 third and fourth grade students. For data collection, the basic skills scale with 31 items was administered to the participants. Third- and fourth-year students participated in the study. Frequencies and percentages were calculated and One-way analysis of multiple variances (MANOVA) were conducted to identify gender and grade level differences. For analysis, the SPSS 21.0 (Statistical Package for the Social Sciences) program was used. The results revealed that while there was no significant difference based on grade level, a significant difference was observed in favor of female students in terms of scientific process skills.
  • Öğe
    Okul Kantinlerinde Gıda Güvenliği
    (Eğiten Kitap, 2023) Işıker, Yakup
    Gıda güvenliği, son yıllarda büyük önem kazanmış ve tüketicilerin sağlık risklerinden korunması için gıda üretimi, işleme, saklama, dağıtım ve tüketim süreçlerinin kontrol edilmesi ve yönetilmesi ile ilgili bir kavram haline gelmiştir. Gıda güvenliği sorunları ve tüketici endişeleri arttıkça, gıda güvenliği konusunda uluslararası kuruluşlar ve ulusal merkezler daha fazla aktif rol oynamaya başlamıştır. Bununla birlikte teknolojinin ilerlemesi ve COVID-19 salgını, gıda güvenliği konusunu daha da önemli hale getirmiştir. Gıda güvenliği ve beslenme, insan sağlığı için hayati bir faktördür, özellikle çocuklarda doğru beslenme alışkanlıklarının kazanılması büyük önem taşır. Çocukların gıda seçimleri ve beslenme alışkanlıklarını etkileyen faktörler arasında aile, arkadaşlar, alışkanlıklar, sosyokültürel ve fiziksel çevre, medya ve reklamlar, sosyo-ekonomik durum, fiziksel aktivite durumu ve eğitim gibi etmenler yer almaktadır. Bunların dışında çocuklarda gıda güvenliğini etkileyen etmenlerin başında okul kantinleri ve okul kantinlerinde sunulan yiyecekler gelmektedir. Bu bölümde, okul kantinlerinin çocukların gıda güvenliği ve beslenme alışkanlıkları üzerindeki önemine odaklanılmakta ve çocukların gıda tüketiminin önemli bir kısmının okul kantinlerinden sağlandığı ve bu nedenle kantinlerin gıda güvenliği bilincini teşvik etmek için önemli bir rol oynadığı belirtilmektedir. Bu doğrultuda; okul kantinlerindeki gıda güvenliği riskleri ve önlemleri, okullarda gerçekleştirilecek etkili gıda güvenliği yönetim ve denetim sistemlerinin sağlık sorunlarının çözümü ve önlenmesindeki gerekliliği, okul kantinlerinde kontrol süreçleri, başta Hayat Bilgisi Öğretim Programı’nda yer alan kazanımlar olmak üzere ilkokul programlarında gıda güvenliği ile öğrencilerin ve personelin bilinçlendirilmesi konu içeriklerine yer verilmiştir.
  • Öğe
    The Impact of Argumentation-Based Instruction on Academic Achievements and Scientific Process Skills of Primary School Students and Their Attitudes towards the Science Course
    (Durmuş BURAK, 2021) Işıker, Yakub; Emre, İrfan
    The present study aimed to investigate the effect of argumentation-based instruction on academic achievements, scientific process skills of primary school 4th grade students and their attitudes towards the science course. The study was designed as a quasi-experimental research, and the study group included 47 4th grade students during the 2016-2017 academic year. Academic achievement test, scientific process skills test and attitudes towards science course scale were used as pre-tests and post-tests in the study to collect data. Independent groups t-test, paired groups t-test, Mann Whitney U test and arithmetic mean, standard deviation, frequency and percentage analysis were employed to analyze the study data, and .05 confidence interval was accepted as significant. The study findings demonstrated that argumentation-based instruction had a positive impact on academic achievements and scientific process skills of 4th grade primary school students; and the instruction led to a significant difference that favored the experimental group in attitudes towards the science course.
  • Öğe
    ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE MATEMATİK BECERİLERİNİ KAZANDIRMAYA YÖNELİK EBEVEYN GÖRÜŞLERİ
    (Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research, April 2021) Ergel, Abdülbaki; Aydoğan, Yasemin
    Araştırmada, okul öncesi dönemde çocuğu bulunan ebeveynlerin erken matematik becerileri kazanımı ile ilgili görüşlerinin ortaya koyulması amaçlanmıştır. Bu bağlamda katılımcıların erken çocukluk döneminde matematik eğitiminin önemi, evde çocukların matematik becerilerinin geliştirilmesine yönelik çalışmaları, anne babaların ve öğretmenlerin sorumlulukları, ebeveynlerin matematik becerilerini kazandırmaya ilişkin aldıkları eğitimler belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada, nitel araştırma yöntemlerinden Odak (Focus) grup görüşmesi tekniği kullanılmıştır. Çalışma grubunu, Mardin ili Artuklu ilçesi Altınkoza anaokuluna çocuğunu gönderen 7’si kadın, 3’ü erkek, toplam 10 ebeveyn oluşturmaktadır. Görüşme, moderatör başkanlığında ve üç gözlemci ile 60 dakikalık bir oturumda gerçekleştirilmiştir. Katılımcılara görüşmenin amacı açıklandıktan sonra, daha önceden hazırlanan açık uçlu sorular yöneltilmiş ve aktif katılıma özen gösterilmiştir. Görüşmede katılımcılardan izin alınarak ses kaydı alınmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde içerik analizi yaklaşımı kullanılmıştır. Araştırma sonucunda erken çocukluk dönem ebeveynlerinin erken matematik becerilerinin kazanımı hakkındaki görüşlerinin olumlu olduğu görülmüştür. Ebeveynlerin bu becerileri kazandırma konusunda önemli sorumlulukları olduğunu düşündükleri, fakat yeterli bilgiye sahip olmadıkları için eğitim almak istedikleri belirlenmiştir.
  • Öğe
    Suriyeli Öğrencilerin Eğitim Süreçlerinde Öğretmenlerin Karşılaştıkları Sorunlar
    (Ahi Evran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021) Sözer, Mahmet Akif; Işıker, Yakub
    Savaş ve yıkımın olduğu bölgelerden göç etmek zorunda kalan çocuklarda yeni geldikleri topluma ve okulauyum problemleriyle birlikte birçok sorun yaşanabilmektedir. Bu öğrencilerin eğitimlerine dairöğretmenlerden görüş alınması ve eğitim ortamlarında yaşadıkları sıkıntıların belirlenmesi, bu sıkıntıların enaza indirilerek okula uyumlarının gerçekleştirilebilmesi açısından önemlidir. Bu araştırmada, Suriyeliöğrencilerin eğitiminde öğretmenlerin karşılaştıkları sorunların belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmadamevcut durumu tespit etmek amacıyla tarama modeli kullanılmıştır. Çalışmanın örneklem grubunu 2018-2019 eğitim öğretim yılında Mardin İlinde, sınıfında Suriyeli öğrenci bulunan 305 öğretmen oluşturmaktadır.Araştırmada veri toplama amacıyla Çelikkol, Karaibrahimoğlu ve Tokgöz (2018) tarafından hazırlanan 33madde ve 6 alt boyuttan (kültürel farklılık, iletişim, şiddet, eğitim-öğretim, zararlı alışkanlık ve önyargı)oluşan “Okullarında Yabancı Uyruklu Öğrenci Bulunan Öğretmen ve Yöneticilerin Karşılaştıkları SorunlarÖlçeği” kullanılmıştır. Ölçme aracından elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 22.0 istatistik programıkullanılarak frekans ve yüzde, aritmetik ortalama, standart sapma, bağımsız gruplar t-testi, tek yönlü varyansanalizi (ANOVA) ve tukey testlerinden yararlanılmıştır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre sınıfındaSuriyeli öğrenci bulunan öğretmenlerin en fazla karşılaştıkları sorunlar; iletişim ve kültürel farklılık altboyutlarına dayalı sorunlarken en az karşılaşılan sorunlar ise zararlı alışkanlıklar ve ön yargı alt boyutlardakisorunlar olmaktadır. Bununla birlikte araştırma sonuçlarına demografik özellikler açısından bakıldığında,öğretmenlerin cinsiyet, medeni durum, görev yaptıkları yerleşim yeri ve öğrenim durumları bakımındananlamlı derecede farklılık göstermediği ancak yaş durumuna göre 53 yaş üzerindeki katılımcıların zararlıalışkanlıklar ve ön yargı alt boyutlarında diğer yaş gruplarındaki katılımcılara göre anlamlı düzeyde dahafazla sorun yaşadıkları, hizmet yılı bakımından 11-15 yıl arasındaki katılımcıların iletişim alt boyutunda 16-20 hizmet yılı dönemindeki katılımcılara göre anlamlı derecede daha fazla sorun yaşadıkları, öğretmenleringörev yaptıkları okul düzeyi olarak ilkokul öğretmenlerinin ve branşları bakımından sınıf öğretmenlerininşiddet ve ön yargı alt boyutlarında diğer okul düzeyi ve branşlara göre daha fazla sorun yaşadıkları tespitedilmiştir.
  • Öğe
    Öğretmenlerin Öğrenme Güçlüğü Yaşayan Öğrencilere Yönelik Yeterlikleri, Öz Yeterlik Kaynakları ve Pozitif Öğretmenlik Becerileri Arasındaki İlişki
    (Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2020) Emre, Oğuz; Ulutaş, Ayşegül; İnci, Ramazan; Coşanay, Burcu; Ayanoğlu, Mine; Kaçmaz, Cihangir; Kay, Mehmet Akif
    Günümüzde öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların eğitimi, toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Türkiye’de de bu konu ile ilgili yapılan araştırmalar sınırlı düzeydedir. Bu çalışmada, öğretmenlerin öğrenme güçlüğü yaşayan öğrencilere yönelik yeterlikleri, öz yeterlik kaynakları ve pozitif öğretmenlik becerileri arasındaki ilişkisinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Nicel araştırma olarak tasarlanan araştırmanın çalışma grubunu, tesadüfen seçilen 25 resmi ilkokul ve 10 özel ilkokulda görev yapan toplam 317 öğretmen oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak Öğrenme Güçlüğü Yaşayan Öğrencilere Yönelik Öğretmen Yeterlilikleri Ölçeği, Pozitif Öğretmen Ölçeği ve Öz Yeterlik Kaynakları Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde betimleyici istatistikler ve Pearson Korelasyon katsayıları kullanılmıştır. Sonuçta; öğretmenlerin derste akış yaşatmak ile dikkate alma, güdüleme, derse odaklanma, dikkat toplama ve olumlu tutum arasında pozitif yönde, orta düzeyde ve anlamlı bir ilişki ortaya çıkmıştır.
  • Öğe
    The Relationship Between Mobbing (Psychological Violence) and Burnout in Preschool Education Institutions
    (SEEK DIGITAL LIBRARY, Publication Date: 19 October, 2015) Turhan Muhammed; Ergel Abdülbaki
    The main aim of this study is to determine the relationship between mobbing incurred by preschool teachers and their burnout level. The sample of the study is consisted of preschool teahers who work in pre-schools and nursery classes in the province of Mardin, Turkey. The study was conducted on 396 Pre-school teachers working in different schools which give preschool education. The data was collected by using the scales of “Negative Acts Questionnaires” (NAQ) [1, 2]. and “Burnout Inventory” [3, 4]. To analyze the data frequency, percentage, mean, correlation analysis and multiple regression analysis techniques were used. According to research findings; it was concluded that mobbing incurred by preschool teachers is positively associated with their burnout level. Additionally, considering multiple regression analysis, mobbing is a significant predictor of burnout level of teachers.