Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 7 / 7
  • Öğe
    Can deep learning replace histopathological examinations in the differential diagnosis of cervical lymphadenopathy?
    (Springer, 2024) Can, Sermin; Türk, Ömer; Ayral, Muhammed; Kozan, Günay; Arı, Hamza; Akdağ, Mehmet; Yıldırım Baylan, Müzeyyen
    Introduction: We aimed to develop a diagnostic deep learning model using contrast-enhanced CT images and to investigate whether cervical lymphadenopathies can be diagnosed with these deep learning methods without radiologist interpretations and histopathological examinations. Material method: A total of 400 patients who underwent surgery for lymphadenopathy in the neck between 2010 and 2022 were retrospectively analyzed. They were examined in four groups of 100 patients: the granulomatous diseases group, the lymphoma group, the squamous cell tumor group, and the reactive hyperplasia group. The diagnoses of the patients were confirmed histopathologically. Two CT images from all the patients in each group were used in the study. The CT images were classified using ResNet50, NASNetMobile, and DenseNet121 architecture input. Results: The classification accuracies obtained with ResNet50, DenseNet121, and NASNetMobile were 92.5%, 90.62, and 87.5, respectively. Conclusion: Deep learning is a useful diagnostic tool in diagnosing cervical lymphadenopathy. In the near future, many diseases could be diagnosed with deep learning models without radiologist interpretations and invasive examinations such as histopathological examinations. However, further studies with much larger case series are needed to develop accurate deep-learning models.
  • Öğe
    Diagnosis of schizophrenia based on transformation from EEG sub-bands to the image with deep learning architecture
    (Springer Science and Business Media Deutschland GmbH, 2023) Türk, Ömer; Aldemir, Erdoğan; Acar, Emrullah; Ertuğrul, Ömer Faruk
    Electroencephalogram is a low-cost, non-invasive, and high-entropy signal and thus has huge potential for clinical diagnosis of neurological diseases and brain–computer interface applications. Schizophrenia is one of the most severe diseases that show behavioral manifestations that are easily uncovered by specialists. In this context, the electroencephalogram analysis becomes more important for the automatic diagnosis of schizophrenia disease in the clinical process. In this study, a deep learning architecture, namely ResNet, aims to classify schizophrenia is proposed. The proposed system transforms wavelet sub-bands of the electroencephalogram into two-dimensional image space, which is considered the main unique contribution of the study. Thus, the disease indicators and features included in images could be figured out. Moreover, a discussion on the class activation maps was made to give a wide perspective on the features related to the disease. The proposed system was implemented on a large-scale electroencephalogram database containing records from unhealthy and healthy patients in various phases. The ResNet was implemented in three modes to give a thorough perspective in terms of the metrics of the diagnosis accuracy. The proposed system achieves 92.94% diagnosis accuracy rate, and the result shows that the proposed transformation-based solution is owing to the features related to schizophrenia disease
  • Öğe
    Kurumsal Bilgi Güvenliği, Tehditler Ve Alınması Gereken Önlemler Üzerine Bir İnceleme
    (Farabi Yayınevi, 2019) Irmak, Halit; Baz, Fatih Çağatay
    Geçmişten günümüze bilgi sürekli bir gelişim ve değişim içinde olmuş, içinde bulunduğu toplumlarında bu gelişim ve değişimden etkilenerek şekillenmesine yardımcı olmuştur. Günümüzde hem kamu kurumları hem de özel sektördeki kurumlar sahip oldukları bilgileri kullanarak ve bu bilgileri doğru yöneterek kalkınmaya ve rakiplerine karşı rekabet üstünlüğü kurmaya çalışmaktadırlar. Ancak burada en önemli noktalardan birisi de bu kurumların sahip oldukları bilgileri koruyabilmeleridir. Dijital ortamlarda, yazılı materyallerde veya çalışanların beyinlerinde tutulan ve kurumlar için değerli olan bilgi aynı zamanda bulunduğu kurum için bir güç ve ekonomik değer ifade etmektedir. Bu bilginin güvenliğinin sağlanması içinde her türlü tedbirin yine kurumlar tarafından alınması gerekmektedir. Kurumsal bilgi güvenliğinin sağlanmasına yönelik kurumların hem teknolojik alt yapılarını güçlendirmeleri hem de çalışanlarına yönelik bilgi güvenliği farkındalıklarını oluşturacak ve bu farkındalıklarını artıracak eğitimlerin verilmesi gerekmektedir. Teknolojinin de hızlı gelişmesiyle beraber bilgi güvenliğine yönelik saldırılar artarak devam etmekte ve çeşitlenmektedir. Dünyanın birçok yerinde kurumlar çeşitli siber güvenlik ataklarına maruz kalmakta veya bu tehditlerle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bilgi güvenliğine yönelik yaşanan çoğu siber güvenlik olayına bakıldığında: Kurum içi kritik verilere erişme, kurum çalışanlarına veya müşterilerine ait kişisel verileri ele geçirme veya çeşitli fidye yazılımları kullanılarak kurumsal bilgi güvenliğine yönelik ihlal olaylarının yaşandığı görülmektedir. Bu ve benzeri tehditlere karşı kurumların en başta gerekli yasal sorumluluklarını yerine getirerek önlem almaya çalışmaları, bilgi güvenliği yönetim sistemleriyle ilgili çalışma yapmaları ve siber güvenlik testlerini yaparak herhangi bir saldırı veya bilgi güvenliği ihlali öncesi kendi açıklarını tespit ederek gerekli önlemleri almaları gerekmektedir. Bu çalışmada, kurumsal bilgi güvenliğinin ne olduğu ve öneminin açıklanması, bilgi güvenliğiyle ilgili tehditlerden bahsedilerek alınması gereken bazı önlemlerle ilgili bilgilendirme yapılması amaçlanmıştır. Bu amaçla, konuyla ilgili araştırmalar yapılmış ve alanyazın incelenmiştir. Çalışmanın, bilgi güvenliğine yönelik farkındalığı artıracağı ve bu konuda alınması gereken önlemlerle ilgi bireylere ve kurumlara katkı sunacağı ayrıca bilgi güvenliğiyle ilgili ileride yapılacak bilimsel çalışmalara ışık tutacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Blockchaın Teknolojisi ve Sanal Paraların Karşılaştırmalı İncelemesi
    (Farabi Yayınevi, 2019) Baz, Fatih Çağatay; Irmak, Halit
    Sürekli gelişen teknoloji, yaşam alanlarına birçok yenilikler katmaktadır. Bu yenilikler hızla insanların gündelik alanlarında konuştukları ve kullandıkları kavramlar haline dönüşmektedir. Teknolojideki gelişmeler ticarette ve para kavramında değişime de sebep olmuştur. Elektronik para ve kripto para kavramları son zamanlarda gündemde yer tutmaktadır. Bu anlamda sanal para kavramı bitcoin ve bitcoin alternatifi para sistemlerinden meydana gelmektedir. Sanal para veya elektronik para, hatta kripto para olarak tanımlamalar ile karşımıza çıkan bu yeni sistem, elektronik ortamda oluşturulan ve nakit benzeri bir ödeme aracı olarak tanımlanan yeni bir sistemdir. Sanal para, madencilik olarak adlandırılan mining para basılma sürecini, paranın muhafaza edilmesi konusunu ilgilendiren elektronik cüzdan sürecini, finansal konuları ve tüm bu işleyişler ile ilgilenen şirketleri ve onların yapılarını da konu almaktadır. Kripto para kavramından; kullanım alanları, hukuki alanlar ve daha birçok farklı boyutları açısından değerlendirilmelerde bulunulması önem arz etmektedir. Sanal paralar ile anılan blok zinciri, bir başka adlandırma ile blockchain teknolojisi, kriptografi kullanan ve güvenli hale getirilmiş bir kayıt listesidir. Blok zinciri, bloklar adı verilen ve sürekli büyüyen bir kayıt listesi olduğu için bu ismi almıştır. Blok zinciri veya diğer bir kullanımı ile blokchain, bitcoin başta olmak üzere birçok sanal para kavramları bir hızla yaşamımıza girdiğinden, bu kavramların tanımlanmaları, birbirleri ile ilişkilendirilmeleri ve karşılaştırılmaları önem arz etmektedir. Bu araştırma ile bitcoin ve benzeri sanal paraların yapıları, kullanımları, işlevleri ile blockchain teknolojisine yer verilmiştir. Çalışmada blockchain teknolojisi, yapısı ve sanal paraların farklı değişkenler açısından karşılaştırmalı bir incelemesi yapılmıştır. Sanal paraların farklı başlıklarda sahip oldukları değişkenlerin karşılaştırılması aynı zamanda finansal açıdan önemlidir ve bu çalışma ile ortaya konulmaya çalışılmıştır. Araştırma bu konuda ileride yapılacak çalışmalar için bir öncül çalışma olarak alanyazında yer alabilecektir.
  • Öğe
    Ünı̇versı̇tede Çalışan Akademı̇k ve İdarı̇ Personellerı̇n Bı̇lgı̇sayar Okuryazarlıklarına Yönelı̇k Bı̇r Çalışma
    (Gece Kitaplığı, 2018) Irmak, Halit; Tetik, Erkan
    Bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler beraberinde kullanıcılara hem günlük yaşantılarında hem de iş hayatlarında büyük kolaylıklar getirmiştir. Aynı anda farklı ortamlarda bulunan bilgisayar kullanıcıları sınırlamalar olmaksızın birbirleriyle iletişim kurabilmekte, bilgi ve birikimlerini kolayca paylaşabilmektedir. Kullanıcıların bu ortamları kullanımları bilgisayar okuryazarlıkları ölçüsündedir. Bilgisayar okuryazarlığı, kullanıcıların bilgisayar ile ilgili temel bilgileri bilmesi, bilgisayar kullanımı ile ilgili bildiği bilgi ve deneyimleri günlük hayatında veyahut iş yerinde kullanabilme yeteneği olarak tanımlanabilir. Bilgisayar okuryazarlığı, bilgisayar kullanma yeteneği olarak da tanımlanabilir. Ancak daha geniş bir ifade ile bilgisayar okuryazarlığı, bilişim alanında temel kavramları bilmek, temel bazı programları kullanmak, karşılaşılan problemleri bilgisayarlar aracılığı ile çözmek, bilgisayar ile ilgili teknolojileri belirli bir düzeyde takip edebilmek gibi anlamlara gelmektedir. Bu çalışma ile üniversitelerde çalışan akademik ve idari personellerin bilgisayar okuryazarlığı yeterlik düzeyi incelenmektedir. Çalışmanın verileri, üniversitede çalışan akademik ve idari personellere uygulanan online anket ile elde edilmiştir. Ölçek verilerinin güvenirliğini test etmek amacıyla yapılan Cronbach Alpha iç tutarlık sayısı 0,935 olarak ölçülmüş ve anket faktörlerinin birikimli varyans açıklama yüzdesinin de %63,135 olduğu görülmüştür. Elde edilen veriler, SPSS V23 paket programı ve Office Excel yazılımı kullanılarak analiz edilmiştir. Katılımcıların bilgisayar okuryazarlıklarına yönelik elde edilen bulgulara bakıldığında, tüm katılımcıların %62’lik kısmının bu alanda yeterli bilgi ve beceriye sahip oldukları, %38’lik kesimin ise (%21 orta düzey, %13 yetersiz düzey) bu alanda yeterli düzeyde bilgi ve beceriye sahip olmadıkları görülmüştür. Araştırma neticesinde elde edilen sonuçlara bakıldığında katılımcıların büyük bir oranının bilgisayar okuryazarlığı konusunda yeterli olduğu görülürken, katılımcıların bilgisayar bakım-onarım becerilerinin diğer becerilere göre daha düşük olduğu ve bilgisayar kullanım becerilerinin de en başarılı oldukları beceri olarak görülmüştür.
  • Öğe
    Sosyal Mühendislik Saldırılarına Karşı Web Tabanlı Bir Farkındalık Eğitimi
    (Future Learning, 2018) Irmak, Halit; Ayvaz Reis, Zerrin
    Bir kurumda bulunan çalışanlardan, herhangi birisinin, siber ortamdaki güvenlik konusundaki bilgisinin yetersiz olması tüm kurumu etkileyecek bir güvenlik ihlali olayına sebep olabilmektedir, bu açıdan bakıldığında güvenlik ile ilgili farkındalık eğitimlerinin önemi daha da belirgin bir hal almaktadır. Bu çalışmada Kemp, Morrison ve Ross öğretim modeli baz alınarak ve Adobe Captivate ve yardımcı (Snagit, Filomar, Windows Filmler ve TV) bazı Programlar kullanılarak Sosyal Mühendislik Farkındalığı ile ilgili web tabanlı bir eğitim uygulaması hazırlanmıştır.
  • Öğe
    Siber Saldırıların Oluşturduğu Güvenlik Riskine Karşı Korunmada Denetimin Rolü
    (Farabi Yayınevi, 2021) Koç, Feden; Irmak, Halit
    Artan rekabet koşullarına uyum sağlayabilmek ve küresel gelişmeleri yakından takip edebilmek amacıyla işletmeler ve kamu kuruluşları, bilgi teknolojilerinden yoğun olarak yararlanmaktadırlar. Bilgi teknolojileri işletmelere ve kamu kuruluşlarına bilgilerin düzenlenmesi, bilgilerin paylaşılması, transfer edilmesi ve daha birçok alanda zamandan tasarruf ve hız sağlamaktadır. Ancak bilgi teknolojilerinden yararlanan kuruluşlar bu süreçte iç veya dış faktörlerden kaynaklı bazı siber saldırılar ile karşı karşıya kalabilmektedirler. Bilgisayar kullanımı ve teknolojik etkileşimin hızla artması, tüm dünyada siber bir alan oluşturmuştur. Dolayısıyla dijital ortamın oluşturduğu siber alan, dünyanın herhangi bir noktasından gelebilecek siber saldırılara açık bir konumdadır ve siber saldırıları düzenleyenlerin, belli olmamaları ve saldırıları ispat edecek kanıtların mevcut olmaması siber güvenliğin sağlanması sürecini zorlaştırmaktadır. Bir ağa bağlı bilgisayarlar ile ilgili oluşan ve kuruluşların bilgilerinin tehlike altında kalması ile sonuçlanan güvenlik sorunları olarak tanımlanabilen siber saldırılar, kuruluşlarda hizmetlerin engellenmesi, bilgilerinin çalınması, bilgilerin değiştirilmesi, ifşa veya yok edilmesine yönelik olarak düzenlenmektedir. Sadece ülkemizde değil tüm dünyada dijital bir kaos yaratmaktan siber saldırılar kuruluşlara gerek saldırılara karşı korunma gerekse saldırıları önleme sürecinde yüksek maliyetler yüklemektedir. Ülkemize yönelik siber saldırıların boyutu 2020 yılında 1,6 milyon düzeyindedir. Ayrıca bu saldırıların izleyen yıllarda da ülkemiz açısından büyük bir tehdit oluşturacağı öngörülmektedir. Bu amaçla siber saldırılara karşı korunmada etkin savunma sistemleri ve koruma bariyerlerinin inşa edilmesi ihtiyaç değil bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu amaçla siber saldırıların önlenmesi ve siber güvenliğin sağlanması noktasında denetim önemi ortaya çıkmaktadır. Bu süreçte siber saldırıların önlenerek siber güvenliğin tesis edilmesi, kuruluşların içinde veya dışında oluşan çeşitli risk faktörlerinin belirlenerek oluşabilecek zararların ölçülmesi ve belirsizliklerin önlenmesi, kuruluşlarda etkin bir denetim sisteminin tesis edilmesiyle mümkün olabilmektedir. Bu kapsamda denetimin sağlanması ile kuruluşlara değer katılması, kalitenin artırılması, kuruluşlara duyulan güvenin arttırılması ve siber saldırılara karşı korunabilme amaçlanmıştır. Bu bağlamda çalışmanın amacı siber saldırılara karşı korunmada denetimin rolü ve önemini ele alarak, ülkemizde bu amaçla alınan bazı önlemleri değerlendirmektir.