Sosyal Hizmetler ve Danışmanlık Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 17 / 17
  • Öğe
    SİYASETİN KAMUSAL ALANDAN DİJİTAL MEDYAYA TAŞINMASININ KUŞAKLAR AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
    (Eğitim Yayınevi, 2023) Evren, Muhittin
    Günümüzde önemli bir iletişim aracı olan sosyal medya araçlarının siyasal alanda oldukça yaygın olarak kullanılması, kamusal alan oluşturma bilgilerini daha da önemli hale getirmektedir. Siyasetin önemli bileşenleri haline gelen bu mecraların kamusal alandaki katkılarına katkı sağladı. Dijital alanlardaki politikaların tartışılması, bu gelişmeler ve bu alandaki olanakların değiştirilmesiyle başlamaktadır. Bu nedenle dijital çağın kamusal alan potansiyelinde olup olmadığı, küresel gücü taşıyıp taşıyamayacağı tartışmalarını daha da ucuz hale getirmek. Dijital mecralar siyaseti açısından bakıldığında, bazen siyasal değişimlerin artması bazen de apolitik örneklerin sunulduğu bir mecradır. Bu mecralarda ağlar üzerinden örgütlenme yaşanmaktadır. Bu bağlamda internet temelli iletişim teknolojilerinin toplumsal açıdan kamusal müzakere alanları oluşturulamayacağı ile ilgili iki çözüm vardır. İletişim teknolojilerinin gidişatının iyimser karşılayanlar internet ortamındaki platformlarda oluşan yeni kamusal alanda siyasi tartışmaları ve ön planda tutarak, demokratikleşmeye liderlik etmeyi ifade ediyorlar. Eleştirel çalışmaların dijital bölgelerden oluşan kamusallığın kapitalist politikalarının dinamikleri içerisinde herkes için katılım sağlamadığını ve bir denetim ve gözetimin olduğu vurgulanmaktadır. Bu nedenle dijital iletişim teknolojilerinin demokratikleşmesinin garantisi değildir. Bu nedenle gelecekte demokrasi için yeni teknolojilerin tahakkümü için mi yoksa demokratikleşme için mi sürdürüleceği tartışılıyor.
  • Öğe
    SİYASETİN KAMUSAL ALANDAN DİJİTAL MEDYAYA TAŞINMASININ KUŞAKLAR AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
    (Eğitim Yayınevi, 2023) Evren, Muhittin
    Günümüzde önemli bir iletişim aracı olan sosyal medya araçlarının siyasal alanda oldukça yaygın olarak kullanılması, kamusal alan oluşturma bilgilerini daha da önemli hale getirmektedir. Siyasetin önemli bileşenleri haline gelen bu mecraların kamusal alandaki katkılarına katkı sağladı. Dijital alanlardaki politikaların tartışılması, bu gelişmeler ve bu alandaki olanakların değiştirilmesiyle başlamaktadır. Bu nedenle dijital çağın kamusal alan potansiyelinde olup olmadığı, küresel gücü taşıyıp taşıyamayacağı tartışmalarını daha da ucuz hale getirmek. Dijital mecralar siyaseti açısından bakıldığında, bazen siyasal değişimlerin artması bazen de apolitik örneklerin sunulduğu bir mecradır. Bu mecralarda ağlar üzerinden örgütlenme yaşanmaktadır. Bu bağlamda internet temelli iletişim teknolojilerinin toplumsal açıdan kamusal müzakere alanları oluşturulamayacağı ile ilgili iki çözüm vardır. İletişim teknolojilerinin gidişatının iyimser karşılayanlar internet ortamındaki platformlarda oluşan yeni kamusal alanda siyasi tartışmaları ve ön planda tutarak, demokratikleşmeye liderlik etmeyi ifade ediyorlar. Eleştirel çalışmaların dijital bölgelerden oluşan kamusallığın kapitalist politikalarının dinamikleri içerisinde herkes için katılım sağlamadığını ve bir denetim ve gözetimin olduğu vurgulanmaktadır. Bu nedenle dijital iletişim teknolojilerinin demokratikleşmesinin garantisi değildir. Bu nedenle gelecekte demokrasi için yeni teknolojilerin tahakkümü için mi yoksa demokratikleşme için mi sürdürüleceği tartışılıyor.
  • Öğe
    Aydınlanma Düşüncesinin Geliştirdiği Modern ve Postmodern Dönemlerinin Cemaatleşmeye Etkisi
    (İlmi Edütler Derneği, 2019) Özçelik, Musaye Konak
    Cemaat insanlık tarihinin başlangıcından beri vardır. Çünkü insan toplumsa bir varlıktır ve yalnız yaşaması mümkün değildir. bundan dolayı bireyler daima cemmatler içerisinde bulunma ihtiyacı duymuş ve cemaatler oluşmuştur. klasik sosyoloji boyunca cemaat hep Tönnies'in ortaya koyduğu anlamda, geleneksel tarım toplumunun sanayi öncesi yaşam biçiminini niteleyen toprak temelli, dini geleneklere bağlı komünal ve yarı komünal derin bir bizlik duygusu içeren toplumsal yaşam biçimi olarak algılanmıştır. fakat modernleşme ile birlikte bu anlamdaki cemaaten topluma geçileceği ve cemaatin yok olacağı, yerini toplumun alacağını fikri benimsenmişti. Toprağa bağlı çözülerek birincil önemini yitirmiştir. Ancak hiçbir zaman tamamen yok olmamıştır. Cemaat toplumsal yaşantının ilk ve en önemli özelliği olarak daima vardır ve çok çeşitli biçimlerde de olsa özünün koruyarak var olacaktır. Çünkü her fert cemaat içinde doğar ve yaşamını cemaate borçludur.
  • Öğe
    Kemal Haşim Karpat'ın Sosyolojik Fikirleri
    (Recent Academic Studies, 2023) Konak Musaye, Özçelik
    Her toplumsal olayın belli bir tarihte gerçekleşmesi ve her tarihsel olayın da aynı zamanda toplumsal olması sosyoloji ile tarih ilişkisini zorunlu kılmıştır. Tarihin aynı zamanda sosyolojiye geniş malzeme sunan bir laboratuvar olduğu kabul edilmektedir. Toplumu anlamak için geçmiş, şimdi ve gelecek önemsenmelidir. Şimdiyi geçmişle, geçmişi şimdiyle ve geleceği onlarla birlikte anlamak gerekmektedir. Tarih ve sosyoloji birbirini tamamlayan iki disiplindir. Biri olmadan diğeri eksik kalır. Bu görüşü savunan ve doğrultuda çalışmalar yapan gerek dünyada gerekse ülkemizde tanınan, önemli çalışmalara imza atan isimlerden biri Kemal Haşim Karpat’tır. Tarihçi olarak bilinen Karpat’ın çalışmaları incelendiğinde ve fikirleri değerlendirildiğinde onun sosyolojik yönünün de ağır bastığını görmek mümkündür. O, Osmanlı, Türkiye, Orta Asya tarihi vb. tarihsel konularda kapsamlı çalışmalar yaptığı gibi göç, kimlik, demokrasi, din gibi sosyal konularda da çalışarak sosyal gerçekliği tarihsel çerçevede değerlendirerek kendine özgü bir bakış açısı sunmuştur. Bu çalışmada da Karpat’ın kimlik, demokrasi, göç, din ve laiklik gibi sosyolojik konulara dair görüşleri değerlendirilerek sosyolojik yönüne dikkat çekilmiştir Toplumsal olaylar değerlendirilirken, tarihsel olaylarında değişim ve dönüşümleri göz önünde bulundurulmalıdır. Sosyolojide önde gelen Marx, Durkheim, Weber, Mills gibi isimler sosyal gerçekliği tarihsel gerçeklikten bağımsız değerlendirilmeyeceğini vurgulamışlardır. Tarih biliminin önemli isimlerinden olan Karpat’da benzer bir biçimde sosyolojinin tarih için önemli olduğunu ve tarihsel olayların toplumsal bir parspektifte değerlendirilmesi gerektiğini savunmuştur. Tarihçi olan Karpat’ın yapmış olduğun sosyolojik çalışmalarında önemli olduğunu savunmak mümkündür. Bu çalışmada nitel araştırma yöntemi kapsamında doküman inceleme tekniği kullanılmıştır. Geniş çaplı literatür taraması yapıldıktan sonra elde edilen bilgiler sunulmuştur. Bu bilgiler sonucunda tarihçi olarak bilinen Karpat’ın çalışmalarının sosyolojik yönünün olduğu ve sosyoloji bilimine dahil edilecek çalışmalarının olduğunu savunmak mümkündür.
  • Öğe
    Tehdit Algısının Güven Üzerindeki Etkisi
    (Sosyologca, 2020) Özçelik, Musaye Konak
    İnsanlar arasındaki ilişkilerde temel duygulardan biri olan güven, tehlike ve belirsizliklerin artması sonucu çağımızın temel problemlerinden biri olarak görülmektedir. Günlük hayatın bireysel ve sosyal ilişkilerinde çok önemli bir etken olan güvenin insanlık tarihi kadar eski olduğu bir gerçektir. Belirsizliklerin hızla yayıldığı bir dünyada güven eksikliği yakından hissedilmektedir. 21. yüzyıldaki hızlı değişim ve akışlar çağı bireylerin, grupların ve sosyal kurumların işleyişini değiştirmiştir. Buna ek olarak özellikle teknolojide meydana gelen değişme ve gelişmeler bir yandan insan hayatını kolaylaştırırken diğer yandandaha tehlikeli bir hal almasına sebep olmuştur. Teknolojik ilerleme, iletişim ve ulaşım olanaklarının gelişmesi, günümüz dünyasında yeni tehditlerin oluşmasına, var olan tehditlerin ise daha da etkili hale gelmesine neden olmuştur. Bu tehlike ve riskler toplum hayatında tehdit algısının oluşmasına sebebiyet vermiştir. Oluşan bu tehdit algısı ise güvensizliği yaygınlaştırmıştır.
  • Öğe
    Karşılaştırmalı Olarak Türk Sosyolog ve Tarihçileri
    (Doğu Kitabevi, 2022) Özçelik, Musaye Konak
    Sosyolojide ve sosyal teoride dün ya da bugün yoktur. Var olan teorinin kapsamının zamanla genişlemesidir. Sosyolojinin kapsamı genişledikçe gerçek anlamda pek bir şeyin değişmediği de görülecektir. Sosyolog için dün bugündür. Bugünü açıklayabilirsek dünün de açıklanabileceği iddia edilmektedir. İki alanın ortaklığının dün ile bugün arasında kurmaya çalıştıkları ilişkiden doğduğu birçok düşünür tarafından kabul edilmektedir. Dünün aydınlatılmasıyla bugüne bakan “tarih” ve bugünü açıklayarak dünü bilen bir “Sosyoloji”nin kesişim noktası meydana gelir. Bu çalışmada tarih ve sosyoloji arasındaki ilişkiyi somut bir biçimde değerlendirmek amacıyla Cumhuriyet Dönemi sosyologları arasında Hilmi Ziya Ülken ve onun öğrencisi olan Cahit Tanyol, tarihçilerden ise; ülkemizde önde gelen ve dünyaca tanınan Halil İnalcık ve onu yakından takip ederek fikirlerinden etkilenen elli yıllık bir dostluk ilişkisi bulunan Kemal Haşim Karpat’ın, belli konulardaki fikirleri karşılaştırılmıştır. Söz konusu isimler ayrı ayrı değerlendirildikten sonra bu isimlerin Türk toplum tarihi ve toplum sorunları hakkındaki düşünceleri açıklanmıştır.
  • Öğe
    Yapay Zekâ ve Yaratıcılık Sorunsalı
    (2023) Evren, Muhittin
    İnsanlık tarihi boyunca toplumsal değişimler yeniliklerle kendisini göstermektedir. Bu yenilikler, ortaya çıkacak sonuçlara kapı aralamaktadır. İçinde bulunduğumuz dönem de geleceğe kapı aralayan, hatta kapının eşiğinde olduğumuz bir süreçtir. İnsanlık tarihinin en önemli tablosunu izlerken gördüklerimiz; ilk çağ, orta çağ, yeniçağ ve yakın çağdır. Çağ değişimleri zamanın en büyük olayı olarak kabul edilen olaylarla gerçekleşmiştir. Modern teknolojik gelişmeler, yeni bir çağın başlangıcı olma yolunda ilerlemektedir.
  • Öğe
    Birikim Dergisi Örneğinde Türk Solunun Kürt Meselesine Bakışı
    (Afyon Kocatepe Üniversitesi, 2018) Evren, Muhittin
    Kürt meselesi yıllardır konuşulan ve tartışılan bir günde. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti'nin işleyişinden itibaren bu sorunun varlığı daha belirgin hale gelmiş Uzun süredir Türkiye'de önemli bir yer teşkil eden bu politikanın birçok kesimi tarafından incelenmiş ve farklı bakış açıları ve çözüm önerileri ortaya konulmuştur. Son dönemlerde ise sorunun çözümü için adımlar atılmıştır. Bu çözüm arama çabaları Kürt meselesinin siyasi arenada daha fazla tartışılması da devam ediyor. Türk çözümü içerisinde yer alan Birikim Dergisi'nin Kürt meselesi ile ilgili olarak ortaya konulan içerikleri korunur. Bu başarılı olabilir, derginin önde gelen isimlerinin yazılarının yanı sıra dergide bu mesele ile ilgili diğer yazılar da vardı. Bu yazılarda Birikim Dergisi'nin Kürt meselesi konusunda nasıl bir bakış açısı içerisinde olduğu ve zaman içerisinde görüşlerinde bir farklılık olup olmadığı da araştırılmıştır. Bütün birlikte, Birikim Dergisi'nin Kürt meselesinin dağılımı analiz edilerek çalışma sağlanmıştır.
  • Öğe
    Byung-Chul Han, Enfokrasi: Dijitalleşme ve Demokrasinin Krizi, Ketebe Yayınları
    (Ilmi Etudler Dernegi (ILEM) İnnsan ve Toplum, 2023) Evren, Muhittin; Bozkurt, Recep
    İktidar, toplum, özne, kamusal alan ve demokrasi meselesi sosyal bilimcilerin üzerinde durduğu önemli konulardır. Düşünürler bu olguların ne olduğu üzerine, aralarında nasıl bir ilişki olduğuna dair sorunsallaştırmalar ve bunlara yönelik teorik çalışmalar yapmışlardır. Toplumsal dünyanın değişim ve dönüşümünü sağlayan önemli parametreler vardır. Bunlardan en önemlisi dijitalleşmedir. Dijitalleşme ile birlikte iktidar, toplum, özne ve kamusal alan kavramı ciddi anlamda bir değişim ve dönüşüm yaşamaktadır. Bu değişimin yaşanması doğrudan demokrasi kültürünü de etkilemektedir.
  • Öğe
    Pandemi Süreci Ve Devlete Güven İlişkisinde Bölgesel Farklar
    (Nevşehir Kapadokya Üniversitesi, 2020) Yıldız, Recep; Yıldırım, Ergün; Arı, Ökkaş; Evren, Muhittin
    Tarih, insanoğlunun deprem, sel, hortum, volkanik püskürmeler, orman yangınları, çekirge istilaları, savaş, kıtlık, açlık, göçler, terör saldırıları gibi afetlere maruz kaldığını bize haber vermektedir. Bu afetlerin oluşturduğu tehlikeler, insanları korkulara iterken, en az zararla atlatabilmek için önlemler almaya, çözümler üretmeye sevk etmektedir. Önlem ve çözümlerin hayata geçirilmesinde afetin türüne göre ilgili alanda uzman kişiler o dönemin bilgi kaynağı ve birliktelikler dayanışma grupları halini alıverir. Devlet ise bir bütün olarak mücadelede süreci yönetir. Tüm dünyaya yayılarak pandemi ilan edilmesine sebep olan Covid-19 virüsü ile mücadelede de dünya devletleri önlemleri uygulamaya koymuşlardır. Çalışmanın amacı da pandemi sürecinde, bireylerin, "devletin salgın yönetimi” ile "toplumsal dayanışma" arasındaki ilişkiye dair algılarını tespit etmek ve böylece bölgeler arası farkları ortaya çıkarmaktır. Bir kitap çalışması için yazarlar tarafından 155 sorudan oluşan anket hazırlanmıştır. İnternet aracılığıyla, Türkiye’nin yedi bölgesinden geniş bir kitleye - farklı mesleklerden, yaştan, ekonomik düzeylerden... toplam 1254 bireye - ulaşılmıştır. Anket 15 Nisan 2020 ile 1 Mayıs 2020 tarihleri arasında uygulanmıştır. Elde edilen datadan, konuyla ilgili bağımlı değişkenler ile 'yaşanılan bölge’ bağımsız değişkeni arasında ilişkinin bulunup bulunmadığı aranmıştır. SPSS for Windows 22.0 programı ve Anova testi ile ‘pandemi’-‘devlete güven’ ilişkisi analiz edilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre, pandemi sürecinin yönetiminde, Türkiye diğer devletlerden daha başarılı görülmüştür. Devlete güven artmıştır. Toplumsal dayanışma sağlanmıştır. Ancak yedi bölge arasında anlamlı farklar olduğu tespit edilmiştir. İlaveten, ‘devlete güven’ ve ‘toplum dayanışması’ açısından, Türkiye’nin tüm bölgelerindeki yerleşim alanları arasında (büyükşehir, il, ilçe ve köy ya da 239 2 nd International Congress on Sports, Anthropology, Nutrition, Anatomy and Radiology, Nevşehir / TURKEY kent-kır) ve yine sürecin dini-manevi değerlerle değerlendirilmesinde, bölgelerarası anlamlı fark saptanmamıştır. Vatandaşlar ortak inançtan kaynaklanan benzer değerlendirmelere sahiptirler. .
  • Öğe
    EPİDEMİK TOPLUM Koronavirüsün Türkiye'de Toplumsal Etkileri
    (İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, 2020) Yıldırım, Ergün; Yıldız, Recep; Arı, Ökkaş; Evren, Muhittin
    İnsanoğlu moderniteyle beraber bilimde önemli sıçramalar yaptı. Birçok sorunu anlama ve tanımlama konusunda yeni imkânlara ulaştı. İlerleme düşüncesinin verdiği motivasyonla da artık bilimim bütün sorunları çözüleceğine inanılıyordu. Çiçek salgını, kolera, sıtma, verem gibi birçok büyük salgınlarla ilgili devasa araştırmalar yapılmıştı. Aşılar bulunmuş ve hızla salgınların getirdiği büyük ölümlere çare olmuştu. Bilim adamları ve ilerlemeci aydınlar salgın ve kıtlığın tamamen bittiğini ilan ettiler. Fütürist Harari, daha bir iki yıl önce insanın salgın ve hastalıkları bilimle tamamen aştığını söyleyerek onu Homodeus (Tanrıinsan) olarak ortaya çıktığını söyledi. İnsan ölümsüzleşecekti (Harari, 2016: 40-41). İlk defa Çin’de ortaya çıkan Korona virüs (Covid-19) bu modern rüyayı çözdü. Hiç beklenmedik bir biçimde yepyeni ve büyük bir salgın ortaya çıktı. Aralık 2019 yılında Çin’de görülen salgın, Nisan 2020’ye kadar dünyanın öbür ucu ABD’ye ulaştı. Şu an itibariyle 500 binden fazla insan öldü. Yüz milyonlara bulaştı. Salgın bütün dünyayı kısa sürede etkiledi. Küreyi etkisi altına aldı. Bundan dolayı pandemi adını aldı. Dünyanın en büyük ve zengin devletleri olan ABD en başta olmak üzere Fransa, İngiltere ve İspanya salgına hiç beklenmedik biçimde etkilendiler. Sağlık sistemleri ciddi bir bunalım yaşadı. ABD de hala bulaşma ve ölüm oranları hızla yükselmeye devam ediyor. Sağlık sistemi nerdeyse çökecek halde. Covid-19 salgını, dünya toplumlarını derin bir korku ve endişeye sevk etti. Ekonomi büyük yaralar aldı. Birçok şirket çöktü. Siyasal sistemler kimi yerde otoriteleşirken kimi yerlerde kutuplaştılar. Güvenlik, düzen ve kontrol yeniden öne çıktı. Demokrasi gölgelenmeye başladı birçok ülkede. Ulus devletler sert önlemler almaya başladı. AB, kendi içinde yeniden ulus devlet refleksleri gösterdi. Propaganda makineleri salgını yönlendirmek için devreye geçtiler. İnternet teknolojisi ve sosyal medya bunun önemli bir aracı oldu. Koronavirüs pandemisi, tarihte yaşanan diğer salgınlara göre daha hızlı dünyaya yayıldı. Çünkü daha önce veba, tifo, kolera, çiçek gemiler, atlar, katırlar ve yaya yürüyen insanlarla dolaşıyordu. Limanlar en önemli yayılma istasyonlarıydı. Şimdi ise uçaklarla yayılıyor. Bundan dolayı salgın daha hızlı dolaşıma giriyo
  • Öğe
    Yok Olmaya Yüz Tutmuş Bir Kültür Mekanı: Dereiçi (Kıllıt) Köyü Örneği
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Evren, Muhittin
    Kültür, tarih boyunca toplum tarafından üretilmiş ve nesilden nesile aktarılan maddi ve manevi özelliklerin bütünüdür. Bir kültürün varlığını devam ettirebilmesi için bir topluluğa, topluluğun da fiziksel bir mekâna ihtiyacı vardır. Bazı mekânlar doğası gereği kozmopolittir; tarihsel ve sosyolojik nedenlerle çeşitli kültürlere ev sahipliği yapar. Mardin, birçok dinin ve dilin bir arada yaşadığı bir kültür mekânıdır. Savur ilçesine bağlı Dereiçi Köyü bunun mikro örneğidir. Bu araştırmanın amacı, bu kültürel mekânın neden yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirlemek için köydeki göç örüntülerini ve göç nedenlerini incelemektir. Nitel bulgular göçün sosyal, politik ve ekonomik birçok nedeni olduğunu ortaya koymuştur. Göçlerin meydana gelmesi ve buna bağlı olarak köy nüfusunun azalmasıyla, kültürel mekânlar yok olma riski altındadır. Ancak bu kültürel mekânların restore edilmesinden sonra köye geçici geri dönüşlerin olduğu gözlemlenmiştir.
  • Öğe
    Sosyal Sınıf Sembolü Olarak Rekreasyon
    (Nobel Yayıncılık, 2021) Arı, Ökkaş; Evren, Muhittin
    Rekreasyon, son zamanlarda sosyal teoride sıklıkla karşılaşılan önemli kavramlardan biridir. Kavramın önemli olmasının başlıca nedeni sosyoloji, eğitim, turizm, ekonomi ve sağlık gibi birçok bilim dalıyla olan ilişkisinden kaynaklandığı düşünülmektedir (Dawson, 1988; Harris, 2005: 119; Öztürk, 2018; Meriç ve Bozkurt, 2017; McDonough, 2013; Uyrun, 2020; Uyrun ve Ceylan, 2020; 168). Gerçekten de, rekreasyonun gündelik yaşamda bireylerin veya sosyal toplulukların sosyal sınıf yapılarına özgü aktivite veya etkinlik biçimlerini yansıtması, onun sosyoloji açısından önemini gösterir. Nitekim sosyologlar her sosyal sınıfın; kültürel yapıları, yaşam tarzları ve sosyal ilişkileri arasında benzer özellikler gösterdiğinin önemine dikkat çeker (Arslan, 2012: 70; Bourdieu, 2014: 194; Dawson, 1988; Yıldırım, 2016: 93-94). Çünkü sosyologlar, sosyal sınıf yapılarına odaklanarak hem sosyal toplulukların hem de toplumsal yapıların analiz edilebileceğini varsayarlar. Ancak sosyolojik teorilerde sosyal sınıf tanımlamaları farklılaşmaktadır ve bu nedenle rekreasyon kavramına yönelik bakış açılarında da farklılık görülebileceğini söylemek mümkündür. Bu durum, sosyolojik teorilerin hem sınıf kavramına yükledikleri anlamlardan hem de toplumu analiz etme yöntemlerinden kaynaklanmaktadır. Bu anlamda, sosyolojide sosyal sınıf yaklaşımları rekreasyonla ilişkilendirildiğinde, rekreasyonun sosyolojik teorilerde önemli bir konuma sahip olduğunu gösterir. Bu bölümün amacı, rekreasyonu sosyolojik teorilerde sosyal sınıf tanımlamalarıyla ilişkilendirerek yorumlamak ve analiz etmektir. Söz konusu amaç, sosyal sınıf kavramını genel hatlarıyla açıklamayı gerektirmektedir. Ancak, sosyal sınıf tanımlamaları sosyolojik teorilerde bir bütünlük göstermez ve bu durum rekreasyon kavramını tüm teorilerle ilişkilendirmeyi ve açıklamayı zorlaştırmaktadır. Bu zorluk, sosyolojik teoride öne çıkan Marx, Weblen, Weber ve Bourdieu’nun sınıf teorilerine odaklanarak aşılmaya çalışılmıştır. Şunu da ifade etmek gerekir ki, çalışmada bu sınıf teorilerinin analizinden ziyade, teorilerin temel sınıf varsayımlarından hareketle rekreasyon etkinlikleri arasındaki ilişkiye dikkat çekmeye çalışmaktır. Bu kapsamda, bireylerin sosyal sınıf yapıları ile rekreasyon aktiviteleri arasındaki ilişki, dört teorik perspektif bağlamında incelenmiştir.
  • Öğe
    Ritüellerin Yok Oluşuna Dair, Byung-Chul Han, Çev. Çağlar Tanyeri, İnka Yayınları, İstanbul 2022, 111 Sayfa.
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Evren, Muhittin
    Son dönemin önemli isimlerinden filozof ve kültür kuramcısı Byung Chul Han, günümüz toplumu ile ilgili çözümlemeleri ve eleştirileriyle dikkat çekmektedir. Han, felsefe, iktidar, dijitalleşme, şiddet, özgürlük, şeffaflık, yorgunluk, estetik, medya teorileri ve popüler kültür konularında çalışmalar yürütmektedir. Yazdığı kısa eserlerde yoğun bir anlatı sunan Han, “Ritüellerin Yok Oluşuna Dair” kitabında da bu durumu sürdürmektedir. Bu kitapta bireysel ve toplumsal yaşamı yoğun, istikrarlı ve düzenli kılan ritüelleri inceleme alanına almaktadır. Bir taraftan yaygınlaşan kolektif narsisizmin ve otantikliğin toplum aidiyetlerini, diğer taraftan da dijitalleşmenin, üretim mantığının ve neoliberal kapitalist küreselleşmenin ritüelleri adım adım ortadan kaldırdığını ve bu durumun hem zaman hem mekân algımızı tahrip ettiğini iddia etmektedir. Kitapta her iki dinamiğin de hem insan doğasını hem de toplumsallığı radikal bir şekilde dönüştürdüğünü gözler önüne sererek tarihsel bir dönemeçte olduğumuza dikkat çekmektedir. Bunu yaparken ele aldığı konulara dair birçok isim ve olaylara yer vermektedir. Kitapta on bölüm bulunmakla birlikte ele alınan konular şunlardır: Üretim zorlaması, otantiklik zorlaması, kapanmanın ritüelleri, bayram ve din, ölüm kalım oyunu, göstergeler imparatorluğu, düellodan dron savaşlarına, mitostan dataizme ve baştan çıkarmadan pornoya.
  • Öğe
    COVİD-19 SÜRECİNDE MARDİN ARTUKLU ÜNİVERSİTESİ Uzaktan Eğitim Sistemi, Eğitim-Öğretim ile Araştırma Faaliyetlerinin Değerlendirilmesi
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020) Düşünceli, Faruk; Arı, Ökkaş; Evren, Muhittin; Kavak, Osman
    Bu rapor, Mardin Artuklu Üniversitesi’nin Covid-19 salgını sürecinde gerçekleştirdiği faaliyetleri tanıtan bir içerik ve uzaktan eğitim faaliyetlerine yönelik öğrencilerin görüşlerini inceleyen bir bilimsel araştırmanın sonuçlarını sunmaktadır. Rapordan da anlaşılacağı üzere, olağanüstü bir durum olan pandemi sürecinde dahi Mardin Artuklu Üniversitesi, planladığı tüm eğitim-öğretim, araştırma ve entellektüel faaliyetleri başarıyla icra etmiş, uzaktan eğitim faaliyetlerine dair öğrenci görüşlerinin yüksek düzeyde olumlu olduğu değerlendirilmiştir. Zira uzaktan eğitim ve öğretim faaliyetlerinde mağduriyet oluşturabilecek herhangi bir iptal veya erteleme olmaması ve salgın öncesinde belirlenen ders tamamlama kazanımlarına erişilmesi önemli bir başarı olarak değerlendirilebilir. Tamamlanan ders sayısı, katılım sağlayan öğrenci sayısı, derslerin tamamlanma dönemi ve öğretim sürecinde sağlanan teknik desteğin nitelik düzeyine bakıldığında, olağanüstü bir durumda dahi yüz yüze eğitimin gerçekleştirildiği olağan eğitim-öğretim döneminde erişilmesi beklenen teknik kazanımlara çok büyük oranda erişildiği anlaşılmaktadır. Üniversitemizde gerçekleşen uzaktan öğretim süreçlerinde teknik yeterlilikler ve kazanımlar üst düzeyde iken, olağanüstü bir dönemde gerçekleşen ve karşılaşılması oldukça olağan olan birtakım gelişime açık alanlar da tespit edilmiştir. Bu alanlar, Üniversite Rektörlüğü’nün koordinasyonunda Senato, Yönetim Kurulu, Kalite Kurulu başta olmak üzere ilgili birimlerde tartışılarak uzaktan eğitim süreçleri ve yöntemleri başta olmak üzere, genel eğitim-öğretim niteliğinin artırılması adına atılacak adımlara rehberlik edecektir. Nitekim bu rapor, uzaktan öğretim sürecinin hem teknik ve altyapısal boyutunu hem de öğretimin niteliğini gösteren bulgular içermektedir. Dünya genelinde ve ülkemizde çoğu üniversitenin uzaktan eğitim sürecinde erişmede yeterince başarılı olamadığı öğrenci katılımı ve etkinliği ile eğitimin çeşitliliğinin (canlı dersler, yardımcı uygulamalar, forumlar vb.) sağlanması açısından Mardin Artuklu Üniversitesi’nin başarılı olduğu görülmektedir. Öğrencilerin büyük kısmının devam eden ve farklı gelişim alanlarına hitap eden eğitim süreçlerinden memnun olduğu bilinirken bazılarının ise yaşanan pandemiden kaynaklanan sebeplerden dolayı eğitim süreçlerine yönelik olumsuz bir algı geliştirmiş olabileceği de bilinmektedir. Dolayısıyla araştırmanın gerçekleştirildiği dönemin koşulları dikkate alındığında, bu raporun sonuçlarının dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi ve yorumlanması da gerekmektedir. Veri toplama sürecinde sokak kısıtlamaları, karantina koşulları, belirsizlik, korku, kaygı gibi durumların çoğu kişi arasında yaşanmakta olduğu öngörüldüğünden, bu araştırmanın sonuçlarının da bu gibi durumlardan etkilenmiş olabileceği dikkate alınmalıdır. Örneğin belirsizlik ve kaygı düzeyi yüksek birinin uzaktan öğretime dair objektif değerlendirme yapma olasılığının düşük olabileceği gibi durumların da dikkate alınması önerilmektedir
  • Öğe
    KADIN İSTİHDAMI VE EĞİTİM ARASINDAKİ İLİŞKİ
    (Efe Akademi Yayınları, 2023) Özçelik, Konak Musaye
    Yaradılışından bugününe kadının elinin ve emeğinin dokunmadığı bir nesne, bir insan, bir hayat şüphesiz yoktur. Sadece toplumsal yapıda konumlandığı yerden dolayı değil fıtratı itibariyle de kadın üretken, doğurgan, neslin devamlılığı sağlayan önemli bir pozisyondadır. Tüm zamanlarda kadın emeği hayatın akışında büyük yer tutmaktadır. Fakat bu emeğin ekonomik anlamda karşılık bulmaya başlaması, kadın emeğinin sergilendiği tarih kadar eski değildir. Bir ücret karşılığı, belirli bir zaman diliminde mesai harcayarak gerçekleşen istihdam anlamında kadın emeği, son yüzyıllarda mesele olmaya başlamış ve ne yazık ki hala gereken özene layık bulunamamıştır. Bu çalışmada da istihdam kavramı kısaca tanımlandıktan sonra, kadın istihdamı ve tarihçesi, kadın istihdamının önemi, kadın istihdamının sorunları ile ilgili açıklamalar yapılmıştır. Çalışmanın devamında kadın istihdamı ve eğitim arasındaki ilişki açıklandıktan sonra, eğitim durumuna göre kadın istihdamı, mesleki eğitimde eşitsizlik konuları hakkında bilgi verilmiştir
  • Öğe
    GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BAZI SALGIN HASTALIKLARIN TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
    (INSTİTUT FÜR DİE WELT DER TÜRKEN, 2021) Pesen, Birgül; Özçelik Konak, Musaye
    İnsanlık tarihi boyunca farklı dönemlerde toplumlarda hastalıklar ortaya çıkmıştır. Bu görülen kimi hastalıklar, salgın halini almıştır. Geçmişten günümüze görülen salgın hastalıklar toplumda derin izler bırakmıştır. Salgın hastalıklara karşı geçmişte de önlemler alınmaya çalışılmıştır. Tarihte görülen salgın hastalıkların kaynağı ve hastalığın ne gibi etkileri olacağı bilinmediğinden toplumda korku hâkim olmuştur. Süreç içerisinde yaşanan değişimlerden ve sağlık alanında atılan adımlarla salgın hastalıklara karşı uygun aşı bulunmuş ve karantina sistemi de faaliyete geçmiştir. Ancak atılan adımlara rağmen halkın yeterli bilgiye sahip olmadığı anlaşıldığından halkın bilinçlendirilmesi için çalışmalar yürütülmüştür. Çalışmalara rağmen salgın hastalıklarının öldürücü etkisi, toplum içerisinde ilişkilerde kopmalara yol açmıştır. Salgın ekonomide de etkisini göstermiş ve toplumda kıtlıklar baş göstermiştir. Salgın hastalıklar toplumun sosyo ekonomik hayatını oldukça kötü etkilediği gibi bireylerde de salgın nedeniyle olumsuzluklar fark edilmiştir. Salgının en çok vücut direnci zayıf kişileri (yaşlılar, çocuklar) etkilediği tespit edilmiştir. Osmanlı Devleti, faaliyetleriile salgın hastalıklara karşı mücadelede kararlılığını sürdürmüş ve nizam çerçevesinde hareket etmiştir. Bu kararlılık günümüzde de devam etmekte olup devlet yürütmeye çalıştığı politikaları ile salgına karşı* mücadelesini sürdürmektedir. Bu çalışmada veba, frengi, kolera, çiçek hastalığı, sıtma, kızamık, yeni koronavirüs (covit-19), gibi bazı salgın hastalıklar hakkında tarihsel bilgi verildikten sonra bu hastalıların toplum üzerindeki etkisi izah edilmeye çalışılmıştır.